Sosyal medya kanallarında, çocuklarını beğeniye sunan ebeveynler (genellikle anneler) farkında değil ama, aslında kendini beğenmiş bir nesil yetiştiriyorlar. Her biri birer paşa ve prenses gibi lanse edildikleri için ileride genellikle mutsuz olan bu çocuklar, büyüyünce topluma da zarar verebiliyor. Sebebi ise, empati geliştirememeleri ve ihtiyaçlarını erteleyememeleri.

                Uzmanlara göre bu çocuklar, kendilerini diğerlerinden üstün hissediyorlar ve bunun bir sonucu olarak da herkesten özel muamele bekliyorlar. Hemen her gün yeni bir elbise ile özellikle facebook, twitter, watshap gibi mecralarda arz-ı endam eden bu çocuklar, yemekten gezmeye kadar hemen her şeyin en iyisine lâyık oldukları hissine kapıldıkları için ne bir tavsiyeye, ne de bir eleştiriye tahammül edebiliyorlar. Hatta bu çocuklar ‘hayır’ kelimesini tanımadıkları için, herkesten önce kendi istediklerinin olmasına büyük önem veriyorlar.

Bu çocuklar ekmeğini taştan çıkaramayacak..

                İnsanların hayran olduğu biri olmaya alışan çocuk, daha sonra bu alışkanlığı bağımlılığa kadar götürüyor ve alkış, pohpohlama onlar için artık vazgeçilmez bir ihtiyaç halini alıyor. Genellikle anne-babalarının kendilerine hiç kimsede rastlanmayan en nadir isimleri koymuş olması da onları eşsiz ve biricik yapıyor. Alman Çocuk ve Genç Psikiyatrı Michael Winterhoff’a göre, bu çocuklar öyle sanıldığı gibi mutlu değil. Çünkü bu çocuklar eşsiz ve biricik olmalarından dolayı yalnızlar ve buna rağmen mükemmel olmak zorundalar. Winterhoff, anne-babaların bu abartılı ilgisini çocuklarına her şeyin daha iyisini sunma baskısını bağlıyor. Bu stresi üzerinden atması ise, ancak sosyal medyada kendini paylaşıp, çevresine ispatlaması ile mümkün oluyor. Bu şekilde yetişen çocuklar, çevrelerine karşı ayni göz hizasında bir ilişki geliştiremedikleri gibi, öğrenme kabiliyetleri de geriden geliyor.

Çocuklar, neye ihtiyacı olduğunu bilmiyor..

                Bu çocuklar, ileride ihtiyaçlarını erteleyemedikleri gibi ‘ihtiyaç’ olarak gördükleri şeylerin gerçekte ne kadar ihtiyaç olduğunu da sorgulamıyorlar.  Winterhoff’a göre anne- babaların bir diğer önemli yanılgısı da aşırı övgünün çocuğun özgüveni için yararlı olacağını düşünmeleri. Halbuki, özgüven sahibi çocuklar, başkalarıyla iletişime geçtiklerinde, ayni göz hizasında bir iletişim kurabiliyor ve bunu anne-babanın duygu dolu sıcaklığıyla başarabiliyorlar. Narsist adayı çocuklar ise sürekli merkeze alındıkları için bunu başaramıyorlar.

                Saygılarımla.