Başbakan’ın gündem değiştirmedeki mahareti malûm. Bunda, Başbakan’lıkta ve AK. Parti’ deki danışmanlar ordusunun katkısı inkâr edilemez. Yalnız, enteresan olanı, bir ayı geçkin zamandır Gülen Cemaati’ne, hemen her gün hakaret içeren nutuklarını devam ettiriyor olması. Hatta geçen hafta içinde, Avrupa Birliği’nin Başşehri Belçika’nın Bürüksel’deki konuşmasının büyük bir bölümünü buna ayırması trajik bir durum arz etti. AB’nin yetkilileri de tepkilerini gösterdiler.

Cumartesi günü; Diyanet’in düzenlediği “Yüzyılın İslâm Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri“ töreninde konuştu. Söylediklerine kulak verelim:

“Bu medeniyet yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş, kalbi boş, zihnî boş âlim müsveddelerini, bünyenin virüsü reddettiği gibi reddetmiş ve tarihin çöplüğüne mahkûm etmiştir.” dedi. Bu cümlesinde kast ettiği eğer Fethullah Gülen Hoca Efendi ise bühtandır. Zaten bunların, böyle ciddi bir dini merasimde edilecek sözler olmadığını aklıselim sahibi herkes kabul edecektir. Hem, bir zamanlar müridi olduğu rahmetli Erbakan’ı ve siyasette görülmeye başladığı günden beri Cuma namazlarının camii giriş ve çıkışlarını şova dönüştüren kendisini bu sözlerin neresine koyacağız?

28 Şubat’ta Erbakan’a, 2004 MGK’sında Erdoğan’a “imzalattırılan“ dinî gurupları tasfiye plânı, bu defa Ak Parti iktidarının sorumluluğu altındaki MİT üzerinden mi icra edilmeye çalışılıyor?

Taraf Gazetesi 17 Ocak’ta “2014 Yılı Hedef Öncelikleri ve Plânlı İstekleri Kapsamında“ başlıklı yeni bir MİT belgesi yayınladı. O günden bu yana siyasilerden ve MİT den herhangi bir “yalanlama veya tavzih“ duymadık. Ben atladı isem lütfen duyarlı okurlarım beni uyarsınlar. Söz konusu belgede neler var kısaca siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.

“Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Paralel Devlet Yapılanmaları (PDY) birinci derece hedef önceliğinde izlenecektir.” denilerek, talimat veriliyor. Bunun için, “mevcut nitelikli kaynaklardan istifade edilmesi“ ve “yeni nitelikli kaynak temini“ yapılması talep ediliyor. Yani işin açıkçası fişlemelerden yararlanılacak ve yeni fişlemeler yapılacak. Kim bilir daha nice canlar yanacak?

İkinci husus; yayınlanan MİT Belgesi tüm dini gurupların fişlenmesi ve tesbit edilmesi talimatını veriyor.

“Paralel devlet yapısı“ bu hükümet için neden sadece ve sadece dini akımlar olsun ki? Ülkemizin Güneydoğu Bölgesinde tam manasıyla örgütlendiği bilinen “KCK Kürdistan Paralel Devlet Yapılanması“ göz ardı ediliyor? Başbakan, bunu da dile getirse ya!

Üçüncüsü; dini kültürden beslenildiği düşünülen bu ve önceki iktidarlar, siyasi hareket tarafından her defasında, siyasi ikballeri için niçin kolayca feda ediliyorlar? Bu iktidar döneminde 2006’dan 2013’e kadar süren “fişleme“ çalışmalarının belgeleri yayınlanmıştı. Meraklıları, Google’a girip buradan detaylı bilgi edinebilirler.

Tamamen yasa dışı, sadece bürokratlar olmayan, okullardan vakıflara, işadamı topluluklarına uzanan; Nurcu, Nakşibendi, Süleymancı, Kadiri, Menzilci, Milli Görüşçü, Gülen gurubuna yakın gibi, ideolojik ve dini referanslı fişleme örnekleri kayıtlarda duruyor. Hatırlarsınız, kurban hissesi bağışladığı için fişlenen bir kaymakam adayı vardı.

Sonuçta; dini gurupların “muhafazakâr demokrat“ bir iktidar döneminde hedef haline getirilmesi, fişleme ve tasfiyeler yapılması ile ne yapılmak isteniyor, sorusunu hak etmiyor mu?

Yazımızı sonlandırırken, gözlerden kaçırılan önemli bir konuyu da dikkatlerinize sunacağım:

Türk Lirası, 9 Ayda yüzde 35 eridi. 2. Mayıs. 2013’teki ABD. FED. kararından bu yana; paramız, dolar karşısında yüzde 29, Euro karşısında yüzde 35 değer kaybetti. Bunu hiç siyasilerden duydunuz mu? Bu enflasyon değil mi? Ne gibi tedbirler alınıyor?

Bir de, tam bir kara mizah örneği sergileniyor, Başbakan tarafından son zamanlarda. Önüne gelen kişi ve kuruluşa “vatan haini“ sözünün reva görülmesi. Ne acı değil mi?

Biz Türk Milliyetçileri, 1960’lı, 70’li yıllarda “Türkiye’yi Rus Mandasına“ sokma heveslisi komünistlere bile “Vatan haini“ gibi ağır bir ithamı yapmıyorduk.

Saygılarımla.