Öncelikle bu hafta başında Tire Belediyespor’un Denizlide Çıralı Grup Pamukkale Üniversitesi takımı  ile oynadığı oynadığı Basketbol Bölgesel Lih Play-Off 3. çeyrek final maçında PAÜ yöneticileri, görevlileri ve Denizlili  taraftarlarca maçı kayda alan kameraman arkadaşımız Ergün Çelik’e basın görevini gerçekleştirdiği sırada yapılan  çirkin yumruklu saldırıyı KINIYORUM.

 Ergün Çelik, her ne kadar ilçemizdeki basın mensupları ailesine yeni katılan bir arkadaşımız olsa da, şu anki görevi gereği Tire Belediyesporun PAÜ maçında basın mensubu olarak görevini yapmak üzere bulunuyordu. Her ne sebeple olursa olsun, o gün bile işe başlamış olsa bile bir basın mensubuna görevini yaparken böylesine bir çirkin saldırı ile sindirmeye çalışmak ancak ve ancak içinde bulunduğu pozisyonu benimseyemeyen zavallı kişilerin işidir. Bu nedenle de belirli yerlere gelebilmiş kişilerin böylesine anti demokratik tutumlara sebep olmasını KINIYORUM.

 Maça gitmedim ama gidenlerden öğrendiğim kadarıyla maçın oynandığı salonda basına bir çok engel çıkarılmış. Örneğin üniversite güvenlik görevlilerinde basın mensuplarının fotoğraf çekmelerine müsaade edilmemiş. Ama aynı görevliler Denizlili basın mensuplarının fotoğraf çekmesine müdahale etmemiş. Yaptıkları ayıbı bir de böylesine bir çifte standart ile taçlandıranları KINIYORUM.

 Basına yapılan saldırılar dünyanın neresinde olursa olsun yaşadığımız çağa göre ciddi bir ilkellik olarak kabul edilir, edilmelidir de. Zira insanların temel hak ve özgürlüklerinin içinde haber alma konusu oldukça önemli bir yer işgal etmektedir. Basın mensupları da bu temel özgürlüğün yaşatılmasını ve yaygınlaşmasını sağlayan emekçilerdir. Bu açıdan basına yapılan saldırıları tüm medeni insanlar, haklı bir şekilde reddederler. Bu reddiyelerini temel insanlık alanlarını ve onurlarını korumak için dile getirmeye çalışırlar. İşte ben de tam bu noktada, basına yapılan saldırılar karşısında çeşitli nedenlerden dolayı sessiz kalan kişi, kurum, sivil toplum mensupları, gazeteci kılıklı çıkarcı sahtekarları ve siyasetçileri KINIYORUM.

 Bu kadar önemli olan bir temel hak ve özgürlüğe ve onun emekçilerine karşı yapılan çirkin saldırılara, insanların ve kurumların  hangi sebeplerle tepkisiz kaldığını hatta zaman zaman bu iğrenç davranışın yanında ve içinde nasıl olabildiğini hep düşünmüşümdür. Zira ben de Ergün arkadaşımız gibi 2009 yılında aynı nedenlerden dolayı saldırıya uğrayan bir basın mensubu olarak neyin ne olduğunu uzunca bir süre sorgulama şansına sahip olmuştum. Hatırıma geldiği için şahsımın nezdinde basın özgürlüğüne yapılan o talihsiz müdahale ve saldırının faillerini ve azmettiricilerini hatta şak şakçılarını bir kez daha KINIYORUM.

 Kınamak bazen çaresiz kalındığında vicdani bir sorumluluktur. Ancak az önce söylediğim gibi, temel doğrulara, haklara yapılan saldırılar karşısında,  saldırıya uğrayanın kim olduğuna göre kınamak  ya da susmak ise, pek insani bir tutum olarak ele alınamaz. Çünkü, bu gibi konularda yanlış her zaman yanlış, doğru her zaman doğrudur. İşte bu nedenle “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır”  kelam-ı kibarının muhatabı olan vicdansızları da KINIYORUM.

 Konumuza dönecek olursak, Tire Belediyesporun son maçında saldırıya uğrayan Ergün arkadaşımızı savunan Belediye başkanımızı, 2009 yılında hukuken halka ve basına açık olması gereken ve aksi bir kararın belediye meclisince alınmadığı  meclis toplantısına görevim gereği katılmak isterken saldırıya uğradığımda bırakın kınamayı, saldırıyı savunan tutumlarından dolayı KINIYORUM.

 Sayın başkanın o saldırının azmettiricisi olduğunu “salonumuz dardı”, “basın mensubu görevlileri tahrik etti”, kendisine bilgi verildiği halde “bilgim yoktu”, herkesin bildiği halde “saldırılan kişinin basın mensubu olduğunu bilememişler” gibi sözler ile kapatmaya çalışması ne kadar komik, yanlış ve vicdandan yoksun bir tutum ise; şimdi PAÜ’lü yönetici ve taraftarların da “salon küçüktü” , “taraftar azdı”, “tahrik unsuru vardı” gibi mazeretler ile bu terbiyesiz saldırıyı ört bas etmesi bir o kadar terbiyesizlik ve seviyesizliktir. Bu nedenle yapılan şeytanca ve hayvanca tutumu geçmişte ve gelecekte ört bas eden her kim ise, tümünü protesto ediyor ve KINIYORUM.

 Her şeye rağmen insanların zaman zaman makamına ve pozisyonuna bakmadan bu tür aşağılıkça davranışların içinde ya da yanında olduğunu hepimiz biliyoruz. Elbette yüce adalet bu tür durumlarda gereğini yapmaktadır. Türk adaleti benim başıma gelen saldırıda olduğu gibi, Ergün arkadaşımızın da hakkını teslim edecektir. Ben asıl adaletin haksız bulduğu bu kişilerin doğru düzgün bir özür bile dileyemeyişini KINIYORUM.

 Bir de…. Vatandaşımızın belediye başkanı seçiyoruz diyerek görev verdiği sayın başkanımızın, toplumumuzun küçük bir kesimini ilgilendiren Basketbol aşkı için takım KOÇ’u olarak sahaya inecek kadar işi gücü terk etmesini,  ama  bunca emeğe ve maddi kaynağa rağmen her şeyin boşa gitmesini KINIYORUM.

 Keşke bir üst lige çıksaydı bu takım… Hiç değilse halkımızın bir bölümü, kısa bir süre de olsa sevinirdi.

 O da becerilemedi vesselam…