Aylardır süren seçim maratonunun sonuna yaklaşmış durumdayız. 12 Haziran genel seçimlerine sadece birkaç gün kaldı. Parti liderleri günlerdir meydanlarda birbirleri hakkında çeşitli söylemlerde bulunmakta hatta çoğu zaman bu söylemler adeta saldırıya dönüşmüştür. Yine televizyonlarda ve gazetelerde yer alan reklamlarda da öylesine vaadler var ki insan bunları görünce kendini panayır yerinde sanıyor çünkü pek çok vaat bizleri adeta hayal alemine götürüyor. Bu masalsı anlatılar şüphesiz bazı seçmenleri etkileyecektir ama bu ne kadar önemli bir oranda olacak çok yakında göreceğiz.
Geçen seçimde mağduru oynayan Adalet ve Kalkınma Partisi biraz da Abdullah Gül’ün uğradığı haksızlığı da kullanarak ciddi bir oy yakalamıştı. Son iki dönemdir hükümet olan ancak gerek sosyal eşitlik ve adalet alanlarında kötü uygulamalar sonucunda beklentilere cevap verememesi, gerekse birtakım ekonomik fiyaskolar sebebiyle bu seçimde oy kaybına uğraması beklenen AKP’nin şansı yaver gitti ve kendileri dışında oluşan gelişmeler muhtemelen AKP’ye yarayacak. BBP’nin lideri rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU’nun vefatından sonra BBP oylarının, yine ERBAKAN Hoca’nın vefatından sonra milli görüş oylarının AKP’ye kayabileceği ihtimali göz ardı edilemez. Ancak AKP’nin geçen seçimde özellikle milliyetçi oyların bir kısmını emaneten almış olması, yine kararsız oyların önemli kısmına ulaşarak elde ettiği zaferi tekrar edip etmeyeceği şüpheli. Çünkü yaşanan son gelişmeler ortaya çıkarmıştır ki milliyetçi taban, gerçek partisi olan MHP’ye sahip çıkmıştır ve çıkmaya devam edecektir. Bu da emanet oyların MHP’ye geri dönmesi demektir. Yine demokratik açılım ve Kürt açılımı balonunun (!) patlaması, orduya karşı izlenen aşırı olumsuz tavır, haksız ve gereksiz tutuklamalar, antidemokratik uygulamalar, milli gelirdeki artıştan en çok pay kapan yandaşlarının aşırı zengin olması ve fakir halkın daha da fakirleşmesi, sivil toplum kuruluşları ve gazeteler üzerindeki “bertaraf edilme” tehditi, ülkenin özkaynaklarının teker teker satılması, akaryakıtın ve temel ihtiyaç ürünlerinin %30’dan %70’e varan oranlarda artışına rağmen düşük enflasyon (!) iddiası ve ülkede sokak savaşlarının başlayarak birçok yerde güvenlik zafiyetinin de yaşanmasıyla adeta bölünmesinin başlamış olduğu izlenimleri karşısında AKP oy kaybedecektir. Devlet kasasından sağladığı yardımlar ve zayıflayan diğer partilerden gelebilecek oylar bu düşüşü ne kadar etkiler bilinmez ancak KILIÇDAROĞLU’nun CHP’nin başına geldiği günden sonraki söylemleri ile ezberi bozulan Erdoğan’ın CHP ve Kılıçdaroğlu’na yoğun saldırıları ve sinirlerinin aşırı bozulması gözünün korktuğunun en büyük göstergesi.
Cumhuriyet Halk Partisi Kılıçdaroğlu’nun yeni söylemleriyle tarzını değiştirdi hatta “Kılıçdaroğlu’nun CHP’si” diye lanse ettiği söylemler farklıyız, değiştik (!) mesajları vermekte ve görünen o ki biraz abartılı da olsa vaatler ve projeler pek çok seçmeni şimdiden etkilemiş durumda. Ancak özellikle Kürt meselesi ve yeni anayasa konusundaki söylemleri AKP’den farklı değil. Halk adamı rolünü tek başına iyi oynayan Erdoğan’ın yanına aynı beceriyle döktüren Kılıçdaroğlu da gelince ortalık şenlendi. CHP’nin oylarında artış olacağı
muhakkak ancak ne kadar başarılı olunacak yakında göreceğiz.
 MHP ve Devlet BAHÇELİ ise çizgisini koruyan, söylemleri ve vaatleri ile bir yerleri oynamayan bir görüntü veriyor. Geçen seçimlerden farklı olarak gerek sosyal gerekse ekonomik alanlarda ciddi, gerçekçi ve uygulanabilir projeler sunan MHP ülkenin bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü konularında da hiç taviz vermemesi sebebiyle yükselişe geçmiş görünüyor. Birileri (!) çirkin oyunları ile sahneye koyduğu skandallardan minnet umarak MHP’nin barajın altında kalmasını amaçlasa da bu çirkin oyun geri tepmişe benziyor.
Gerek emanet oylar, gerek parti ve Bahçeli’ye olan tepkiler sebebiyle geçen seçimde mührü partisine vurmayanlar bu seçimde partilerine sahip çıkacak gibi görünüyor. Baraj sorunu yaşamaz gibi görünen MHP’nin özellikle önümüzdeki dönem Meclis’te yer alması son gelişmeler de göz önüne alındığında zaruridir.
 
Bağımsızların da bir hayli yer alacağı Meclis’te başta BDP olmak üzere başka oluşumlarında yer alabileceği bir gerçek. Bizim bölgemize gelince, gerek özellikle Kiraz ve civarında hatırı sayılır potansiyele sahip olması sebebiyle ve muhtelif partilerin küskünlerinin de katkısıyla Doğu PERİNÇEK’in de Meclis’e girme umutları bir hayli fazla. İşçi Partililer ve Perinçek beklentilerine cevap alacaklar mı göreceğiz.
Nihayetinde birkaç gün sonra dananın kuyruğu kopacak. 12 Haziran seçimin ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için hayırlı olmasını dilerken seçmenlerimizden bir isteğim olacak;  oy kullanacak tüm halkımızın liderlerin fiziki görünüşlerinden çok ülkemizin bağımsızlığı ve demokratikleşmesiyle ilgili öngörülerini sandıkta göstermelerini diliyorum. Oyumuzu verirken sadece ellerimizi değil aklımızı da kullanalım…