Hafızın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.

Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.

 

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

Komşum, kadim dostum Elbise Temizleyicisi Mustafa Çanak’ı geçtiğimiz günlerde Rahmet-i Rahman’a uğurladık. Kadir Gecesi’ni Ebedi İstirahatgâhında karşıladı. Allah gönlüne göre verdi, zira o bir Kur’an aşığıydı.

Bizim Eczane (Yeni Eczane) Köymen Pasajı’nın girişinde sol köşede idi. Sağ köşede rahmetli okul ve siyaset (Adalet Partisi, sonra Doğru Yol) arkadaşım Aytekin Kalyon’un Manifatura dükkânı vardı. Önceleri babası Abdurrahman amca ile beraber çalışırlardı. Eczane, iki dükkândan ibaretti. Şimdi köşedeki Elektrikçi Murat Alkan ve arkasındaki Stil Berber Selhan Özdemir’in mekânından ibaretti. Bu yazımda, çoğu rahmetli olmuş eski pasaj komşularım ve tabii ki Mustafa Çanak ve diğer komşularımla ilgili anılarımı okuyacaksınız saygıdeğer okurlarım.

Çanak Mustafa Ödemiş’in ilk Nur Talebelerinden idi. Başka kimler vardı, Nur Hareketini Ödemiş’te canlandıran; Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem’in babası Mustafa ağabey, Eczacı Hasan Uruktan’ın kayınpederi ayakkabıcı Veli ağabey, yine ayakkabıcılar; Halil Çakıroğlu, Kollu Makineci Hüseyin ağabey hatırladıklarım. Çanak Mustafa evindeki bir odayı Nur Risalelerini çoğaltmak için hazırladığı daire biçiminde ahşaptan yapılmış, hani eskiden ninelerimizin evinde olurdu, hamur açmak için, bazen de yer sofrasına görev yapan yerden 30-40 cm. yükseklikte ortası 25-30 cm. çapında delinmiş ve cam yerleştirilmiş ve bu camın altında bir elektrik ampulü olan bir düzenek idi. Risale veya Kur’an’dan yazacağı sayfayı camın altına yerleştirerek, camın üstüne koyduğu A4 büyüklüğündeki kâğıda cinî mürekkeple kopyalayarak yazdığı eserin çoğaltılmasını sağlardı. 27. Mayıs 1960 Askeri Darbesi sonucu, Risale-i Nur’ların basımı yasaklandığı gibi, evlere yapılan baskınlarla, Risale-i Nur’lar toplatılmıştı. Muhtemelen yakmışlardır. Ayni olay 12.Mart.1971 Askeri Muhtırası sonucu ayni şiddetle tekerrür etmiş, Mustafa Çanak ve pek çok Nur Talebesi tevkif edilerek Eskişehir Askeri Cezaevine konulmuş ve yargılanmışlardı. Günümüzde nasıl; “Hizmet Hareketi” ne haksız bühtanlarda bulunulup, zulüm ediliyorsa, o günlerdeki Nur Talebeleri’nin çilesi de uzun yıllar devam etti.

Köymen Pasajı, yaz günleri özellikle Ramazan’a denk geldiğinde, Eczane’nin Pasaj’a açılan kapısından su hortumunu çıkarır, bütün komşular tepemizden aşağı suyu boca eder, elbiselerimizle duş alırdık, sıcak yaz günleri serinlemek için.

Mustafa abi işini birince Kur’an-ı alır, sessiz sakin okurdu. Çok enteresan bir olayı da anlatmadan geçemeyeceğim. Okuyucularımın da malûmudur; İslâm Alemi’nde Bayram Kutlamaları özellikle Suudi Arabistan ile Türkiye’nin Bayramı ayni güne denk gelmez, çeşitli spekülâsyonlarla insanımızda sıkıntı yaratırdı. Meselâ Ramazan arefesinin önceki gecesi bir gurup Müslüman Keldağ’a (Horzum’un güney-batısı) çıkar ve Yeni Ay’ın Hilâlini gördüğünde onun için Bayram gelmiştir. Ama öbür yanda Astronomi ilmi diye bir şey var ve Devlet’in bu işle ilgili kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı son sözü söyler ve takvimler ona göre hazırlanır. Bana sorarsanız ben ilimden yanayımdır. Sıcak bir Ramazan Bayramı Arefesi günü pasajı her gün birkaç defa yaptığımız gibi buz gibi suladık, sandalyeleri attık, pasaj komşularıyla sohbet ediyoruz. Mustafa Ağabey birden, bana kebap-ekmek söylerseniz yerim dedi. Onun dini duyarlılığını bilen bizler olmaz öyle şey falan dedik. Yiyeceğim yahu dedi. Sanırım; benim hayattaki en iyi arkadaşım,canım ciğerim, genç yaşında kaybettiğimiz Muhasebeci Ruhi Kırkpınar kebabı söyledi. Mustafa Abi bir güzel bizi yutkundura, yutkundura afiyetle kebabı yedi. Ve kendi gerekçesini açıkladı. Gece Keldağ’a çıkmışlar ve yeni ayı görmüşler, Bayramı bizden bir gün önce, kendi bayramını başlattı.

Söylemeye lüzum dahi yok, anlayacağınız gibi Refah Partili idi. Erbakan’ı çok severdi. Biz Demirel’cilerle tatlı tatlı çekişirdi. Üzmezdik birbirimizi. O günlerden bizim Pasajda, Trafik Takip İşleri yapan yalnız Kemal Akarsu kardeşim kaldı. Pasaja ait daha çok anı var ama yerim bitti. Anlaşılan ikinci bir pasaj yazısı gerekecek. Eee. Mustafa Ağabey Nurlar içinde yat. Mekânın Cennet olsun. Saygıdeğer ablam eşine ve çok güzel yetiştirdiği oğulları; M. Ali, Sait ve Ahmet Evlâtlarımın acılarını paylaşır, sabr-ı cemil niyaz ederim Yüce Allah’ dan.

Taziye: Yeğenim Selda’nın değerli eşi Murat Türkeş’in amcası Emin Türkeş de Bayramda, Ebedi Aleme uğurlandı. Mekânı Cennet olsun. Evlâtlarına Başsağlığı dileklerimi sunarım.

Saygılarımla..