Niyetim, 12 Haziran milletvekili seçimlerine kadar Cumhuriyet Halk Partisi’ni konu alan yazı yazmamaktı. Geçmişte askeri darbeler karşıtı yazılarımda CHP’nin darbelerdeki rolü dolayısıyla söz etmiştim. Hedefimde CHP ve kişiler olmadı. İki haftadır, TBMM’deki çalışmalarda hemen her oturumda söz alıp görüşülen kanun maddesi ile hiç ilgisi olmayan saldırgan ve terbiye hudutlarını aşarak milyonlarca yurdum insanını ve bizleri inciten ve canımızı yakan biri var. CHP Mersin Milletvekili İsa Gök. Sahneye ilk iki ay kadar önce çıktı zat-ı muhterem. Komisyonda Yargı Reformu görüşülürken söylediği “Bunu böyle getirdiğinizde halka direnme hakkı doğar, mahalle mahalle, sokak sokak direnme hakkı doğar” sözleri ile ilk çıkışını yapmış oldu. Tek gayesinin, önümüzdeki seçimlerde tekrar seçilebilmek histerisi içinde olduğu bir gerçek. Malum bu tip kişilerin rant devşirmedeki en zengin materyalleri Fethullah Gülen Hocaefendi ve Eğitim Gönüllüleri (onlar cemaat diyor)
Geçtiğimiz perşembe günkü oturumda işi daha da ileri götürerek, ülkemizin gururu: dünyadaki 200’e yakın ülkede, sayıları 500 ü bulan “TÜRK KOLEJLERİ”ndeki cefakar kültür elçilerimiz, güzide öğretmenlerimize bühtanda bulundu. İnsan o kutsal TBMM’ye veda ederken hoş bir seda bırakmalıdır kanımca. İsa Bey’in öfke seli belleklerden silinmeyecek türde oldu. Ben şahsen, gerek okullarımıza gerekse ahlâk ve fazilet örneği öğretmen evlâtlarımıza sataşılınca bir TÜRK MİLLİYETÇİSİ olarak çok üzülüyorum. Bu davanın sahibi milyonlarca “eğitim sevdalısını kahretti. Allah razı gelmesin.
Benim burada muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’yi savunacak halim yok. Zaten bu büyük mütefekkirin savunmaya da ihtiyacı yok. Olursa da milyonlarca seveni yeter. Kanıma dokunan ahlâklı, mükemmel eğitimli, ülkemizin en nadide üniversitelerini bitirmiş bu değerlere yapılan haksızlıklar reva değil. Bir de utanmadan onları CİA Ajanı iftirası ile yaftalamak çok acı.
Onlar ki, bulundukları ülkelerdeki “TÜRK OKULLARI”nda o ülkenin istikbal vadeden zeki çocuklarını eğitiyorlar. Bu çocuklara güzel Türkçemizi, Türk Kültürünü, İstiklâl Marşımızı, Al Sancağımızı, Türk Tarihini, Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü ve memleketimizin nice değerlerini öğretiyorlar. Onlar bu şanlı ülkemizin kültür elçileri; siz isterseniz kabul edin. Bu ülkede onlar çoktan bayraklaştılar, yerleri Türk Milletinin gönlündedir.
Ne güç şartlarda görev yaptıkları ülkelerin okullarımızda eğitim alan gençleri yarının ülke yöneticisi, işadamı olacaklar. Ülkeler arasında kurulan dostane münasebetler, karşılıklı iş hayatı, turizm, öğrenci mübadelesi vb. pek çok hususu pozitif etkileyecektir. Daha şimdiden, elçiliğimizin bulunmadığı pek çok adını bilmediğimiz ülkede şerefle ülkemizi temsil ediyor, gönüllü elçilik görevlerini de başarı ile yerine getiriyorlar. Daha bugünden 200’e yakın ülkeye bu öğretmen evlâtlarımız sayesinde, binlerce işadamı ülkemizde üretilen sonsuz çeşitteki ürünümüzü satıyoruz. Ülkemiz güçleniyor. Cumhuriyetimizin 100’ncü yılında ihracatımız devlet adamlarımızın öngördüğü gibi 500 milyar Doları bulacak. Türkiye böyle kalkınacak. İşsizimize iş kapıları bu sayede açılacak. Yeter ki engel olunmasın. Yaa.İsa Bey…
 
***
BDP CAMİİ DUVARINA SİĞİYOR!
 
BDP “Sivil İtaatsizlik” Eylemi başlattı. Bu vesileyle de seçimlere doğru ülkeyi germe uğruna her türlü mel’anete bundan sonra tanık olacağız demektir. Kürt sorununun çözümü için önerdikleri maddeler Diyarbakır’da duvarlara asılan pankartlarla duyuruldu. “Anadilde eğitim, siyasi tutukluların serbest bırakılması, seçim barajının düşürülmesi ile askeri ve siyasi operasyonların durdurulması” gibi talepler var. Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir bir polis panzerinin üzerine çıkıp halka hitap etti. Bu hareketinin yakışıksızlığı hatırlatılınca: “Bizim vergilerimizle alınan” demez mi panzer için. Ne vergisi be, Gelir İdaresi Başkanlığı”nın internet sitesine girerek ödedik dediği vergi rakamlarına bir bakın saygıdeğer okurlarım. Buraya ayrımcılık olmasın diye almıyorum. Bölgenin kırk-elli senedir kaçak kullanılan elektrik ceremesini batı ödedi hep. Bizler ödedik. Özrü kabahatinden büyük. Orada terbiyesiz bir vekil Emniyet Teşkilatımızın mensubu bir komiserimizi tokatladı. Aslında bu hareket bilinçli bir şekilde tahrik ve provokasyon amaçlıdır. Pişman değil misiniz sorusuna şu karşılığı veriyor. “Bence devlet pişman olmalıdır. Polis memuruna değil ama devlete tokat atmak isterdim.” Bu kadın, milletvekili seçildiği 22 Temmuz’a kadar 9 aydır kaldığı Gebze ilçesindeki cezaevinde, PKK terör örgütü üyeliği ve bölücülük suçlarından yatıyordu. 25 Temmuz’da milletvekili olunca çıkarıldı. 12 Haziran’da büyük ihtimalle seçilmeyeceği için yeniden ceza evine konacak.
Terörist kıyafetiyle devletimizin polisine taş atan milletvekili hergele de avukatmış. Yeniden seçilme şansı olmadığından aslına şimdiden rücu ediyor demektir. Bu tahrikler hükümeti ve güvenlik güçlerini tahrik ederek hata yaptırmak. Çok şükür ki oyunları bilindiğinden başarılı olamıyorlar. Oralarda görev yapan devletimizin bütün fertlerine Yüce Allah’ım sabır versin.
Son olarak, bunları itidale davet edebilecek Kürt kökenli, eski siyasetçi, ülkemizin zenginleri kategorisine giren yüzlerce işadamı var. Güneydoğu’da 600 sivil toplum kuruluşunun olduğu belirtiliyor. Bunlar devletimizin yardımına niye bigane kalıyorlar. Aynı gemide olduğumuzun niye idrakinde değiller. Bir örnek vermek istiyorum. Devlet Adamı Hikmet Çetin. Kendisi iki yıl öncesine kadar Afganistan’da NATO’nun en üst düzey temsilciği görevini yaptı. Bu onurlu devlet görevine T.C.Hükümeti’nin önerisi ile gönderilmişti. Bugün niye sesi soluğu çıkmıyor. Ankara’dan öteye Kürt kökenli emekli devlet adamları niye gitmezler? İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da ve yurdumuzun pek çok yerindeki varlıklı, sözü dinlenir işadamları bu davada niçin yoklar? Olaya ne zaman müdahil olacaklar. Bu devlet, bu ülke onlara çok şey verdi. Karşılığını millet olarak beklemek hakkımızdır. Sağlıklı, mutlu günler dilerim.