Hani bir fıkra vardır. “Bizim Temel, Norveç Canavarı Breivik gibi bir zalimi yakalıyor ve seni öldüreceğim diyor. Niye diye sorduklarında, Hazreti İsa’yı siz öldürmüşsünüz diyor Temel. O hadise 2000 yıl önceydi diyorlar. Olsun ben yeni duydum cevabını veriyor”
Teşbihte hata olmaz, yazıya başlık aldığım camii duvarına siyen zihni sapıklar, herhalde Türkiye’yi Lozan yıllarında zannıyla, nasılsa bunlar “Burunlarının dibindeki adaları çıt çıkarmadan verdiler (Bu konu ile ilgili Lozan’daki Türk heyetinin kahraman üyesi doktor Nazım’ın “Lozan zafer mi hezimet mi? Kitabını bulup buluşturup okumalarını tavsiye ederim) Biz de, Anadolu yağmasını yeniden başlatalım sapıkları. Kuzum, bunlara Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ebediyete kadar var olacağını birileri öğretmedi mi? Malûmunuzdur; Biz Türkler, İslâmiyeti bir ok dahi atmadan, kayıtsız şartsız, savaşsız kabul eden bir milletiz. Hz.Peygamberimiz (s.a.s) muhtelif sohbetlerinde Türk’lerden övgüyle bahseder ve yanılmıyorsam bu fikri dile getirir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bir vecizesinde; “Türkiye Cumhuriyeti ebediyete kadar ilelebet payidar kalacaktır” der.
İçimizde bedbahtların önde gelen nankörlerinden Mardin milletvekili (maalesef) Bengi Yıldız adındaki adamı halkımız taşlı, sopalı, molotof kokteylli PKK-KCK Kürdistan isterük kalkışmalarında, TV ekranlarından ve gazetelerdeki resimlerinden tanıdı. Hani Aysel Tuğluk denen, bizimkini göstermeden dudağı uçuklayan, söylediklerini yutup tükürdüğünü yalayan kadın var ya! Onlardan biri bu, boynunda sarı yeşil paçavra, elinde kaldırımdan sökülmüş koca bir taşla polisimizin şahsında, Türkiye Cumhuriyeti’ni taşlayan, taş devri yaratığı herif. Hani 12 Haziran seçimlerinden önce, Kürt ulusalcılarının bilmem kaç yüzüncü kalkışmalarından birinde, bin yıllık Türk Devletine, yel değirmenlerine saldıran haçlı Donkişot misali çoluk çocuğu öne sürüp, onları korunak yapan çakallardan biri. Bu Kürt ırkçıları; PKK, KCK, BDP, Kandil hepsi 14 Temmuz’da ilan ettikleri “demokratik özerklik’in” kendi kendilerine gelin güvey olmanın anlamını görecekler. İşte bu kâğıttan kaplan Bengi Yıldız; birkaç gün önce Taraf Gazetesi’nden Neşe Düzel’e neler diyor. “Demokratik Özerkliği” ilan ettiğimiz bölge Kürdistan’dır. Aslında Doğu ve Güneydoğu’nun tamamıdır bu. Yani Erzurum, Erzincan, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Mardin ve Şanlıurfa’nın da içinde bulunduğu 23 ilimiz. Bu bedbaht BDP milletvekili bakın daha neler diyor; okuyalım:
 “Kürt gençlerinin askere gitmeme meselesini ben üç-beş yıldır söylüyorum. Kürtler kendi kendini idare etmelidir. Kendi polisini kurmalıdır. Ankara’ya “Türkiye Cumhuriyeti” diyemiyor, vergi vermemesi ama devletten yardım alması lâzım. Devlet ve hükümet buna karşı direniyorsa, dünyada ne oluyorsa bizde de o olacak. Kürtler zaten şu anda silahlı mücadele veriyor. Irkçılık, “Arap Baharı” ile tehdit, dayatma ne ararsanız var söylediklerinde. Bu nankörlerin yedi ceddi, devletimize vergi vermediği gibi, elektriği de bedava kullanıp, biz batılılara ödetiyorlar. Sahi bunlar haddini aşmadı mı?
 
GELELİM SERJ SARKİSYAN’a ve
TAPINAK ŞÖVALYESİ NORVEÇ’Lİ BREİVİK’e
 
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, okul gençliği ile yeni kuşak gençliğine, biz Karabağ’ı aldık, siz de ileride denk düşürürseniz, Ağrı’yı alır, görevinizi yaparsınız. Bu konuda galiba Ermeni gençliğine iş düşmeyecek baksanıza; Norveç Tapınak Şövalyesi manyak Breivik yazdığı 1.500 sayfalık manifestosunun Ermenistan bölümünde bakın neler diyor; sadece Ağrı ve civarı değil, neredeyse taa Sivas’a kadar bütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu mıntıkasını Ermenilere peşkeş çekiyor. Breivik manyağı lûtfedip biz Türk’lere Akdeniz’e bir liman bırakılarak İç Anadolu Plâtosunu tahsis ediyor, merhametli imiş gene. Yiyecek ekmek, su bulabileceğiz. Burada bir ironi yapmak istiyorum:
Bizim “Beyaz Türk” cenahından bazı kalemşörler; öteden beri, “Bölünsek ne olur ki; zaten Türkiye’nin batısı Avrupa Birliği(AB) normlarına yaklaşmış durumda; toplam katma değerin % 80’ini batı üretiyor, verelim istedikleri yerleri, girelim AB’ye keyfimize bakalım.
“deyip duruyorlardı. Bu durumda Beyaz Türklerin kanlarındaki bulaşıklık gereği, Yunan uyruğuna geçip, mecbur edilecekleri “Ortodoks Vaftiziéni de yaptırarak, şimdiden Rumca ders almaya başlamaları iyi olur. Biz gariban Türkler iskân edileceğimiz Orta Anadolu’ya e “Hepimiz hicret edip bulgur pilavı ile etli ekmek’le yetiniriz, Beyaz Türkler’in Ortodoks kanadı bize terstir. İster misiniz, bizim Ortodoks, lâikçi, Beyaz Türkler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ermenistan Cumhurbaşkanı Sej Sarkisyan’ın anlayacağı dilden verdiği cevaba bozulup, daha önceki yıllarda yaptıkları gibi; “Hepimiz Hrant’ız, mitinglerinin “hepimiz Sarkisyan’ız verisyonunu devreye soksunlar. İşte o zaman biz zenci Türkler şaşkınlıktan, kroke duruma düşeriz Allah muhafaza!
Gelelim yazımızın sonuna:
Bu millet; en zayıf döneminde yedi düvele karşı “Kurtuluş Savaşı” yaşadı. Bir virüs gibi yurdumuzun dörtte üçünü saran Batılı işgalciler ve Moskof’ları, haşeratın üzerine DDT sıkılmış gibi yok ettik. Son olarak silahlı parti BDP’lilere bir çift sözüm olacak:
Birkaç yıl önce yurdumuzu ziyaret eden üst düzey Filistinli bir devlet adamı aynen şöyle demişti:
 “Biz Arap’lar, Osmanlı’ya yaptığımız ihanetin ceremesini çekiyor ve bedel ödüyoruz”
Dişleri dökülmüş Kürt şahini Bengi Bey göreceksiniz, çok yakında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin önünde diz çökerek af dileyecektir. Şayet hayatta kalırsa!
Bu arada mübarek Ramazan ayına ulaştık. Ramazan’ın asil milletimize, Yüce İslâm Alemine hayırlar getirmesini Büyük Allah’tan niyaz ederim.
Saygılarımla.