Kış mevsimi yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladı. İnsanlar yaz döneminde katıldıkları etkinliklerin, kış mevsimlerinde kapalı alanlara göre yeniden uyarlayarak devam ettirilmesini istiyorlar.
Pazartesi günü Tire Belediyesi’nce düzenlenen “1.Ulusal Tire Sempozyumu” da bunlardan biri.  Çoğunluğu Dokuz Eylül, Ege ve Celal Bayar Üniversitelerinden olmak üzere akademisyenler 3 gün boyunca Tire ve içinde bulunduğu coğrafi bölgenin coğrafi ve tarihi özellikleri ile el sanatlarını, tarım ve hayvancılığını, ekonomisini, sanayisini, kentleşmesi ve turizmini anlatacaklar. Bu tür organizasyonların Tire Belediyesi’nce düzenleniyor olması şehrimiz için oldukça önemli ve takdire değer bir uğraşı olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Fakat bu sempozyumun içerik ve organizasyon olarak eleştirilecek oldukça fazla yönü var. Bize göre bu organizasyon, içi doğru bir şekilde doldurulamamış ve ayrıntıları doğru bir şekilde düşünülüp, hazırlanmamış bir etkinlik olarak dikkat çekiyor.  
Bir kere daha önce yazdığımız ve söylediğimiz gibi bu sempozyumun isminde ciddi bir hata ve gariplik var... Sempozyumun düzenlenmesine dair ilk görüşmelerin yapıldığı günlerde bu organizasyonun “coğrafya” başlığı altında yapılacağı söylenmişti ki, şimdi bu kapsam birdenbire uluslararası Tire Sempozyumu oluvermiş! Sempozyum boyunca ele alınacak olan konu başlıklarına şöyle bir göz attığımızda her bir konunun ayrı birer sempozyum konusu olduğunu net bir şekilde görebiliriz. Öyleyse ne diye 3 gün gibi kısa bir zaman dilimine yaklaşık 6-7 sempozyum konusunu sıkıştırmaya çalıştılar acaba?
Ayrıca düşünmeden edemiyoruz. Bu sempozyumun neresi ulusal? Türkiye’nin farklı bölgelerinden akademisyenler ve dinleyiciler bu sempozyum için biraraya geldiği için mi ulusal? Konular mı ulusal? Yoksa Tire Sempozyumu ile tüm ülkemizde akademik çevrelerin dikkatleri Tire’ye mi çekildi ? Hangi açıdan ulusal bu sempozyum?
Cumhuriyet Meydanı’na kocaman bir afiş yaptırılıp asılması tanıtım için yeterli mi bilmiyorum ama bu organizasyonun adına sırf “birinci” diyebilmek için;  ayakları yere basmayan “ulusal” kelimesini zoraki olarak kullanmanın, gereksiz bir ego ve telaş olduğunu düşünüyoruz. Kimse ulusal bir sempozyumun Tire’de düzenlenmesine karşı olduğumuzu falan sanmasın ama bu işin bu kadar da basite indirgenmesini ve ahbap çavuş ilişkileri içinde yapılmasını hiç de doğru bulmuyoruz.
Öte yandan Tire Sempozyumu geçmişte bir kez sayın Nazım Çulcu döneminde,  bir kez de sayın Sıtkı İçelli döneminde olmak üzere iki kez yapılmıştı.  Her ikisinin de şehrimizin kültürel birikimine olumlu katkılar sağladığı kanaatindeyiz. Bu da öyle olur inşallah. Zira sayın başkanımız “bir sempozyum da benim dönemimde yapılsın” muradı ile böyle bir işe kalkışmış ve şehrimize iyi niyet ile katkı sağlamak istemiş. Kendisini her şeye rağmen desteklemek gerekiyor bu iyi niyetinden dolayı. Ancak söylediğimiz gibi bu tür ciddi ve bilimsel etkinliklerin “ben yaptım oldu” mantığı ile yapılmasının çok büyük sakıncaları vardır. Ne yani şimdi bu sempozyum “ulusal” ise öncekiler neydi? Öncekiler ulusal değil ise bunun ötekilerden farkı ne?
Milli çapkın Süha Özgermi’nin dünyanın farklı ülkelerinden genç kızları Tire’ye getirdi diye “uluslararası” bir etkinliğin mimarı olarak “fahri Tireli” ilan edilmesi ne kadar “uluslararası” bir etkinlik ise, bize göre pazartesi günü başlayacak olan “ÜÇÜNCÜ TİRE SEMPOZYUMU” da o kadar “BİRİNCİ ULUSAL” olur kanaatindeyiz.
Belediye yetkililerini daha bu işin başında iken bu yanlışları konusunda uyarmıştık. Ama gelin görün ki, inat bir yerlerde bir şeylere hakim oluyor ise, artık yanlıştan bile geri dönmemek doğru oluyor maalesef.
**    **    **
Kış mevsimi ile birlikte benim aklıma gelen bir diğer etkinlik ise Deve Güreşleri...
Ülkemizde geleneksel olarak sürdürülen deve güreşlerinin ilk defa bundan iki yüzyıl kadar önce Aydın ilimizin İncirliova ilçesine bağlı Hıdırbeyli köyünde yapıldığı biliniyor. Sayın Munis Armağan Hocamız, ‘Batı Anadolu Tarihinde İlginç Olaylar’ adlı kitabında “Develerin Sonu” bölümünde II. Mahmut döneminde Tire ve civarında deve güreşlerinin yapılmakta olduğunu yazıyor. Görüldüğü pek de öyle eski bir gelenek falan değil deve güreşleri.
Binlerce yıllık bir gelenek olan Mahya etkinliklerinde duyarsız kalanların, önümüzdeki günlerde deve güreşleri için nasıl seferber olduklarını hep birlikte göreceğiz. 
Bir anekdotu ekleyerek bitirmek istiyorum. Bu deve güreşleri konusunda yine sayın belediye başkanımızın bir önceki başkanlık döneminde şehrimize bir afiş asıldığını hatırlıyorum “birinci geleneksel deve güreşleri olimpiyatı” 
O zaman uzun uzun düşünmüştüm. Yahu bu geleneksel bir şey ise nasıl birinci oluyor, yok eğer ilk kez düzenleniyor ise nasıl geleneksel oluyor diye..!
Yaptıklarınızı egolarınız ile değerlendirirseniz işte böyle oluyor.
Biraz tevazu lütfen...