Geçtiğimiz pazartesi günü ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ydü. Bu vesile ile mesleğimizin ne kadar zor bir uğraşı olduğunu, demokrasi bilinci ve sosyal yaşantımızın sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için gazetecilerin ne kadar önemli bir işi yerine getirdiği konuştuk ve tartıştık.

 

Devlet büyüklerimiz ve idarecilerimiz yayınladıkları mesajlar ile meslektaşlarımızın gününü kutlayarak gazeteciliğin önemine, sorunlarına değindiler. Usta yahut çırak meslektaşlarımızın da demeçlerini okuduk, düşüncelerini öğrendik. Birçok arkadaşımız ve dostumuz da aynı şekilde bizzat gelerek tebriklerini sundular.

 

Her ne olursa olsun, biz gazetecileri böyle özel bir günde anan ve kutlayan herkese, devletimizin tek resmi ajansı olan Anadolu Ajansı’nın bir muhabiri olarak sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle sayın kaymakamımız Hüseyin Ergi’nin bizzat arayarak kutlaması beni ziyadesiyle mutlu etti. Nezaketi ve düşüncesini bir kez daha takdir ettim.

 

Sayın kaymakamımız tebrik için arayınca, aklıma diğer yönetici ve siyasetçilerimiz geldi. Dedim ki, hep onlar kutlayacak değil ya. Her fırsatta ricalarına, ihbarlarına duyarlı olduğum yöneticilerimizin, siyasetçilerimizin “çalışan gazeteciler gününü” bizzat ben arayarak kutlayayım istedim!  Ak Parti ilçe başkanı Sayın Mehmet Çeltikcoğlu’nu aradım, programın çok dar vakte sıkışması ve böyle bir günün varlığından son anda haber aldıklarını Anadolu ajansını unutmadıklarını en kısa sürede özel bir ziyarette bulunacaklarını beyan ettiler.  Kısacası bir meslektaş abimizin yöntemini kullanarak, bu konuşma vesilesiyle  “kendimi bir güzel kutlattırmış !” oldum.

 

Sonra MHP ilçe başkanımız Bayram Demirel’i aradım, o da hemen hemen aynı nedenlerden dolayı Anadolu Ajansı’na uğrayamadığını telefonu açar açmaz dile getirdi. Hemen ziyaretlerden sorumlu yönetim kurulu üyesi Sayın Üzeyir Arda’yı bilgilendi. Ve Üzeyir Bey de hiç vakit geçirmeden, hem telefonla hem de ofisimize kadar gelerek “Çalışan Gazeteciler günümüzü” kutladı. Ona da bu nezaketinden dolayı tüm meslektaşlarım adına teşekkür ettim.

 

Ardından Saadet partisi teşkilat başkanı Sayın Sadrettin Yakuter’in de “gazeteciler gününü kutlamak” için telini bir müddet meşgul ettim. Sağ olsun kendisi değerli vakitlerinden bir kısmını bu konuşmaya ayırmaktan çekinmedi. Gazetecileri özel günlerde ihmal eder ise benim de (kendisini çok sevdiğim halde) ihmal edeceğim esprisi üzerine karşılıklı şakalaştık.  “Sen bilirsin” ifadesini kullanınca da karşılıklı gülüştük. Çünkü ben şahsım adına şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki, Sadrettin Bey’e siyasal yaşantısında her zaman basın mensubu olarak yardımcı oldum. Aramızda iyi bir dostluk gelişti. Tire dışından bir gazeteyi Tire’ye getirmek istediğinde ilk benimle iletişime geçmesi ve Saadet Partisi açısından özel olarak işlenmesi gereken bazı siyasal haberlerdeki başlıkları dahi birlikte oluşturmamız, bu dostluğumuzun “inkâr edilemeyecek” boyutta olduğunu açıkça gösterir. Sadrettin Bey’in ifadesine göre bazı gazeteler kendisini hiç kırmamış. Ne zaman isteseler haberlerini yapmışlar. Bu ifadeler ile de kendi gazeteciliğimin ne kadar “eksik ve yetersiz!“ kaldığını düşündüm ve özeleştirimi karşılıklı olarak yaptık. Anlayacağınız Sadrettin Bey’den hem “kutlama” aldık, hem de biraz “ders”…

 

Daha CHP ilçe başkanımız sayın Mustafa Gğngör, il genel meclisi üyelerimiz Fikret bük, Hidayet Petin, Refik konur gibi bir çok siyasetçimizi de arayacaktım ama, özellikle yerel gazetecilik yapan bizler, bu işlerden doğru dürüst para kazanmadığımız için telefon faturamın yüklü gelmesinden çok korktum!

 

Velhasıl yukarıda yazmıştım. Gazeteciler günü nedeniyle diğer meslektaşlarım da sorunlarını ve gönüllerinden geçen meslek yaşantısını dile getiren demeçler yayınladı gazetelerde. Sayın Nadir Uysal’dan, Mehmet Arslan’a, Anıl Ertan’dan, Kamuran Kızılboğa kardeşime, Ercan Çelik’ten Said Keseli’ye kadar  meslektaşlarımızın gazeteciler gününü ben de kutluyor ve icra ettikleri bu zahmetli işteki başarılarından dolayı hepsini bir kez daha tebrik ediyorum.

 

Her meslekte olduğu gibi gazetecilik mesleği içinde de soytarı ve yalakalar olabilir düşüncesiyle bir arkadaşımızın da zaman zaman uyuz olup kaşınmasını doğal karşıladık. Yani ne diyelim. O kadar kusur kadı kızında da bulunur. Cebindeki basın kartını taşımasında en büyük desteği verdiğim ve meslek hayatının en kritik sıkıntılı anlarında hep yol gösterip, önünü açtığım bu muhabir arkadaşımızı bu gün vesilesiyle iğneli demecinden dolayı ayrıca “kutlamak istiyorum”. Aferin arkadaşım, çok iyi gidiyorsun.