Baba kelimesi hepimizin yakından bildiği gibi annelerimizle birlikte bizim dünyaya adım atmamıza imkân sağlayan büyüklerimize denir. Yani kısaca çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkeğe denir. Bunun yanı sıra kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme, çatı merteği, bir ülkeye veya bir topluluğa yararlı olmuş kimseler, anlayışlı, iyi huylu erkek. Mecazen silah kaçakçılığı, kara para aklama ve uyuşturucu madde ticareti vb. kirli ve gizli işler yapan çetenin başı, koruyucu, babalık duyguları ile dolu kimseler, denizcilik gemi veya iskelede halatın takıldığı yuvarlak başlı iri demir, ağaç veya beton dikmeler baba olarak anılır, baba denir.

Bütün bunlara ilaveten babadan babaya babadan oğla baba değil, tırabzan babası baba koruk (veya erik) yer, oğlunun dişi kamaşır, babam! Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana. Babam sağ olsun babana rahmet babanın sanatı oğla mirastır. Baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş baba olmak babasına çekmek. . Örnekler çoğaltılabilir.
Geçtiğimiz cumartesi günü literatürümüze bir tanımlama daha ilave oldu. PROJE BABASI. Evet, proje babası, yerel bir radyoya konuk olan Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek yaptığı ve yapmayı planladığı projeler nedeni ile kendisini “Proje Babası” ilan etti. Yalnız bir tek şey beni endişeye sev etti, projeler Başkan’ın kafasının içerisindeymiş. “Önce hayal ederim, sonra gerçekleştiririm, hayal etmeden yapılmaz” diyor. Maazallah Başkanım, Allah gecinden versin, size bir şey olursa memleket nice projelerden mahrum kalır. Siz en iyisi mi o projelerinizi yazın, çizin de yapamadıklarınız kalırsa arkadan gelenler sizin önemli projelerinizden istifade etsinler. Yoksa hak vaki olunca MR’DAN bir şey öğrenebilmek mümkün olmaz.
Neyse, yazılı çizili hiçbir şey olmadan sabah dozerle girip de akşama öbür baştan çıkmanın adı proje babası olmak ise o zaman Başkanım size Proje Babası demekte beis yok. Zira kendi lafınız. Oysaki en son Akil Adamlar toplantısında bir SSK yeri için bile binbir türlü ürettiğiniz mazeretler halen daha akıllarda, gazete manşetleri arşivlerimizde.
Hani Halk Bankası’nın çıktığı binaya 10 bin TL’ye kiracı vardı? Madem vardı niye bugüne kadar ihalesini yapmadınız? 29 Mart 2009’dan 25 Ekim 2010’a geldik. Aradan 19 ay geçti. Hadi biri alıştırma, kaynaşma dönemi olsun, 18 ay. 10 bin TL’den 180 bin TL eder, gitti paracıklar, üstelik “Belediye borç içerisinde, batmış” dediğiniz günlerde. 10 bin TL on kişinin maaşı etmez mi? Oraya SSK açılacaktı, varsayalım kira ödemesinler iki yıl, satın da almasınlar. İki sene neredeyse bitiyordu önümüzdeki aylarda ve size, yani belediyemize pırıl pırıl bir bina kalacaktı. Matematik diye tutturdunuz gidiyorsunuz, alın size hesap. Biz matematik öğretmeni değiliz ama hesap makinesinde üç beş rakamı çarpamayacak kadar da cahil değiliz.
Bakın şimdi ne oldu? Makamınızda bir saat ağaç ettiğiniz SSK İzmir İl Müdürü kendisine yer tahsis edenleri ve yeri ziyaret etti, 28 Ekim’de inşallah büro açılacak. Kim kazanacak? Tire! Proje yaparken, proje üretirken, proje değerlendirirken bunları da göz ardı etmemenizi temenni ediyorum. Ediyorum ki bu memleket için çırpınan başka insanlarla el ele verilip daha güzel işler yapılabilsin. Yaptıklarınıza saygı duyuyor elbette teşekkür ediyoruz. Yapış biçiminiz “Kafamda” dediğiniz gibi olacaksa, memlekette en fazla üç beş tane daha bira büfesi olur bu gidişle.
Gelelim sempozyuma. Sempozyumu başarıyla gerçekleştirdiniz kendi kendinize. Güzel bir çalışma olduğu kanaatindeyim. Bununla birlikte yeterli tanıtım yapılmadığı düşüncesindeyim. Meclis üyeleriniz (DP, AK Parti, CHP) bile haberdar olmadı herhalde ki sempozyum boyunca hiçbirini göremedik. Yoksa bu kadar önemli bir çalışma için orada olurlardı diye düşünüyorum.
Hatta bence yapmış olduğunuz bu sempozyum görevde olduğunuz on dokuz ay boyunca yaptığınız en önemli çalışma. Ulusal Tire Sempozyumu, elbette iyi bir çalışma. Seneye uluslararası olacağını da söylediniz, inşallah olur, can-ı gönülden destekliyoruz. Hatta kasım ayı içerisinde Çin’e gittiğinizde onları da davet etmeyi ihmal etmeyeceğinizi düşünüyoruz. Araba fabrikası için sözleşme imzalamaya giderken bakarsınız Pekin’le kardeş şehir de oluruz ne dersiniz?
Sempozyumda konuşan birbirinden değerli büyüklerimize bir Tireli olarak teşekkür ediyorum. Tayfur Çiçek’e de böylesine önemli bir organizasyonu gerçekleştirdiği için teşekkür ediyorum. Ancak Sayın Çiçek kusura bakmayın, daha önemli işlerim nedeniyle radyo programınızı canlı olarak dinleyemedim, ancak kaydını dinleyebildim. Ben bu yüzleşme mevzusu için radyodan “Ben DP’li meclis üyeleri için ‘Etiket düşkünü’ diye bir ifade kullanmadım. CHP’li Belediye Meclis Üyeleri yalan söylüyorlar, Ali Kurtça yalan söylüyor” diye bir açıklama duymadım, duyamayınca da kaydı bir kez daha dinledim, olmadığına kanaat getirince dinleyen birini aradım. Uzun uğraşlardan sonra birini bulunca sordum “Tayfur Çiçek ‘Yüzleşelim’ dedi mi” diyerekten. Kimse duymamış.
Başkanım ortada bir iddia var. CHP’liler diyor ki ‘Tayfur Çiçek, kendi belediye meclis üyesi arkadaşları için ‘etiket düşkünü dedi’. Siz de ‘Demedim’ dediniz. Bu durumda kusura bakmayın ama ya siz yalan söylüyorsunuz veya hatırlamıyorsunuz ya da CHP’li meclis üyeleri yalan söylüyor. Ben bu konunun peşini tek bir şekilde bırakırım.
Yüzleşelim Baba!