Rabbimizin emaneti olan yavrularımız, eğitim-öğretim maratonlarının bir yılını daha bitiriyorlar... Ne zamandır iple çektikleri yaz tatili sırada şimdi... Yoğun ders, ödev ve imtihanlarla yorgun düşen çocuk ve gençler, sağlık, sıhhat ve neşeyle geçirirler tatillerini...
Yaz tatili, ailelerin bir arada vakit geçirebilmeleri açısından pek çok imkanı barındırıyor. Çoğu zaman bu büyük nimet ve fırsatlar, yaz tatili bitince fark ediliyor ve "Hay Allah, tatil de ne çabuk geçti; hiçbir şey anlamadık; keşke planlı davransaydık ya da şöyle yapsaydık, v.s." diye hayıflanmalar oluyor. Bunu dile bile getirmeyen; tatilini süresiz eğlence, sınırsız oyun ve gezinti ile geçirmek isteyen çocuk ve gençlere -"bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığıyla- karışmadan kendi hallerine bırakıveren ebeveynlerin sayısı da azımsanmayacak ölçüde maalesef? Ele avuca evlatlarımıza tabiî ki merhamet, sevgi ve iyilik bu değil?
Diğer taraftan öncelikle kul, sonra ebeveyn olarak sorumluluklarının bilincinde olanlar dikkat çeken ölçüde çoğalıyorlar elhamdülillah. Anne-babalar arkadaşlarıyla istişare ediyor; daha iyi bir eğitimi nasıl ve ne şekilde verebileceklerinin sancısını çekiyorlar. Öyleyse yaz tatilinin sonunda ailece güzel şeyler başarmanın mutluluk ve huzurunu tadabilmek için tatil başlamadan, tatilde yapılabileceklerin en iyisine ulaşma konusunda bilinçli ve planlı kararlar vermek en doğru olandır kuşkusuz?
Bu doğrultuda çocuğun fikrî  ve ahlâkî gelişimine faydalı olması amacıyla tercih edilen en yaygın seçenek yaz Kur'ân Kursları olmaktadır. Kurslarımızın kapıları, karnelerin alınmasının hemen ardından minik eller tarafından çalınmaya başlar. Çeşitli yaş gruplarında, rengârenk çiçek demeti misâli çocuklar, sıralara biraz merak, biraz heyecanla otururlar. Aileler ve çocuklar, "yer kalmaz" endişesiyle tatilin ilk günlerinde isimlerini yazdırırlar. Ellerinde elif cüzleri, yüreklerinde farklı bir ortamın getirdiği heyecanla ağzınızdan çıkacak cümleleri ve onlarla nasıl bir diyalog kuracağınızı merakla bekleyen yaz kur’an kursu talebeleri caminizdedir artık.
Rabbimizin kelamının deryasından nasiplerini almaya gelmiş minik martılar gibidirler bu talebeler? Uzun süre kalamazlar; tatillerinin ancak bir kısmıdır sizinle geçirdikleri, ya memleketlerine giderler ya da sizin kursunuzun çevresine tatile gelmişlerdir ve dönerler? Bu kısa birlikteliklerde yapılmak istenen çok şey vardır. Öyleyse verim alınması istenen her girişimde olduğu gibi hedef ve rota iyi belirlenmeli; gayret ve çalışmalar kişinin konum ve kapasitesine uygun olmalıdır.
Bu çerçevede eğitimcilerin ve ailelerin elele vermeleri en idealidir. Ama bu olmayabilir. Yani ilgisiz bir ailenin çocuğuyla muhatap bir eğitimci ya da yakın çevresinde iyi bir kurs imkânı bulunmayan bir ebeveyn de olabilirsiniz. Her hâlükârda herkes elinden geleni ihlâsla yaparsa Rabbimiz de mutlaka çalışanların yardımcısı olacaktır.
Öğrenilecek olan ne kadar şerefliyse, ilim de öyle şerefli olduğuna göre, Kur'ân talebesi en güzel ihtimama lâyıktır. Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.v.), ümmetinin en hayırlıları olarak Kur'ân'ı, öğrenen ve öğretenlere dikkat çekiyor. Kur'ân talebesinin ebeveyni ve Kur'ân öğreticileri. Vazifelerinin kutsallık ve hassasiyetinin farkında oldukları nispette metot, çözüm ve alternatifler üretmekte gayretli olacaklardır. İşin ucunda, hayat defterlerinin kapanmasını önleyecek salih ve saliha evlât ya da talebe gibi kıymetli bir nimete sahip olmak; evlatlarının ya da kendilerine teslim edilen talebelerin hakkını gücü nispetinde vermiş olup, sorumluluktan kurtulmak vardır.
İnşallah bu sene de evlatlarımızı camilere ve Kur’an Kurslarına gönderelim. Hem onların hem de kendimizin Allah katındaki değerini yüceltelim. Rabbim bu konuda bizlere kolaylıklar versin.
 
[email protected]