Sessiz sedasız ve dolayısıyla da heyecansız gelişen yerel siyasete geçtiğimiz hafta can geldi. Sizin anlayacağınız bize sizler için yazacak malzeme çıktı. Ödemiş CHP’nin kongre tarihi belli oldu. “15 Nisan 2012” Bu tarih, ilçe başkanlığına veda etmeye hazırlanan ama siyaseti bırakacağına hiç ihtimal vermediğim Emin Öztürk’ün doğum günü… Soğukkanlılığını muhafaza etse ve temkinli adımlar atsa da bana bu kongrede Emin Öztürk esaslı bir jübile yapacak gibi geliyor.
İlçe başkan adayı olan iki Mehmet de olabildiğine rahat… Eriş ve Birlik ayrı ayrı delege turları düzenliyor. Biri merkezde daha aktif diğeri köylerde… Fakat buradan biri merkezde diğeri köylerde etkili anlamı çıkmasın. Eriş’in köylerdeki ağırlığı kadar Birlik’in merkezde ağırlığı var. Arkasına aldığı Belediye Başkanı Bekir Keskin desteğini her fırsatta dile getirmekten geri kalmayan Hüseyin Kurt ise kendisine çok güveniyor. Hüseyin Kurt’un yerel siyaseti canlandıran açıklamalarını okuduğumda Kurt bana sanki ilçe başkan adayı değil de genel başkan adayı gibi geldi. O kadar çok şeyi değiştireceğini iddia ediyordu ki şaştım kaldım. Beyanına göre belediye grubu arkasındaymış! O nasıl bir grupsa? Baki Balıkçıoğlu grubu da yanlarındaymış. Pekâlâ, sayın Kurt, örgüt nerede? Bu gruplar mı örgütü çekecek, birleştirecek? Bitmedi! Meclis üyeleri pinpon topuna dönmüş. Şahsen ben hiçbirinin iddia edildiği gibi top olmadığına bahse girerim. Tamda bu noktada bir yazar sorumluluğuyla yakın tarihteki bir olaya dikkat çekmek zorunluluğunu hissediyorum. Hüseyin Kurt, belediye başkanını protesto ederek meclis toplantısına katılmayan CHP’li 9 belediye meclis üyesi içinde var mıydı, yok muydu? Bu sorunun cevabı bence her şeyi açıklıyor. Dün öyle bugün böyle yani…
Buraya yazıyorum. Bir yazar klasiği oldu belki ama inanın bu kongre kavgasız geçsin bende eşek gibi anıracağım! Hem de gerçek kimliğimle! Beni tek tanıyan, bilen yazı işleri müdürü ha birde Berduş da buna şahit olsun! Berduş CHP Ödemiş’in kedisi… Ama hemen hatırlatmakta fayda var bazıları gibi nankör değil! Sayın Kurt’un hantal dediği yönetim kendisini meclis üyesi yaparak onurlandırmış. Hatta o ilçe başkanı ile bir dönem çalışmış. Adama sorarlar “O zaman nasıldı?” diye… Bir de sayın Kurt, Eriş’in önünü açmaktan bahsetmiş. Eriş’in önünü kapalı mı ki açacaksınız. Birinin bir başka birinin desteğine ihtiyacı varsa hangi birinin hangi birine ihtiyacı olduğu konusunda iyi düşünmek lazım.
Sayın Kurt’a göre; “İlçe yönetim kurulu üyesi ahkâm kesip belediye başkanını eziyormuş!” Böyle bir hadise var ya da yok bilemem. Eğer varsa da bu hadiseyi gerçekleştirenler kadar bu hadisenin olmasına izin veren belediye başkanı da sorumludur. Anlaşılan o ki sayın Kurt’un yönetimi daha çok belediye başkanının yönetimi olacak! Bir yerde o ne derse öyle olacak! O zaman hani örgüt? Örgüt bu işin neresinde? Belediye başkanı yönetime hükmedecekse o ilçe yönetimi neden var? O kilitli çekmecelerde olduğunu savunduğunuz tüzük de böyle mi yazıyor. Bu arada CHP tüzüğü isteyen herkesin kolayca ulaşabileceği yerde yani partinizin web sitesinde dün de vardı, bugün de var.
Geçelim bir diğer kahramanımıza… “Eriş yorulmuş!” Yorulur tabi sayın Balıkçıoğlu… Mehmet Eriş referandumda sabah başladığı mesaiyi gece bitirdi. Gitmedik köy, gezilmedik belde bırakmadı. Yetmedi kenar ilçelere gitti. “Hayır” dilendi. Siz neredeydiniz? Balıkçıoğlu ve grubu neredeydi?
Ve gelelim pek sevgili belde belediye başkanımıza… İktidar partisine rağmen seçimi açık ara değil de sandık zoruyla alan Cumhur Şener’e göre; “Yönetim meclis toplantılarına katılmıyormuş.” Ben gerçekten çok merak ettim. Acaba hangi şehirde hangi örgüt yöneticileri belediye meclis toplantılarına katılıyor? Açıklama çok komik olmuş. Ben fazla girmeyeceğim. Ama tatmin olmadıysanız ve eğer arzu ederseniz bir yazı da sizin için döşerim.
Emin Öztürk basın açıklamasında “Geçmişte sövdüğüm birine kızanlık etmedim” demiş. Acaba geçmişte kim kime sövdü? Bunu araştırıyorum. Ve kim sövdüğü adama kızanlık ediyor? Bunu da araştırıyorum. Ama dikkatimi en çok, Öztürk’ün her kongreden sonra partiyi mahkemeye vermekle suçladığı CHP değil de ANAP sıralarından geldiğini iddia ettiği Balıkçıoğlu çekti. Evet, bana göre dakika bir gol bir! Ama kimin kime gol attığını ise sanırım siz anladınız.