Yukarıdaki başlık; 13. Kasım. 2012 Salı günkü Haber Türk Gazetesi yazarı Balçiçek İlter’e ait, köşe yazısında. 17 Cengâver şehidimizin (helikopter kazası) memleketlerindeki hazin törenlerle Yüce Allah’a yürüdükleri, toprağa verildikleri güne rastlıyor. Yüce Türk Milletinin kan ağladığı gün yani.
 
Başbakan Erdoğan ayni gün yaptığı TBMM’deki AK Parti Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında bu ve bunun gibi yazarlara haklı olarak esti yağdı. “Açlık grevi, ölüm orucu şantajdır, blöftür, şovdur”  siye. Az bile söyledi. Bakın Balçiçek hanım köşesinde neler yazıyor (özetle)
 “63. gün bugün. Parça parça ölüyor içerdekiler
Onlar öldükçe, bizim de bir parçamız gidiyor.
Gidiyor da, daha farkında değiliz…
Canımız yanmıyor daha, hissetmiyoruz…
Lime lime koparılırken etlerimiz, gülümsüyoruz etrafa…
Oysa bilmiyoruz ki, tek bir ölüm gerçekleşirse;
Dünya eskisi gibi olmayacak, bu memleket farklı bir hâl alacak…
 
Kulak vermek, dinlemek, talepler üzerine uzlaşmaya çalışmak; geri adım atmak, yenilmek hiç değil…Aksine büyümek, büyümek, devleşmek,
Kucaklayıcı olmak, lider olmak, bu topraktan gelip, bu toprağın insanına kıymet vermek demek..
“İçeridekilere de –aman ölmeyin ne olur- diye çaresizce seslenesim var…
Duyacaklar, duymalılar sizleri…
Duyacaklar değil mi?
Bırakmayacaklar, ölmelerine izin vermeyecekler, öyle değil mi?”
 
Balçiçek hanımın ismiyle müsemma olmayan ve Türk milletini derinden yaralayan sözlerine fikirlerinin hangisine cevap vermeliyim? Diye düşündüm. O kadar doluyum ki!
 
Ölüm orucundaki eli kanlı Zerdüştlerin isteklerinin biri Öcalan’a tecridin sona ermesi talebi.  Bir defa avukatları ile görüşmeyi Öcalan kendisi istemiyor. İsteklerinin devamı da Öcalan’ın ev hapsine çıkarılması, hatta oradan da tamamen serbest bırakılması ve takiben de tüm PKK’lıların salıverilmesidir. Böyle bir talep ise dünyanın hiçbir yerinde açlık grevlerine konu olamaz!
 
“Bebek katili terörist başının ve diğer cezaevindeki, eli kanlı, vatan haini, devlet düşmanı
Katil teröristlerin serbest bırakılması talebiyle açlık grevine gidilmesi, dünyanın hiçbir ciddi ülkesinde ciddiye alınabilir bir talep değildir. “İçerideki bu mahkûmların emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdikleri bu eylemler, kendi içinde bir başka terör eylemidir VE İNTİHAR SALDIRILARINI ANDIRMAKTADIR.
 
Saygıdeğer okurlarım! Anlaşılmıyor mu ki!
Örgüt bu eylemlerle kendi elemanlarını gözden çıkarmış, zaten içeride ölecek olan ya da ölmesinden dolayı hiç üzülmeyecekleri kişilerdir. Bir tek örnek vereyim; üzerinde 9 kg. plastik patlayıcı ve 15 adet fünye ile 11. Ekim. 2008 günü yakalanan canlı bomba Gönül Erdoğan bunlardan biridir.
 
Açlık grevleri şovdan da daha öte bir şeydir.
Cezaevlerinde yaşananlar bir terör eylemidir. Bugün eylem yapanlar tokken birer terörist idiler. Aç kalınca da bu özellikleri değişmez. Örgüt ise taleplerinin karşılanmasını değil, karşılanmamasını, eylemlerin önemli bir kısmının. canlı bomba” gibi ölmesini tercih etmektedir.
Bu eylemler sebebiyle; bu yazar gibi bazı kesimlerin de sadece devleti suçlaması, PKK’ya ve BDP’ye toz kondurmaması ayrı bir garabet örneği.
 
Söyleyecek söz bulamıyorum bunlar için. Buluyorum da, hem de alâsını, bu yaştan sonra mahkemelerde bunlara hakaretten sürünmek istemem, değmezler. Tarih bu yazar ve onun gibileri affetmeyecektir.
 
Balçiçek hanım ve onun gibilere birkaç sorum olacak: Başbakan’ın dediği gibi sizler ne zamandan beri bu terör örgütünün sevdalısı oldunuz?
Pervari’de şehit olan kahramanlara, Dadaşlar için göstermediğiniz hatta hiç görmezden gelip
Göstermediğiniz şefkati hatta umursamadığınız vatan şehitlerini, nasıl oluyor da terör örgütüne gösteriyorsunuz.
 
Batman’da karnında doğmamış bebeğiyle şehit olan Mizgin Doru’yu görmediniz. Bingöl’de çocuklarını korumak için canlı bombanın üzerine kapaklanan ve şehit olan Hatice Belgin’i görmediniz.  Siirt’te araçlarının içinde yüzlerce kurşunla katledilen 4 kızımızı görmediniz. Daha yakınlarda, Şemdinli’de düğünden dönerken bombalı saldırıda katledilen 11 yaşındaki Faris yavrumuzu görmediniz. Bu ve bunun gibi yüzlerce olayı görmezden geliyorsunuz. Yaşatmak ve yaşamayı o masum insanlar için o günlerde sorgulamadınız da bugünlerde sizlere ne oldu da eli kanlı teröristlerin hamisi kesildiniz. Yazıklar olsun sizlere. Hani böyle durumlarda siyasilerin çok gıcık olduğum bir söylemleri vardır sıkça tekrarladıkları:
KINIYORUM kelimesi.
Bana yetmez o kelime, kesmez beni. LÂNETLİYORUM bunların tümünü…