Bu satırlarda daha önce birçok kez kentimizin trafik sorunlarından bahsetmiştim. Kimi zaman bu yazılarıma karşılık bir takım tedbirler ve çalışmalar yapıldı. Özellikle Emniyet eski Müdürü sayın Levent Akbaş'ın talimatlarıyla bazı gelişmeler olsa da bu durum maalesef kalıcı olamadı. Ödemiş'in kent kimliği kazanması için gerek köşe yazılarıyla gerekse fiili çabalarla elimden geleni yapmaya çalışsam da yaptırım gücü olan kurumların ve idarecilerin konuya el atmalarının da zorunluluğu şüphe götürmez bir gerçek.
              Her ne kadar motosiklet sürücülerinin kasklarını kontrol çok önemli olsa da trafik ekipleri daha özverili çalışarak kenti yaşanabilir hale getirmeye çalışmak zorundadırlar. Yaya geçidi ne demek bilmeyen; önemli arterlere ve, köşe başlarına, otoparkların girişlerine hatta yaya geçitlerine umarsızca par eden; şehir içinde hız sınırların uymayan, yola çıkınca yolu sadece kendine ait bir alan sayan saygısız ve düşüncesiz sürücüler maalesef kentin sokak ve caddelerinde adeta anarşi uyguluyor ve maalesef trafik ekipleri yeterli çaba içinde görünmüyor. 
          Kentin en önemli caddelerinde her gün görebileceğiniz iki trafik sorunundan birincisi yaya geçidi işgalleri. Yaya geçicinin ne amaçla yapıldığını bilmeyen birçok sürücü o alanı kendi aracına ait park alanı sanıyor.  Bu arada çocuklar, yaşlılar hatta bebek arabasıyla karşıdan karşıya geçmeye çalışan annelerin hayatı tehlikeye düşüyormuş adamın umrunda bile değil. Neden olsun ki? Bugüne kadar kaç kez yaya geçidine park etti diye ceza kesilen ya da çekilen araç oldu ki? Bakın yaya geçidine 20 cm araçlardan bahsetmiyorum. Kuralların mezura ile ölçülerek uygulanmasına gerek yok. Her önümüze gelen araca ceza yazalım da demiyorum. Tek derdim vatandaşın sağlıklı ve güvenli koşullarda rahatça hareket etmesini sağlamak. 155 kayıtları incelendiğinde kendi adıma defalarca benzer kural ihlalleri ile ilgili işlem yapılması taleplerim görülecektir. Eğer sürücü araçta ya da yanında ise bizzat ben sözle uyarıyorum. Bir kısmı “haklısınız, özür dilerim…” diyerek kuralsızlığa son verse de bazen arsızca “10 dakika duracağım…”, “araçtayım işte bir şey olursa çekerim…”  ya da “mal indireceğim, ne yapayım gidip metrelerce mal m taşıyayım…” gibi umarsız cevaplar verince ben de 155'i arayacağımı belirtip gerekli aramayı yapıyorum. Arama sonucunda ekipler kısa zamanda gelip işlem yapsalar da benzer uygulamaların re'sen yapıldığın pek tanık olamıyoruz. Özellikle Emniyet Müdürlüğü'nün hemen önündeki Mithatpaşa Caddesi ve kentin en canlı arteri Saraçoğlu Caddesi'nde yaya geçidi işgalleri karşısında maalesef trafik ekipleri yeterli uygulamayı gerçekleştiremiyor. Hatta birçok defa bizzat karşılaştığım ve birkaç uyarıda da bulunduğum bir durum var ki o da kendilerine hiç yakıştırmadığım söz konusu ihlallerin bizzat polis araçları tarafından yapılması. Geçenlerde Gaye Optik önündeki yaya geçidini kapatan polis aracını görünce dayanamayıp araçdaki genç polise “siz de böyle yaparsınız vatandaşa nasıl doğru davranmasını göstereceksiniz?” dedim aldığım cevap çok da şaşırtıcı olmadı “arkadaş telefoncuya kadar gitti birazdan gelir…”!
         Bir başka kural ihlali de yine yaya geçidinde yayanın geçiş üstünlüğünün yok sayılması. Hatta bazı araçlar yaya geçidinde bekleyen veya geçmek üzere olan yayaları görünce bırakın yol vermeyi sanki geçişlerini engellemek istercesine hızların arttırıyor.  Hem yaya geçidine parkın hem de bu alanda yayayı yok saymanın adı kelimenin tam anlamıyla tecavüzdür. 
        Bu konuları gündeme getirince birçok mazeret üretilse de kuralsızlığın mazereti olmaz! Hiçbirimizin hayatı; işyerine inen bir maldan ya da araçla birkaç yüz metre yapılarak harcanacak yakıttan daha değersiz değil.  Bugün Büyükşehirlerde ana caddeler üzerinde bir tek yaya geçidi ihlaline rastlamak mümkün değil, belki ihlal olsa da birkaç dakika içinde gerekli işlem yapılıyor. Demek ki denetimler artınca ihlaller azalıyor ve bir süre sonra da kurallar alışkanlık haline geliyor. 
       Emniyetin elinde yeterli sayıda polis olmadığından uygulama zorluğunun farkındayım. Bu sebepten öncelikle sürücülerimizi otokontrollü davranarak daha özenli ve duyarlı olmaları gerekiyor. Yaptığı çalışmalarla Ödemiş'e katkıda bulunma çabasında olduğunu açıkça gösteren Emniyet Müdürümüz sayın Okan Kestek'in de konuyu teşkilat gündemine getireceğine inanıyorum. 
      Hem kentte yaşayan bir vatandaş olarak hem de bu kenti yönetmeye talip olarak seçilmiş 31 Belediye Meclis üyesinden biri olarak daha düzenli ve yaşanabilir bir Ödemiş için hem halkımızı hem de yetklileri daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Her şey Ödemiş ve Ödemişli için…