Haber: Nazif HARUPÇU

 

Van 100. Yıl Üniversitesi Sanat tarihi ana bilim dalında görev yapan Öğretim üyesi Edip Yılmaz’ın geçtiğimiz 2009-2010 yıllarında Ödemiş’teki Türk-İslam devri mezar taşları adlı doktora tezini Ödemiş’te hazırlamıştı.

Doktora tezinin tamamlanarak Ödemiş ÖYKAM müze müdürlüğüne tesliminde Belediye Başkanı Bekir Keskin, ÖYKAM Müze müdürü Prof. Dr. Engin Berber, Doktora tezi danışmanı Ödemiş Bademlili, Van 100. Yıl Üniversitesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Mehmet Top ve yerel danışman Ramazan Göçen hazır bulundu.

2009 ve 2010 yıllarında iki yıl süren çalışmalarda Türk-İslam, Aydınoğlu-Osmanlı döneminden kalan mezar taşlarının 417 tanesi katalog olup tezde 2650 mezar taşı incelendi.

Tezde hazırlanan genel taslakta, Mezarlıklarda 80 tane peygamber efendimizin soyundan gelen Seyyitler, Bezdegüme köyünde şeyh mezarı, Bademli ‘de Fahr-ül müderrisin bugünkü Üniversite rektörü konumundaki şeyh Osman Bademyeli, Birgi’deki mezarlıklarda daha fazla asker ve yönetici konumundaki kabirler ağırlıklı. Bademli’ de âlim ve tasavvuf dalındaki âlimler ağırlıklı. Tombaklı mezarlığında da Rufai Tarikatı şeyhi kabri bulunmakta.

Bademli beldesinden Başerler-Arapbaşı zade Seyyit soyundan, Bademli Kooperatif Başkanı Selçuk Bilgi ve 100. Yıl Üniversitesi Öğrt. Üyesi Yard. Doç. Dr. Mehmet Top ise Seyyit Mutaf zade soyundan geldiği tespit edildi.

Tezini tamamladıktan sonra bunun gelecek kuşaklara taşınacak önemli bir çalışma olduğunu belirten Öğretim üyesi Edip Yılmaz şunları söyledi,

“Mezarlıklar ve mezar taşları, bizlere zahiri görünüşü ile soğuk ve ürkütücü gelen ölümü hatırlattığı için soğuk gelebilir. Hâlbuki ölüm, yaratıcının kâinata koyduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Ve her kes ister istemez bu gerçeği görecek ve tadacaktır. Ölüm, yok olmak değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Birçok sevdiğimizin dostlarımızın gittiği ve gideceği ve tekrar bir araya geleceğimiz bir âlemin kapısıdır. Bu sebeple ecdadımız bu soğukluğu bir nebze olsun giderebilmek ve ziyarete gelenlere bu gerçeği haykırmak için ölülerinin mezarları üzerine taşlar dikmişler ve dikmekle kalmamışlar, mezar taşlarını beka âleminin bir numunesi gibi süsleyerek, adeta inanan insanlara bu âlemin o kadar korkunç olmadığını, bilakis bir cennet bahçesi olduğunu, kabirlerin de bir bekleme salonu olduğunu ifade etmek amacıyla, taşları süsleyip bezemişler; böylece o korkunç yüzü sevimli ve ünsiyetli bir hale çevirmişler. Bununla da kalmayarak, mezar taşlarına yazdıkları mana dolu yazılarla ziyaretçileri ikaz ve irşad etmekten geri durmamışlar: Dünyanın faniliğini, bir misafirhane olduğunu, ebedi bir hayatın var olduğunu, orası için çalışmamız lazım geldiğini veciz bir dille ifade etmişlerdir.

            Bu duygu ve düşüncede olan insanlar, yüzyıllar boyu bu geleneği, değişen şartlara göre yeniden gözden geçirerek devam ettirmişlerdir. Bu cümleden olarak, Türkler,  Müslüman olmadan önce de ölülerine önem vermişler ve onlara yaptıkları güzel mezar anıtları ile bir nevi onları yaşatma gayreti içerisine girmişler. İslâm dini ile tanıştıktan sonra bu geleneklerini, İslam anlayışına uydurarak devam ettirme çabası içerisine girmişler; kümbet ve türbelerle, ölülerinin mezarına diktikleri birbirinden güzel mezar taşları ile buna yeni bir anlayış ve mana katmışlardır. Bu sebeple fethettikleri yerleri bunlardan çok güzel örneklerle süslemişlerdir.

            Anadolu’nun şirin bir köşesi olup, tarih boyunca birçok medeniyete kucak açan Küçük menderes havzası ve bu havzanın bir köşesinde yer alan Ödemiş ilçesi de bu güzel örneklerle dolu bir ilçemizdir ve bu güne kadar bu değerli kültür hazinelerimiz keşfedilmeyi beklemekteydi. Aynı zamanda değerli danışman Hocam Sayın Mehmet Top Bey’in memleketi olması sebebiyle ayrı bir önem arz etmekte idi. Bu sebeple bu yöreyi çalışma alanı olarak seçerek, yöre halkı ile meraklıların istifadesine sunmayı uygun gördük.

            Çalışmalarım esnasında, yöredeki yönetici ve halktan ciddi destek ve teşvik gördüm. Hepsini tek tek saymak mümkün olmadığı için toplu bir teşekkürle yetinebildim. Bununla beraber bazılarını ismen saymadan edemedim. Bu sebeple çalışmalarım esnasında benden hiç desteğini esirgemeyen danışman hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top Bey’e, ayrıca Sayın Prof. Dr. Abdülhamid Tüfekçioğlu’na, Yrd. Doç. Dr. Kemal Özkurt’a, Yrd. Doç. Dr. Gülsen Baş’a, çalışmalarımı proje bazında destekleyen Y.Y.Ü. Araştırma Fonu Başkanlığı’na, diğer taraftan Ödemiş ve çevresinde yaptığımız çalışmalar sırasında yardım ve desteklerini esirgemeyen Aziz dostum İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Cevdet Ünlü’ye, gönüldaşım Ramazan Göçen’e, dostlarım İlhan Biçer ve Tekin Açıkel’e, Hayrettin Top Hocama, şair İsmail amcaya, Tarihçilerimiz Munis Armağan, Behiç Galip Yavuz’a teşvik ve desteklerini esirgemeyen mahalli yöneticilerden Ödemiş İlçesi Belediye Başkanı Sayın Bekir Keskin’e, Bademli Beldesi Belediye Başkanı Sayın Selahaddin Kundak’a, Birgi Beldesi Belediye Başkanı Sayın Cumhur Şener’e, Bozdağ Beldesi Belediye Başkanı Sayın Mehmet Keskin’e, Çaylı Beldesi Belediye Başkanı Sayın Rıfat Önder’e, Gölcük Beldesi Belediye Başkan Vekili Sayın Mustafa Akkul’a, Bıçakçı, Doğancılar, Pirinççi, Türk önü ve adını sayamadığım diğer bütün köy muhtarlarına, çalışmalarımı günü gününe takip ederek halka duyuran mahalli basın ve televizyon yetkililerine, candan teşekkürü bir borç bilirim.” dedi 

Editör: Haber Merkezi