Hayatım boyunca seyrettiğim ve etkilendiğim filimler oldu. Bunlar arasında Ashab-ı Kehf yani Mağara Arkadaşları var ki, gerçekten birkaç defa seyrettim. Bu yaşanmış olay Kur’an-ı Kerim’de Kehf Suresinde de anlatılıyor. 14 CD olarak hazırlanan bu film, M.S. 125 ve 446. yıllarda geçen olayları objektif olarak anlatıyor. O yüzyıldaki olaylar çok geniş boyutlu olmasına rağmen, ben odak noktalarından bahsetmeye çalışacağım.
 
Roma İmparatoru; Dakyanusun liderliğindeki Filedelfiya şehrine gelir. O zaman bütün Roma imparatorluğunda putperestlik vardır. Allaha inanmak yasaktır. Tek Tanrıya inanan insanlara büyük zulüm ve baskılar yapılır. Şehirde Roma İmparatoru için büyük merasimler düzenlenir. İleri gelenler Tanrı hükmünde olan putperest imparatora bağlılık merasimi yaparlar. Sıra Maksimilyanus ve arkadaşlarına gelince; der ki: “Yeryüzünde ve gökyüzünde ibadet edilmeye layık olan tek varlık, alemlerin Rabbi olan Allah’tır. Buna yakın konuşmaları devam eder...
 
Bu sözler üzerine Tanrılığını bildiren İmparator; gençleri zindana gönderir, Allah’ın yardımı ile gençler kurtulur ve çoban Antonyus ile mağaraya gizlenirler. Uykuları gelir ve uyurlar. Roma İmparatorluğu’nun kuruluşunun 890.Yılında yani Milattan Sonra 137 Yılında uyumaya başlayan mağara arkadaşları, gözlerini 446 Yılında açarlar. Gözlerini Allah’ın izniyle 309 sene sonra açan gençler, acıkmışlardır. Aralarından biri, Filedelfiya şehrine gider elindeki eski para ile ekmek alır ama hazine buldu diye tutuklanır. Daha sonra gerçekten mağara şehidlerinden olduğu anlaşılır. Şehrin Valisi ve ileri gelenleri mağaraya gelirler. Orada çeşitli konuşmalar yapılır. Vali şöyle der: “Ben bu kutlu insanların; Filedelfiya’da bulunmasını, şehrimize zenginlik getirmesini umuyorum.” Artık o şehir dindarlaşmıştır ve papazı vardır, Başpapaz da der ki: “Bu günden itibaren Filedelfiya kilisesi, Roma’nın bütün kiliselerinden üstün olacaktır.” Şehir tüccarlarından biri de: “Ticaretimiz artacak, kazançlarımız misliyle katlanacak, işlerimiz büyüyecektir.”
 
Bu konuşmaları Ashab-ı Kehf yani Mağarada uyuyan gençler dinler ve onlardan biri söz alır ve konuşmaya başlar: “Ashab-ı Kehf’e ait çeşitli öyküler dinlemişsinizdir. Ben ve arkadaşlarım, İsevilerin bu görkemli toplantısında bulunmaktan dolayı haklı bir sevinç yaşıyoruz. Allah’a şükrediyoruz. Bizim 309 yıl sonra gördüğümüz, Allah’ın kendi takdiri ile hakkı batıla üstün kılmasıdır. İseviler bir zamanlar hak yol üzerindeydiler. Bu hakkaniyet üstün geldi ve küfrün önderlerini ortadan kaldırdı. Ve o zamanda bizim ve diğer tevhid ehli İsevilerin yegane vazifesi şirk tanrılarıyla mücadele etmek ve tevhid inancını ihya etmekti. Biz çeşitli şekillerdeki tanrılarla ve onların putlarıyla mücadele ettik. Fakat büyük bir teessüfle görüyorum ki, İsa’nın getirdiği hak dine, bu eski batıl dinden sızmalar olmuş, buna çok dikkat etmelisiniz. Hiçbir zaman hak ve adalet size gelmez. Hak ve adaleti sağlayacak olan bizleriz. Beni İsrailin tarihine bakın, başlarına gelen bütün olaylar hak ve adaletten uzaklaştıkları içindir.
 
Biz zayıf ve hatalı kullardan başka bir şey değiliz. Kendimizi bunca lütuf ve inayete layık görmüyoruz. Allah’ın bu lütfünü tatmadığımız günlerde bize gösterdiği merhameti bu denli açık görmediğimiz bir zamanda bütün ilgi ve bağlarımızdan kendimizi kopararak Allah’tan yana bir tavır ortaya koyduk. Allah’ı seçtik. Ve şimdi bizi bağlayan bütün bu zincirlerden kurtulmuş bulunuyoruz. Ne yapmalıyız? Sizlerin de açıkça tanık olduğu gibi maddi dünya, bütünüyle emrimize amadedir. Ancak; biri bizi yönetimin bekası için gerekli görürken, bir diğeri dünyanın en etkili keşişi olmak istiyor. Bir diğeri şehrin zenginleşmesi için, başka biri de ticaret için bizi gerekli görüyor. Dünyanın bize kurduğu bu tuzakları karşılamak için ne yapabiliriz? Bizim tek arzumuz Allah’ın huzuruna varmaktı. Ne var ki, 309 yıl geçmesine rağmen hala zincirlerimizle yeryüzündeyiz. Bu karanlık dünya artık bize dar geliyor… diyerek konuşmasını tamamlar.
 
Mağara arkadaşları tekrar içeriye geçerler. İştişare ile yeni düzenin dışında olmaya karar verirler. Ve tevhid inançlarıyla bu hayata veda ederler. Müslümanlarca örnek alınması gereken bu olayın yeterince anlaşılmasını ve idrak edilmesini diliyorum. Sağlıcakla.