Merhaba Yerel Güç Gazetesi okuyan, kıymetli dostlarım,
 
Yeryüzünü ve gökyüzünü insanlar için var eden, yaratan Allah’tır. Kainatta var olan her şeyi insanların hizmetine sunan yine Allah’tır. Hayatı ve ölümü; insanların ne amel yapıp yapmayacaklarını denemek için yaratan Allah, bu dünyada bizleri imtihana tabi tutmaktadır. Peygamberleri ve kitapları ile hakkı hak olarak, batılı da batıl olarak bildirmiştir. İnsanları sadece kendisine kulluk yapmaları için yarattığını da beyan buyurmaktadır.
 
Yaşadığımız dünyada insan olarak, dili, ırkı, rengi, milleti, sınıfı, ideolojisi ne olursa olsun, her fikirden insan ile beraber yaşıyoruz. Toplumları meydana getiren insanlar temelde, Hak ve batıl diyebileceğimiz iki kutba sahiptirler. İman, ahlak ve inanç gibi soylu değerlerle bezenmiş olan Rabbani kutup; küfür, maddi istekler ve bencil tavırlardan meydana gelen şeytani kutupla devamlı bir mücadele halindedir. Bu mücadelenin yaşanan zamandaki konumu, insana vahiy dili ile mü'min, münafık ve kâfir gibi bazı sıfatlar kazandırmaktadır.
 
Kişinin; hakkı ve batılı ayırt edebilmesi için yaşadığı dünyada, vahyin önemini bilmesi gerekmektedir. Yaratılışından vahye muhatap olan kimseler, vahyin anlatılmasının ve tanıtılmasının oluşturulmadığı toplumda vahyi tanıyamayacaklar ve kendilerine sunulan beşeri ideolojileri tercih edebileceklerdir.
 
Hür bir iradeye sahip olan insanımız, bu dünyada ilişki içinde bulunduğu dış çevreden etkilenmektedir. Bu etkileyici unsurları; sosyal ilişkiler, eğitim, basın, yayın araçları, televizyon dizileri şeklinde görmekteyiz.
 
Silifke'de sık sık rastlanan bir olay vardır. Öğleye doğru kahveye gelen avcıların ellerinde bir atmaca ve av torbalarında atmacanın yakaladığı can çekişen, kuşlar bulunmaktadır. Atmaca, mağrur bir eda ile efendisinin çomağında durmakta, can çekişen kuşlar ise atmacaya halleri ile adeta şöyle haykırmaktadırlar; "Ey atmaca kardeş, senin bu yaptığın kuş milletine bir ihanettir. Önüne konulacak bir lokma et için kırk, elli tanemizi avcıya teslim ettin ve etmektesin. Nedir sana bu işi yaptıran duygu? Nedir sana bu işi yaptıran büyü? Keşke senin satılmış pençenle değil de, ciğerlerimizi parça parça edecek birer kurşunla ölseydik."
 
İnsan olup da, batıl bir dava uğrunda çalışan sözde aydınlar, soylu ve yüce değerlerle bezenmiş bir aldanış içerisindedirler. Almış oldukları kültür ve eğitimle temelleri atılan bu aldanış, şeytani vesveselerle tazelenmektedir. İnsanları; Allah’ın dinine davet edeceklerine ve sadece O’na kulluğa çağıracaklarına rağmen, İslam dışı düşünce ve ideolojilere bağlıyanlar, yanlış bir yol üzeredirler. Allah’ın razı olacağı bir yol üzerinde olmaları gerekirken, şeytanı memnun etmektedirler.
 
Şimdi yaşadığımız çağa dönüyor ve "Biz gerçek fikre sahibiz" diyen beşerlerin bu sahip oldukları fikri, yüce adlar taktıkları seksen kat bohçada saklama çabası içinde olduklarını görüyoruz. Kültürel örgü ile yetişen gençler batılı hak olarak tanımakta ve tanıtmaktadırlar.
 
Yaratılışında Rabbimiz Allah’ı benimseyen ve bu inançla hayatına İslami yön veren mü’minler de "Gökyüzünde hakim olan Allah, yeryüzünde de hakimdir. Ancak Allah'ın sözü yücedir, Allah güçlüdür, hakimdir" diyen, Allah’ın razı olduğu kullardır.
 
İstiyorum ki, bu hitap duyulsun, istiyorum ki bu hitap düşünülsün. Arzum, duam ve amacım; tahrif edilen insani değerlerin Rabbani bir sesle gündeme gelmesi ve kaybolan insanlığın İslam inancı ile gün yüzüne çıkmasıdır.
 
Allah'ın selamı, vahye muhatap olan insanların üzerine olsun...