CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dolu dolu geçen iki günlük İzmir ziyareti başta Aziz Kocaoğlu olmak üzere diğer tüm belediye başkanlarını oldukça memnun etmiş görünüyor. Belediye başkanlığı için aday adayı olan isimlerinin sıkça konuşulmaya başladığı ve ucundan kıyından yerel seçim havasına girdiğimiz bu günlerde projelerini canlı canlı genel başkanlarına aktarma fırsatı yakalayan belediye başkanları bu açıdan oldukça şanslıydı.
 
Ege’de Sonsöz haber portalı ve Ege Tv aracılığı ile tüm detaylarını anbean izleme fırsatı yakaladığım programın Gökçen ayağına fiilen katıldım. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu etkisinin bariz olarak hissedildiği program, ufak tefek gecikmelere rağmen sorunsuz bir şekilde tamamlandı. CHP İzmir’in sakin gücü, il başkanı Ali Engin ve tüm il yönetim kurulu üyelerinin program boyunca gösterdiği performans ise takdire şayandı. 
 
Kılıçdaroğlu, programın hemen hemen her noktasında İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik devam eden inceleme ve soruşturma sıklığına değinerek bir anlamda “el insaf!” vurgusu yaptı. Benim fikrimi sorarsanız az bile yaptı. Çünkü, Maliye Bakanlığı tarafından “Sasallı Doğal Yaşam Parkı” ile ilgili verilen son karar akla hayale sığar gibi değildi. Bakanlık, Türkiye’de bir benzeri daha bulunmayan bu tesisi “ticarethane” gibi görüp “gelir elde ediliyor” diyerek vergi talep etti.
 
El insaf, kol insaf, bacak insaf!
 
Evet, 2008 yılında açılışına katıldığım bu tesisin para kazanmasından daha normal bir şey daha olamaz. Kazanacaktır, kazanmalıdır da… Ancak unutulan bir şey var. Para kazanmak/gelir elde etmek, bu tesisin esas amacı değildir. Doğal ve korunaklı ortamların yaratıldığı bu tesisle asıl hedeflenen halkın doğa ve hayvan sevgisini arttırmak, toplumun doğaya olan özlemini gidermektir. Dolayısı ile bu tesis için para kazanmak/gelir elde etmek amaç değil olsa olsa araçtır.
 
Bu parkta kaç kişi çalışıyor, park sakinleri ne yiyip, ne içiyor? Sağlık taramaları ve tedavileri nasıl yapılıyor? Bütün bunlar titizlikle incelenmeli ve daha sonra karar verilmelidir. Sizin anlayacağınız, bu işler sadece gelirlere bakmakla olmuyor. Eğer bu bir hesapsa, işin içine giderleri de katmak lazım!
 
İlklerin şehri İzmir’de dünyada bile sayıları oldukça az olan Türkiye’nin tek doğal yaşam parkı için alınan bu karar beni inanın çok şaşırttı. 425 bin metrekare alan üzerinde tamamı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öz kaynakları ile oluşturulan bu parkın içinde 120’den fazla tür ve 1200’ün üzerinde hayvan barınıyor. Bu garip kararla ilgili olarak meseleyi yargıya taşıyan İzmir Büyükşehir Belediyesi her zaman olduğu gibi adalet istiyor!
 
Bu gelişmeden sonra insan da ister istemez düşünüyor. Acaba sıradaki soruşturma ne? Biri gelir de Kocaoğlu’na, Lemur adı verilen Madagaskar Maymunları’nı memur sanıp, “Bunları KPSS’siz neden parka aldın?” diye sorar mı, sorar. Bakarsınız, park sakini olmamasına ve kayıtlarda bulunmamasına rağmen o doğal ortamı kendine mesken tutan “işçi arılar” için geriye dönük sigorta primi bile çıkar! Çıkar mı çıkar… Hadi bunlar bir şekilde açıklanır, açıklığa kavuşur da benim tavsiyem, Sasallı’nın maskotu haline gelen ve Türkiye’de doğan ilk fil olma özelliğine sahip İzmir’in annesi Begümcan ile babası Winner’a tez zamanda nikâh kıysınlar.
 
Zira onun cezası daha bi’ağır!