Ergenekon muhibbi–sevgisi, muhabbeti olan İlhan Cihaner de, ben doğudan destek olayım kabilinden görev yaptığı Erzincan ve çevresinde yüzlerce belki binlerce mütedeyyin-dinine bağlı- yurttaşımızı fişliyor, fişletiyor. Bu suçlamalar sebebiyle İlhan Cihaner sanık sıfatıyla yargılanıyor.
Geçen hafta bir kitap çıktı, konu ile ilgilenenlere tavsiye ederim. Timaş Yayınları’ndan “ERGENEKON FAY HATTINDA ERZİNCAN” Kitabın yazarı Erzincanlı bir gazeteci yazarı Kemal Özdemir.
Yazımıza konu olan İlhan Cihaner, malum CHP Denizli milletvekili aday listesine son dakika golüyle 2.sıradan girdi. Talep yanılmıyorsam Yüksek Seçim Kurulu’nun “YSK” kurul CHP’ye diyor ki; Denizli 2.sıradan kontenjan kullanacağınızı belirtmişsiniz, adayı bildirin. Garabet burada başlıyor. Denizli CHP aday listesi 2.sıra boş olarak verilmemiş. Demek oluyor ki! 2.sıradaki isim kontenjan adayı olarak konmuş. Veya parti kontenjan kullanmamış. Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu’na uygun hareket edilmiş. Zaten CHP Denizli İl Başkanı da çıktı açıkça ifade etti. Verilen bütün sıraların isimleri yazılmış olan listede boşluk yok anlayacağınız. Neyse bu husus hukukçuları ilgilendirir. YSK’nın BDP’li bağımsız adaylar kararı daha büyük kaosa sebep oldu ülkemiz için. Bu arada konu dışı ama belirtmek gerekir ki, MHP Lideri Bahçeli’nin ifadesiyle bu bir kalkışmadır. Sebep olanlar utanır mı bilmem ama BDP’liler çok yanlış yapıyor. Demokratik hak arayışı terörist eylemlerle yapılmaz olan kendi Kürt insanına olur.
İlhan Cihaner, adaylık sonucu ilk demecini patlatmış-18 Nisan Hürriyet- “Halk düşmanı siyasi iktidardan hesap sormak için geliyorum” diyor. Gel gel, Denizliler seni bekliyor. (Denizli’ye geldi, aday listesindeki altı kişiden bir Allah’ın kulu karşılamada yokmuş. Malum, siyasetsin acemisi ya; bir slogan bulmuş. “Her şey Denizli, her şey Türkiye için” diyor. Bu sloganı AKP 2007 seçimlerinde kullanmıştı oysa. Bu tür isimler bizim basında yandaş bulmada zorlanmazlar. Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, yazısında bakın neler diyor, Cihaner ile ilgili, “Solcular, sosyalist gelenekten geldiği için, Aleviler Alevi olduğu için, Kemalistler ise lâiklik adına mağdur olduğunu düşündükleri için kendisine sempati duyuluyor.” Bu gazeteci bayanın yere göğe sığdıramadığı bu zat için yukarıda bahsettiğim kitaba bir bakalım, Erzincanlı gazeteci neler yazmış. Kitabın en can alıcı bölümü, Cihaner’in özel ve gizli olarak hazırladığı sorgu odasında geçenler sıralanıyor. “Masum insanları terörist haline getirilmek için kurulan tezgâhlar. Bu odalara sorgulanmak üzere alınıp uğradığı tehditler sonucu çocuğunu düşüren kadınlar.” Yine şimdi oralarda hakimlik görevi ile bulunan bir kişinin lise öğrencilik yıllarında kaldığı Eğitim Gönüllülerinin evleri.”(suça bak suça!)
Yine oralarda, bir cezaevi müdürünün İzmir’de üniversite öğrencisi kızının bu hizmet evlerinde kalması dolayısıyla, iddiaya göre bu durum Cihaner’i rahatsız etmiş, cezaevi müdürünün sicilini bozmuş.”
“İcra Müdürlüğünde başörtülü avı yapılmış, beyefendinin talimatları ile velhasıl Cihaner’in soruşturmalarından etkilenmeyen kalmamış. Niye Denizli’den aday gösterildiniz sorusuna Hürriyet’te bakın nasıl cevaplıyor:
“Manisa’nın Alaşehir ilçesinde görev yaptım, Denizli’de çok dostum var.” İlkokul 4.sınıf öğrencisi torunum Sıla’ya böyle bir soruyu öğretmeni yöneltse daha düzgün bir karşılık vereceğinden eminim.
CHP Denizli milletvekili aday listesinin başında Adnan Keskin var. CHP’liler, Kemal Anadol yok diye üzülmesinler, tıpkısının aynısı Denizli’den geliyor. Ege için kayıp yok.
Adnan Keskin 28 Şubat sürecinde –o zamanlar CHP milletvekili idi- dindar kesimlere hakaretamiz beyanları daha unutmadık. Sincan’da darbecilerin tankları millete gözdağı için gezerken, demokrasi ile alay edilirken, o günlerde Adnan Keskin Bey Sincan’ı şereflendiriyor. O dönem Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan merhum Necmettin Erbakan’a nasıl sesleniyordu:
“Humeyni’nin uşağı, Kaddafi’nin kulu, yeşil tesbihli şeytan ve zombi!”
Yine Cihaner’e dönelim, kitapta neler var neler.
“İsmail Ağa Cemaati diye bilinen kitleye karşı yürüttüğü davadan birkaç satır” mesela baskın düzenlettiği yerlerde tutanaklara geçirdiği suç unsurlarına ibret için bakmanızı okumanızı rica ediyorum.
“3 adet yeşil karton kapaklı içinde Arapça olduğu düşünülen yazılar bulunan kitap” devletin Savcısı elindeki Elif bâ cüz’ünü bilemiyor, daha kötüsü onu suç delili olarak zabıtlara geçiriyor.
“Bir adet kırmızı kartonlu kapak içerisinde ve üzerinde Arapça olduğu düşünülen yazılar bulunan kitap” bu tarif bahsi geçen kitabın Kur’an-ı Kerîm olduğu düşüncesi uyanıyor bizlerde haliyle.
Ve başka bir delil (!) “Bir adet ‘Teşekkür Ederim Allah’ım’yazılı CD’sini de suç unsuru sayarak kayıtlara geçirtiyor. Zavallı yanındaki adliye mensupları, zabıt kâtipleri, bu budur diyemiyorlar korkudan olsa gerek.
Ortaya çıkan manzaraya bakınca adamın bir cemaatle, bir tarikatla sorunlu değil, dinin kendisi ile sıkıntılı olduğu kanaati oluşuyor. İnşallah düşündüğümüz gibi değildir. “AKP ve Gülen’i bitirme plânı” içinde rol almak için, 800.000 TL. karşılığında bile yalan ifadeye zorlanan bir vatandaşla “Savcı Hüseyin” takma adıyla görüştüğü ve adamı tehditle ifadeye zorladığı gibi iddialar da var. Hal böyle iken CHP’nin Ergenekon sanığı savcıdan beklentisi ne olabilir ki!
Ben, Denizli AKP yönetiminden bir kişi olsam, “ERGENEKON FAY HATTINDA ERZİNCAN” kitabından bir miktar temin edip, Denizli’deki kahvehanelere bırakırdım. Öyle ya oy verecekleri adayı iyi tanısınlar.
Saygılarımla. Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
