Kâinatın ve her şeyin yaratıcısı olan Yüce Allah, biz insanları ruh ve beden kabiliyetleri bakımından, canlıların en mükemmeli olarak yaratmıştır. Bir ayrıcalık olarak insana, düşünme ve konuşma yeteneği vermiş ve düşündüklerini ifade edebilmesi için de, ona özel bir dil bahşetmiştir. Cenab-ı Allah, insan için dilin büyük bir nimet olduğuna, “Biz ona bir dil ve iki dudak vermedik mi?” mealindeki ayetinde işaret etmektedir. Dil ile söylediğimiz her sözün, melekler tarafından kaydedilmekte olduğuna da, şöyle işaret edilmektedir: “İnsan, hiçbir söz söylemez ki, onun yanında gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın” Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de, dilimizin kıyamet günü lehimizde veya aleyhimizde şahitlik yapacağı vurgulanmaktadır, yani sağımızda ve solumuzda bulunan kiramen kâtibin melekleri iyiliklerimizi ve kötülüklerimizi devamlı bir vaziyette kayıt altına almaktadırlar.

Dil, bir anahtar gibidir. Hayrın da, şerrin de kapısını açabilir. Bu nedenle ağzımızdan çıkacak sözlere dikkat etmeli, aklın ve imanın terazisinde tarttıktan sonra söylemeliyiz. Düşünmeden söylediğimiz sözlerin, bazen kırgınlıklara, dargınlıklara, kavgalara, hatta çeşitli olumsuzluklara kapı açabileceğini ve insanî ilişkilerin bozulmasına sebep olabileceğini unutmamalıyız.

O halde sözlerin en güzelini söylemeli, yeri ve sırası gelmeden her akla geleni konuşmamalıyız. Yüce Rabbimiz, bu konuda mealen şöyle buyurmaktadır: “Kullarıma söyle, en güzel olan sözü söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır”.

Yüce Allah, Nahl suresinin 125. ayetinde, insanları hikmetli ve güzel sözlerle dine davet etmemizi emretmiş ve tatlı dilin ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir.

Ayrıca, salih amellerle birlikte güzel sözlerin, O’nun yüce huzuruna ulaşacağını bildirmekte ve dilleriyle insanları incitenleri de yermektedir.

Peygamberimiz (s.a.v.), insanı günaha en çok sevk eden organın dil olduğuna dikkat çekmiş ve Allah katında en değerli Müslümanın, eliyle ve diliyle başkalarına zarar vermeyen kişi olduğunu açıklamıştır. Ashabından biri, “Ya Rasulallah! Bana, titizlikle sarılmam gereken bir tavsiyede bulunur musunuz?” dedi. Peygamberimiz de: “Rabbim Allah’tır de ve istikamet üzere ol” buyurdu. Sahabi, tekrar sordu: “Günah işleme bakımından benim en çok dikkat etmem gereken şey nedir?” diye sorduğunda ise, Efendimiz, eliyle dilini göstererek, “Budur” demiştir.

Doğru ve güzel söz söylemeyi, dinimiz sadaka saymış ve bu tür sözlerin Allah katında sevap kazanmamıza vesile olacağını bildirmiştir. Bunun için, bir Müslümanın tatlı dilli, güler yüzlü, şirin sözlü olması ve kimseyi incitmemesi gerekir. Ona yakışan budur. İftira, yalan, gıybet, söz gezdirme, ara bozma, insanları birbirine düşürme gibi dinimizin haram kıldığı sözleri söylemekten ve dinlemekten kesinlikle kaçınmalı ve meâlini sunacağım şu ayet-i kerimeyi, hep hatırımızda tutmalıyız.

Rahman’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) ‘Selâm’ derler (ve oradan geçer giderler). Onlar, yalan yere şahitlik etmezler! Boş ve kötü sözlerle karşılaştıklarında vakar ile oradan ayrılırlar”

Yüce ALLAH bize bir dil iki kulak vermiştir, o halde bizde bir söyleyip iki dinlersek daha iyi olacaktır.