HABER: DİLEK AYVALI/KAYNAK: KENT VİZYON DERGİSİ
Mevcut imar planının yetersizliğini Tire’deki arsa maliyetlerinin yüzde 50 oranlarına gelmiş olmasından anladıklarını ifade eden Nihat Koç, “Tire gibi bir ilçede kat karşılığı arsa maliyetlerinin %50 olması anormal bir gelişme. Bunun nedeni belediyenin mevcut imar planından dolayı uygun arsa üretememesidir. Dolayısıyla arsa darlığı nedeniyle arsa sahipleri ve müteahhitler arasında konuşulan rakamlar arz ve talep dengesi doğrultusunda oldukça yükselmiş durumda. Bu da bina ve konut değerlerinin yükselmesine neden oldu.  Artık Tire’de 400-500 liraya satılan daireler konuşuluyor. Oysa İzmir’de de arsa bedelleri yaklaşık olarak yüzde 50 civarında ama İzmir’deki daire fiyatları 700-800 bin lira civarında. Bu durum Tire’deki inşaat sektörünü zora sokuyor. Bu yüzden artık yeni bir imar planı ile bu sorunları daha detaylı bir şekilde çözmek gerekiyor” dedi.

İmar planları hazırlanırken doğru kararlar verilmiyor

İmar planları yapılırken temel sorunun yapılan çalışmalara siyasetin egemen olması olduğunun altını çizen Mimar Nihat Koç, “İmar planları hazırlanırken siyasetçiler, seçmenin baskısıyla doğru kararlar vermiyorlar. Oysa imar planları tarafsız, bilime dayalı, şehircilik uzmanları tarafından yapılmalı. Uygun oranda yeşil alanların ayrılması, yeterli oranda otoparkların yapılması bilimsel yöntemlerle kararlaştırılmalı. Hatta bırakın kişi başına düşüne yeşil alanı azaltmayı, gerekirse imar planının ve yasaların öngördüğünden de fazla yeşil alan bırakmaya özen göstermek gerekir. Soruyorum sizlere Tire’nin mevcut imar planı, hatta daha önceki yıllarda yapılan imar planından söz ediyoruz. Peki, otopark nerede? Ne yazık ki, Tire için yapılan imar planlarında otopark alanı yok. Bu durum siyasetçilerin imar planı çalışmalarında yeşil alanları, otopark alanlarını minimum tutmak suretiyle seçmeni memnun etmeye çalıştığını ortaya koyuyor. Yani seçilme kaygısıyla planlara müdahale ediyorlar. Bir de bunun yanında son zamanlarda Tire’de tartışıldığı gibi kişisel taleplere yönelik, imara açma uygulamaları görüyoruz. Hatta yakın zamanda böyle bir talep İzmir Büyükşehirden dönmüş vaziyette. Demek istediğim şudur. Bir şehrin yaşanılır hale gelmesi, ancak doğru imar planları ve uygulamaları ile sağlanabilir. Siyaset ya da çıkarlar egemen olursa sonuç da yanlış olur” şeklinde konuştu.

İmar planlarında şehir meydanları olmalı

Şehir planlarında meydanların oldukça olduğuna değinen Mimar Nihat Koç, “İmar planlarında şehir meydanları mutlaka olmalı. Ama ne yazık ki, bu gün Tire’de bir tek meydandan söz edemiyoruz. Meydanların adı var kendisi yok. Mesela Cumhuriyet Meydanı işgal edilmiş durumda. Üstelik Atatürk anıtının etrafını örümcek ağı sarar gibi. Bir de eski İtfaiye Meydanı diye bilinen yer var. Meydan kavramı orada da yok. Çünkü meydanlar aslında sosyalleşme alanlarıdır. Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde meydanların tamamı tatil günleri gezilen, çay kahve içilen, buluşulan, birlikte vakit geçirilen yerlerdir. Bizde bu kültür ne yazık ki yok. Bizde insanların sosyalleşmesinden korkuluyor adeta. Geçmiş Hitler döneminde durum böyleydi. Hitlerin meydanları insanları küçümser gibiydi. Etrafında devasa binalar vardı. İnsana o tepeden bakan faşist anlayış meydanlara yansımıştı. Hitler orada insanlara yemin ettirir, emirler verirdi. İşte o meydanların hepsi de daha sonra demokrasi meydanları oldu. Yani hiçbir şey insanlarım meydanlarda sosyalleşme ihtiyacının önüne geçemedi. O şehirde yaşayan insanların tarihini ve hayatını temsil eder meydanlar. Sonuç olarak her şehir meydanlarıyla anılır. Bunu Tirede bir türlü anlatamadık.” diyerek sözlerini sürdüren Nihat Koç, Tire’nin tarihi kent merkezinde AVM yapılmasını bir türlü kabul edemediğini ifade ettiği açıklamalarında, “Ama gittiler Tarihi kent merkezimizin ortasına sabun kalıbı gibi o AVM binasını koydular. Aslında asıl o binaya izin verende suç. Orası tarihi sit alanımız. Yani siz tarihi sit alanına böyle bir sabun kalıbı yapıyorsunuz. Anlaşılır ve kabul edilebilir bir hata ve yanlış değil bu. Orası Tire’ye bir meydan olarak kazandırılsaydı ne olurdu sanki?  Orada restore edilen o güzelim tarihi binalar var. Hamalar, hanlar, Bedesten var. Peki, bu tarihi binalara nereden ulaşacak insanlar? Oraları gezmeye gelen insanların toplanacağı bir meydan olmalıydı. Tire’de o binayı yapacak çok yer bulursunuz ama artık o tarihi dokuyu ve meydan yapılacak alanı bulamazsınız. O AVM’nin yapılması esnasında biz yanlış olduğunu söylediğimizde ve bunları anlattığımızda, bize, Avrupa’daki meydanların etrafında bir yığın güzel bina var burada öyle bina yok dediler. Diyorum ki, siz o meydanı yapın, etrafına vatandaş güzel binaları zaten yapar. Sonuçta şimdi ilçemizde ne meydan var, ne de etrafında güzel binalar. İçim acıyor hala. Orada o sabun kalıbı gibi binanın ne işe yaradığını hala anlamış değilim ”dedi

Tire sakin şehir olarak değerlendirilebilir
Tire’nin aslında sakin şehir olarak değerlendirilebileceğini hatırlatan Mimar Nihat Koç, “Tire dünyanın en bereketli toprakları olan Küçük Menderes havzasında yer alan tarihi bir şehir. Ben aslında Tire’nin sakin şehir olarak da değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Ama Türk siyasetçilerimizin birçoğunda megaloman bir anlayış var. Hep büyük büyük şeyler yapmak istiyorlar. Böyle bir heves ve hastalık içindeler. Ama sizlere bir örnek vereyim. İtalya’nın Portofino isminde küçük bir şehri var.  2. Dünya savaşından sonra bu şehirde tarihi alanlarda sadece 3 yapı yapıldı. Onlar da posta, hastane ve emniyet binası. Diğer bütün yapıları yani konutları, otelleri alışveriş merkezlerini şehrin 15 km dışına yaptılar. Yeni yerleşim alanından şehrin merkezine ulaşım sağladılar.   Şarkılara konu olmuş o liman kenti Portofino, böyle korundu. Tire’de de böyle yapılamaz mıydı? Anlayacağını akşam yatıp, sabahleyin ben kentsel sit alanı ilan edeceğim demekle olmuyor bu işler. Siz kentsel sit düşünebilirsiniz. Doğru bir düşüncedir. Fakat kentsel sitin memlekete getireceği yükleri, problemleri de alt alta yazıp, onların çözümlerini de getirmek zorundasınız. Sonuç olarak bizim şehrimiz şu an yenilenememe ile karşı karşıya. Sanki kentsel sit demek, eski binaların aynen kalması gibi algılanıyor. Örneğin kentsel sit alanlarında kentsel dönüşüm uygulayamazsınız. Öte yandan kentsel dönüşüm için de uygun bölgelerde çalışmalar yapılması gerekiyor. Ama ne yazık ki, ona da çözüm bulunamıyor. Hem de üzerinde çok düşünülmemiş kentsel sit alanları oluşturarak yenilenmeye engel oluyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir durum değildir” şeklinde konuştu.

Ödemiş’te de kentsel sit alanı var
Uzun süredir Ödemiş’te inşaat yaptığını hatırlatan Koç, “Ödemiş’te de kentsel sit alanı var. Yok değil. Tarihi binalar var. Ama Ödemiş kentsel dönüşüm çalışmalarını müteahhitler eliyle yapıyor. Hızlı bir şekilde de yenilenme devam ediyor. Ama Tire’de bu gibi gelişmelere engel pek çok durum var. Belediye meclisinde kentsel dönüşüm alanı kararı alıyorsunuz ama uygulayamıyorsunuz. Vatandaş müracaat ediyor bina yapmak istiyorum diye, fakat ona da hayır yapamazsın burada kentsel dönüşüm kararı var deniliyor. Çünkü kentsel dönüşüm kararı olduğu için, parsellerde bağımsız imar izinleri verilemiyor. Vatandaş imar durumu alamıyor. Veremiyorlar. Bir şey yapılmayacaksa bu kararın kalkması lazım ama onu da yapmıyorlar. Yani hem vatandaşa engel oluyorsunuz hem de belediye olarak aldığınız kararı uygulayamıyorsunuz. Oysa siz planı yaparsınız, gereklidir de. Çünkü binalar eski ve yenilenmesi gerekiyor. Ama illa ki yeni binaları da biz yapacağız demeye gerek yok. Vatandaşa da bu konuda imkân tanımak gerekiyor. Vatandaş gerekirse üç beş kişi bir araya gelip zaten yapmak istiyor. Ama engellerle karşılaşıyor. Tire’deki arsa sıkıntısının nedenlerinden biri de bu” dedi.

Çevre yolu şehri çevreleyen yol demektir
Son yıllarda imara açılan bölgelerle ilgili düşüncelerini de dile getiren Nihat Koç, “Mesela bir belediye başkanımız da tarım arazileri ile çevrili şehirden uzak bir bölgeye TOKİ konutları yapılmasını sağladı. Evet, orası taşlık ve verimsiz bir araziydi ama siz orayı bir yerleşim bölgesi haline getirirseniz, aynı zamanda şehirle o bölge arasında kalan tüm tarım arazilerini cazibe alanı haline getirmiş olursunuz. Ben o karar verilmeden önce, o günkü belediye başkanını uyarmıştım. Dedim ki, siz buraya TOKİ konutları yaparsanız, bu aradaki bütün arazi sahipleri hemen dilekçeyi yazarak imar taleplerini masanıza koyarlar. Buna ne kadar dayanacaksınız? Sonuç olarak bir gün karar alıp çevre yolu yapıyorsunuz. Bunun dışında kalan bölgeleri imara açmama kararı alıyorsunuz. Çünkü adı üzerinde çevre yolu. Yani şehri çevreleyen yol demek. Ama şimdi ne oldu? O çevre yolu bir iç yol haline geldi. Bunlar hep eğitimsizlikten doğan yanlış kararlar. Bunu özellikle belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi