Eskiden vejeteryan sözcüğü bilinmezdi.  Onun yerine etyemez derlerdi.  Şimdi, et yemeyen adama tutup “Etyemez” demek ne denli basit bir laf değil mi? İnsan aşağılanmışlık duygusuna kapılıyor. Neyse ki, ana dilimizi unutup, Firenk dillerini öğrenmeye başladık da keyfimiz yerine geldi. Öyle ya, insanların yarısının ne dediği anlaşılmayacak, süslü konuşmaktan insan ilişkileri sağırlar diyaloğuna dönecek ki, bir şeye benzesin!
   Neyse dil olayı her şeyin başı, ucu da her şeye uzanır.
                                                                                       …
   Bu yazıda asıl değinmek istediğim, kimi insanların kafalarındaki bilinçli bilinçsiz, doğru yanlış düşünceleri başkalarına belletmeye çalışırken başvurdukları açıkgözlüktür.
                 Adam, yaradılıştan yalaka. Memleket, Yağma Hasanın Böreği gibi götürülürken, iktidar yanlılara şirinlik yapıp, pastadan bir dilim aşırma arzusunda olsa gerek, ötüyor:
-Kızlarımız, başlarını açmamak, saçlarını göstermemek için çok direndiler.
   Kızlarımızın üstündeki siyasal baskı kalktığı anda normale döneceklerini bile bile yumurtluyor bu lafı.
    Öyle ya, serde yalakalık var. Hazır, iktidar ve iktidarın Okyanusötesİ her türlü gücü de ardında , adam yazar da konuşur da.
                    Kendi adına konuşsa ceremesi çıkabilir, onun için, at gitsin kız çocuklarının üstüne!
                    Kızlar bu yalakaların hangi birine yanıt versin, arada cesaretli çıkıp yanıt verenleri de saçlarından kavrayıp sürüklediniz mi iş bitiyor zaten.
                                                                                        …
                     Ha neydi o?  Emin et yemez demiştik değil mi? Bizim köylerden birinde, birazcık da saf kalpli Emin adında bir delikanlı varmış. Bir gün Emin’in de davetli olduğu bir yemekte, birinin muziplik yapacağı tutmuş. Dedim ya, eskiden süslü vejeteryan lafı bilinmez, basit Türkçe sözcükler kullanılırdı, diye; o şakacı vatandaş da tutmuş, “Yahu çanak çanak etleri dayadınız sofraya da, bizim Emin ağzına et sürmez ne yapacağız şimdi?” deyivermiş.
    Herkes durup şaşkın şaşkın  Emin’e bakmış: “Yahu et yinmez mi Emin?”, “Garnım tokgan önümü gosula, affetmen töbosun.”, “Bi yaşımı daha girdim, olduk mu şindi otuzsekiz?” gibi sözler saçılmış çevreye.
    Emin kibar çocuk, “Et yerim” diyememiş. Hatta, sözde et yemediği için getirilen ot yemeklerini de yemeden “Ben zaten yediydim.” deyip sofradan kalkıp gitmiş.
    Şakayı yapan da Emin’in yiyeceği ete göz koymuş olmalı, sonuna kadar afiyetle yemiş.
                                                                                         …
                   Başlangıcı şaka da olsa, Emin’in adı çıkmış “Etyemez”e.
                                                                                          …
                     Bizim kızlar da kibarlıklarından öcüye dönmez  inşallah, diyecem de; içimden bir ses, “Korkma dönmezler. Çünkü,  bu memlekette bir Mustafa Kemal  Atatürk yaşadı.” diyor.