23 Mayıs’ta tüm Türkiye’de olduğu gibi Ödemiş’te de memurlar 1 günlük greve gittiler. Hizmet üretmediler, seslerini iktidara duyurmak için uğraştılar. İktidar bu eylemlerden ders çıkarır mı pek bilinmez ama; “surda bir gedik açılmıştır” gibime geliyor.
KAMUSEN – KESK – BİRLEŞİK KAMU-İŞ ortak eylem yaptılar. Memur-Sen’in eğitim iş kolu olan “Eğitim-Bir-Sen” de kurumsal destek vermekten kaçınarak küçük çapta bireysel destek vermeye çalıştılar. Memur-Sen’in genel başkanının açıklamaları yazılı ve görsel medya yansıdığında da zaten “eylem”e soğuk baktığını söyleyebiliriz.
1 Aralık 2000’de iki sendika ortak eylem yaptıklarında üyeleri çok sıkıntı çekmişlerdi. Soruşturmalar, mahkemeler, bitmek tükenmek bilmeyen ifadeler…
23 Mayıs 2012… Bu kez kurumsal olarak üç sendika ortak eylem kararı aldılar ve de tüm engellere rağmen uyguladılar. Umarız ki, iktidar “anlar.”…
Ancak, gerek başbakanın, gerekse diğer bakanların olaya bakış açıları o kadar olumsuz ki!... Adeta memuru vatandaşa şikayet etmektedirler. Hele hele başbakanımızın bir gazeteciye “uçak”ta söyledikleri çok “manidar”(!)... Öğretmenin aldığı maaşı diğer memurlara şikayet etmek, çalışma saatleri ile kıyaslamak çok komik. Maliye bakanına bir kez sorsa öğretmenlerin vasıfsız-düz memurdan çok az farklı maaş aldığı ortaya çıkacaktır. Bugün öğretmenin ekonomik ve sosyal statü olarak en alt düzeye çekildiğini bilmemek mümkün değil başbakan açısından. Maaş bordrolarına bir kez bakmak yeterli olacaktır sanırım. Ya diğer bakanlarımızın söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil ki!... Bir bakanımız,” maaşlarını alıyorlar ya grev de nesi oluyor.” derken diğer bakanımız bu sözlere nazire yaparcasına "zam yapıyoruz, greve gidiyorlar" diyerek vatandaşları kamu emekçilerine karşı kışkırtmaya çalıştı. Diğer bakanlarımız hiç durur mu? Peş peşe adeta birbirleri ile yarışırcasına memuru alaya alan, memurunu halkına şikayet eden, enflasyonun sebebi olarak memurunu gösteren, 74 milyon vatandaşın 3 milyon memuru doyurmak zorunda kaldığını söyleyerek toplumda ayrılık tohumları ekmeye çalışıyorlar. Ama iş kendilerine gelince % 45 zammı, kıyak emekliliği, ömür boyu avantajları bir çırpıda ve firesiz olarak yasalaştırıyorlar.
Yazık!... Gerçekten çok yazık!
Daha dün anayasa referandumunda “biz kendi nikahımızda bile bu kadar “evet” diye güçlü bağırmamıştık” diyen “güruh”lar siz neredesiniz? Hani her şey güzel olacaktı? Hani, ek ödemeler “namus meselesi” idi? Hani, yeni dönemde grevli-toplu sözleşmeli “memur sendika yasası” çıkacaktı?
 Hani?... Hani?.. Hani?... Hani?...
 Sözümüzü Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un Başbakan’ın açıklamasına ilişkin yaptığı basın açıklaması ile sözümüzü tamamlamak isteriz…
Maaşlarda öğretmenin adı yok.
Ek ödemelerde öğretmenin adı yok.
Özlük haklar da öğretmenin adı yok.
Sosyal kazanımlarda öğretmenin adı yok.
 
Bu ülkenin öğretmenlerini böylesine değersizleştirmek, onların toplum önünde saygınlığını zedelemek, öğretmenleri toplumda çok kazanan, az çalışan meslek grubu olarak lanse etmek devlet adamı ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır. Öğretmenlere uzaydan bakan anlayıştan vazgeçilmelidir. Siyasi erk, öğretmenler ile empati kurmalı, yaşadıkları sorunları ta yüreğinde hissetmeli, öğretmenleri değersiz ve paçavra gibi görme alışkanlığına son vermelidir. Başbakan bile olsa, hiç kimse 700 bin kişilik eğitim ordumuza hakaret edip, onların gururunu incitemez.”