Kendisini, Türkiye'de kanın gövdeyi götürdüğü 1978-79 yıllarında tanıdım. Yaşdaşı ve meslekdaşı sevgili kardeşim İrfan Uvaçin ile şimdilerde gençlerin kullandığı tabirle kanka idiler. 
İrfan, o yıllarda Üniversiteler öğrenime ara verdiği için, Ödemiş'e dönmüş, bizim eczanenin karşısındaki bir tapu takip bürosunda çalışıyordu. Mehmet de onun yanına gelip giderken dost olduk. Sanırım, Mehmet'in Okulu da olaylar sebebiyle kapanmış, pek çok genç gibi o da yaşadığı şehre dönmüştü. Müşterek yönümüz, Türk Milliyetçiliği idi. Uzun uzun dertleştiğimiz günleri hatırlıyorum.
O günlerde, Ülkü Ocakları'nın bünyesindeki gençler, yayınlanan milliyetçi dergilerden bana da getirirler, ayrıca kimlere satabilecekleri yönünden yardımcı olurdum. Zira 20 yaşında gençler, çevreleri ne kadar olur ki?
Sonunda 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi. Pek çok Üniversiteli arkadaşı ile bizim can dostumuz Mustafa Basmacı ve sevgili Bacanağım Mehmet Coşkun ve daha aklıma şu anda gelmeyen nice arkadaşım, can güvenliği kalmayan ülkemizde evlerinde silâh bulundurdukları için tevkif edildiler. Yüzbinlerce masum insan gibi.
İrfan Uvaçin ile Mehmet Darcan kardeşim, sular durulunca okullarına döndüler. Tahsillerini tamamlayıp, ileriki yıllarda doğup büyüdükleri şehir olan Ödemiş'e dönüp, eğitim camiasının sevilen simaları olarak görevlerini devam ettiriyorlardı. Taa… Pazartesi gününe kadar. Mehmet, geçirdiği kalp krizi sonucu ameliyata alınmış, maalesef kurtarılamadı. Salı günü (dün) binlerce Ödemişlinin, meslektaşlarının ve yüzlerce öğrencisinin gözyaşları ile toprağa verildi. Kubbeli Camii dolduran, mezarlığa kadar gelerek son görevini yapan öğrencileri beni çok duygulandırdı. Sevilmek bu olsa gerek. Kederli eşine, evlâtlarına, meslektaşlarına, öğrencilerine ve eğitim camiasına sabırlar dilerim. Nurlar içinde yat sevgili kardeşim.
Not: Cenaze, Ödemiş Kubbeli Camii'nden öğleyin kaldırıldı. Malûm olduğu üzere bu camii, küçük ayni zamanda dar yollardan ulaşılabilen camiimizdir. Böyle durumlarda, merhumun mensup olduğu okul, kurum yönetimleri, aile ile diyaloğa geçerek, yaşanılacak izdihamı göz önüne alarak fikir teatisinde bulunup, daha büyük bir camii tercih edilmelidir. Kriz masası ille afetlerde değil, bu gibi hallerde de gereklidir. Anlaşılan ülkemizde yaşanan kaht-ı rical şehirlerimizde de kendini gösteriyor.
Öğle ezanı okunurken, camii avlusundaki şadırvandan abdestini alan belki yüz öğrenci izdihamdan ve bahçeye yazgı konulmadığından vakit namazlarını kılamadılar. Hocalar istediği kadar bağırsın gençleri camie getirin diye. Gelen gence imkân sağlayamıyorsak, onlara içeride yer açamıyorsak, vah halimize. Organizasyon eksikliğimiz var efendim. Ayrıca, yüzlerce araç, camii çevresindeki yollarda kilit oldu. Trafik polislerinin çabalarına rağmen, uzun dakikalar trafik keşmekeşi yaşandı.