Yüce   dinimiz   İslâm'ın,    huzurlu   bir   hayat   için   benimsediği prensiplerden birisi de iktisat ve itidaldir. İktisat ve itidal, yeme-içme harcama, konuşma ve benzeri bütün işlerde ölçülü olmaktır. Bunun zıddı ise israftır. İsraf, ihtiyaç sınırını aşmak, aşırı harcamalarda ve ölçüsüz davranışlarda bulunmak demektir. Nitekim Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de, olgun mü'minlerin sıfatlarını sayarken, onların daima ölçülü olduklarını vurgulamakta ve şöyle buyurmaktadır:"Onlar ki, harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik. İkisi araşmaz itidalli bir yol tutarlar." 
Allah tarafından bize bahşedilen hayat, sağlık, eş, evlat, makam, mevki, mal, mülk gibi nimetler, hep emanet olarak verilmiştir. Onun için biz, bu nimetleri kullanma tarzımızdan, İsraf edip etmediğimizden ve bunları nerelerde harcadığımızdan ahirette sorguya çekileceğiz. Konumuzla ilgili olarak Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:
"Ogün, verilen nimetlerin hepsinden sorguya çekileceksiniz."
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de; "Kıyamet günü insanoğlu, ömrünü nerede harcadığından, yaptığı işleri ne niyetle yaptığından, nasıl kazanıp nereye harcadığından, vücudunu ve sıhhatini nerede ve nasıl değerlendirdiğinden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz"  buyurmuşlardır.
Millet olarak çok müsrifiz. Özellikle, çöpe atılan ekmeklerden tutun da kamu malları, tabii kaynaklar, elektrik, su ve zaman gibi sayısız değerlerimizi israf ediyoruz. Hâlbuki yeryüzünde hiçbir kaynak ve imkân sonsuz değildir. Günümüzde bunların değeri daha da artmıştır.
Allah'ın bahşettiği maddî imkânların israf edilmesi büyük bir vebal olduğu gibi, pek çok yuvanın dağılmasına ve ülkenin ekonomik açıdan zayıflamasına da sebep olmaktadır. Bunun için şahsî harcamalarımızda ölçülü olmak, ülke kaynaklarını dikkatli kullanmak, verimli alanlarda değerlendirmek, dinî ve millî bir görevdir. Yarınlarımızın huzur ve rahatı için fert ve millet olarak iktisatlı davranmak ve israfa sapmamak zorundayız. Çünkü israf, Yüce Allah'ın verdiği nimetlere karşı bir nankörlük ve saygısızlıktır.
"Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa, haklarını ver. Malını israf ile saçıp savurma. Zira saçıp savuranlar, şeytanın dostları, kardeşleridir. Şeytan ise Rabb'ine karşı çok nankördür."