Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlar kurulu imzasıyla Ekim ayı başında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan, “Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Muhtemelen önümüzdeki günlerde mecliste görüşmeye açılarak oylamaya sunulacak değişiklikle ilgili olarak CHP bana göre tarihi bir hamle yaptı.
 
Söz konusu tasarının yasalaşması halinde kapatılacak beldelere sandık kuran CHP, bu beldelerde yaşayan vatandaşlara yönelik bir referandum gerçekleştirerek halka “Belediyenizin kapatılmasını istiyor musunuz?” sorusunu yöneltti. Belediyelerinin kapatılması muhtemel tüm beldelerde gerçekleştirilen bu referandum için hiçbir parti/partili ayrımı yapılmadı. Kapatılacak belde belediyesinin başkanı hangi siyasi partiden olursa olsun, o beldede yaşayan ve siyasi görüşüne bakılmaksızın tüm vatandaşların özgürce oy kullanabildiği bu referandum, sonuçları itibariyle tarihi bir önem içeriyor. Bu referandumla birlikte, her fırsatta seçmenine “Halka gitmekten korkanlar halkçı olabilir mi?” diye sorarak ana muhalefet partisini eleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a halk eliyle güzel bir mesaj da verilmiş oldu.
 
CHP bu sandığa siyaset karıştırmadı. Ne oy pusulasına ne de zarfa parti amblemi koymadı. “Sandıkta beldeniz var” dedi, “Kapatılsın mı, kapatılmasın mı?” diye sordu. Ak Parti’li belediye başkanlarının görev yaptığı beldelerde dahi, oy kullanan belde yaşayanlarının neredeyse %99’u “Hayır, belediyem kapanmasın!” dedi.
 
Beldelerin mahalle yada köye dönüştürülmesi halinde yaşanacak sosyo-kültürel problem ve sıkıntılara hiç girmiyorum. Hatta kimi belediye hizmetleri açısından büyükşehir’i muhatap alması gereken ve İzmir’e yaklaşık 130-140 kilometre uzaklıkta yaşayan belde halkının yaşayacağı zorlukları varın siz düşünün. Bu kanun tasarısı ile 1591 belde belediyesi, eğer büyükşehir sınırlarında ise mahalleye değilse de köye dönüştürülmek isteniyor. Düşünebiliyor musunuz, birçok kültür varlığını içinde barındıran, Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik ve birçok medeniyete de ev sahipliği yapmış, buram buram tarih kokan Birgi, artık belediye olarak değil de mahalle olarak anılacak! Üstelik nüfusu iki binin altında bile değilken… Tasarının kanunlaşması halinde Birgililer Birgi’ye gelen konuklarına diyecekler ki; “Bizim mahalle eskiden başkentmiş!” Güler misin, ağlar mısın? Birgili değilim ama ben ağlarım!
 
Hatırlarsanız rahmetli Bülent Ecevit, köylünün kendi şehrini yaratması düşüncesiyle köylere yönelik ekonomik kalkınmayı da içerisinde barındıran bir proje ortaya atmış, bu projeye de “Köykent” adını vermişti. “Toprak işleyenin su kullananındır” vurgusunun yapıldığı bu projeyle kırsal kalkınma hedeflenerek köylerin kente dönüştürülmesi amaçlanmıştı. Şimdi, bırakınız köyleri, beldelerin dahi mahalleye dönüştürülmek istenmesi fikri size de acayip gelmiyor mu?     
 
Bu açıdan ben, “Belediyeme dokunma!” sloganı ile yola çıkarak, beldesi kapatılmak istenen halka fikrini soran, dahası onların önüne sandık koyan CHP’nin, sonuçları itibariyle bu referandumla birlikte tarihe anlamlı bir not düştüğüne inanıyorum.
 
Ve hiç sanmıyorum ama yine de “Umarım bu sonuçlar dikkate alınır!” diyorum.
 
Not :  Daha önce hiç görüşme fırsatımız olmadığı fakat Pazar günü İzmir’in kimi ilçelerine gerçekleştirdiği ziyaretler sırasında Ödemiş’e bağlı Kaymakçı beldesinde karşılaştığımız CHP Genel Başkan Yardımcısı Sn. Adnan Keskin’in partiye yeniden katılmamla ilgili olarak, kimsenin benimle ilgili herhangi bir uyarıda bulunmamasına rağmen, bana “Hoş geldin, başarılar diliyorum!” diyerek seslenmesi karşısında hayretlerimi gizleyemedim. Doğrusu müthiş etkilendim.  Bu arada sizlerin de dikkatini çekti mi bilmem ama Parti Örgütü ve Örgüt Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Sn. Adnan Keskin’in Ege Tv ekranlarından verdiği “önseçim” mesajı bana göre yabana atılmaması gereken çok önemli bir detaydı.