İçinde bulunduğumuz hafta Şehitler ve Gaziler Haftasıdır, aynı zamanda 18 Mart Çanakkale zaferinin yıldönümüdür.Milletlerin hayatında; Din, iman, vatan, devlet, bayrak bağımsızlık, gibi kutsal sayılan değerler vardır.Bu yüce değerler uğruna hayatını feda edenlere ‘şehit’ denir.

Atalarımız, her karışını kanlarıyla yoğurdukları bu topraklara sahip olmak, onu korumak için, namusu, şerefi ve mukaddesatımızın müdafaası uğrunda gözlerini bile kırpmadan, kanlarını, canlarını feda etmişler ve kutsal değerler uğruna şehit olmuşlardır.

Şehitlik; yüce Allah ve sevgili peygamberimiz tarafından övülen ulvi bir makamdır. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de; “Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız” buyrulmaktadır. 

Başka bir ayette de Yüce Allah şöyle buyurur; “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duyurmak isterler.” Şehitlerin Allah katındaki yerini anlamak bakımından bundan daha büyük bir müjde olamaz.

Sevgili Peygamberimizde bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır. “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim.”(3) diyerek şehitliğin ne kadar ulvi bir makam olduğunu bizlere haber vermektedir.

Ölüm haktır, her canlı ölümü tadacaktır; ancak ölümü hiç kimse şehitler kadar istemez;
Çünkü onlar, canlarını Allah’a cennet karşılığında satmışlardır. Kur’an-ı Kerim’de bu konu hakkında “Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaadidir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, büyük bir kazançtır.” buyrulmaktadır.
Şanlı tarihimize baktığımız zaman, Aziz Milletimiz için dönüm noktası diyebileceğimiz bütün zaferler, Malazgirt, Çanakkale, Sakarya, tarihe yazılan birer şehitlik ve gazilik destanıdır.

Şu husus iyi bilinmelidir ki; bu gün bile milletimizin bekası ve bağımsızlığı, şehitlik ruhuyla donanmış nesiller yetiştirmekle mümkündür. Bu gün şu aziz vatanda canlarından ve namuslarından emin olarak bağımsız bir hayat yaşayan bizler, tüm şehitlerimize ve gazilerimize minnet ve şükran duygularıyla dolu olmalıyız. Onların aziz hatıralarına saygıda kusur etmemeli ve onlardan teslim aldığımız bayrağı daha yücelere dikebilecek ufuklara sahip olmalıyız. Yeni nesillerimizi bu duygularla yetiştirmeliyiz. 

Bu duygularla bütün şehitlerimizi saygı ile anıyor ve ruhlarının şad olmasını temenni ediyorum, ruhlarını fatiha ile yâd edelim. Mekânları cennet olsun.  hayatta olan gazilerimize de sıhhat ve afiyetle daha nice ömürler diliyoruz.

Yazımı daha birkaç gün önce 90. kabul yılını kutladığımız İstiklal Marşı şairimizin şehitlerimize ithaf ettiği şu mısralarıyla bitirmek istiyorum:
                           
Bastığın yerleri ‘toprak’ diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı!