Yıllardan beri etrafımızdan çok duymuşuzdur, falanca kişi çocuğunun  ölümünden sonra hasta oldu kişi  eşinden ayrıldı perişan oldu, kişi sınavı geçemedi bunalıma girdi, kişisi eşini aldattı evini terk etti ayyaş oldu. Bunlar toplum tarafından gözle görülüp fark edilen nedensel durumlardır.Neden –sonuç ilişkisiyle yaşadığımız doğrusallık boyutunda olaylar ve durumlar oluşur.Peki ya  bu olayların ve durumların oluşturduğu duygu durumlarını (tohumları)hiç düşündük mü?Bu yaşadığımız duysal durumların bilinçaltına attığımız tohumlarının beyne verdiği  komutlarıyla yaşama bakış açımızı ve hayatta bedenen varolma prensiplerini oluşturduğunu biliyor kavrayabiliyor muyuz?.Bilinçaltımız bu olayların özü olan tohumlarını yani  duygu durumlarını kodlamalarla içine alır.örnek;değer verdiği kişiler tarafından hakaret edilen,ezilen,dövülen ,sövülen,dışlanan,sözü dinlenmeyen,ayrıştırılan bir kişinin bilinçaltında ‘insanlar güvensizdir,ben değersizim,ben eziğim,sevgiyi hak etmiyorum ’tohumu atılmıştır.sonra ne olur?TOHUM FİLİZLENİR.

Sonrasında kişi bilinçaltına attığı bu yaşanmışlık tohumlarıyla beslenmeye ve ürünlerini yaşamda almaya başlar. Hayatını onlara göre şekillendirir. İnsanlara ve doğaya yaşama o perspektiften bakar.Mutlu bir insan gördüğünde kıskanır,toplumda uyumsuz ve problem yaratan huzuru bozan kişi olur,hasta olu.Bizler de bu kişilere karşı nefret diliyle konuşuruz,acınası zavallı olarak görürüz,dışlarız,uzaklaşırız.Herkes evrenin yasalarına göre içinde barındırdığı tohumlarla yaşar.Tabi bunun daha sonraları da var.Nasıl bir tohumu toprağa ekip filizlenmesi için bekliyorsak ,fiziksel hastalıkların kronikleşen tüm hastalıkların birer bilinçaltına atılan duygu kodlarının ürünleridir desem size.

Az önce verdiğim örnek üzerinden devam edersek kendisini ezik hisseden herkesin pişmanlıkları vardır. Hayatında keşkeleri vardır. ’keşke benim böyle bir ailem olmasaydı, keşke ben bu okula gitmeseydim, keşke ben bu evliliği yapmasaydım, keşke ben bu işte çalışmasaydım vs. bunları uzatabiliriz. size bir şey sunacağım;pişmanlık hisseden herkesin kendisini ezilmiş hissetmesi doğaldır.Pişmanlık ezer geçer.Karakterinizi ezer,ruhunuzu ezer,bedeninizi ezer,hayatınızı ezer.ezik insan ilerleyemez asla.kendini suçlar,başkalarını suçlar,sistemi suçlar,yaratıcıyı suçlar.peki pankreasımıza ne olur bu durumda?Bu ezikliğin altında vücudumuz ne olur?Düşündünüz mü?

Ben cevap vereyim; baş ağrılarınız, karın ağrılarınız, göğüs ağrılarınız vs. varsa , eğer yaşadığınız hayat evrensel prensiplerinize uymadığı içindir.

Bu keşkelerin oluşturduğu eziklik ve ilerleyememe duygusu pankreasınızı etkilediği için şeker hastalığınız ortaya çıkar. Sonra buna bir de doktorlarımız sorar genetik mi?Ailenizde şeker hastası var mı? Var tabi olmaz mı? Yüzyıllardan beri toplumsal düzeyde  yaratıcının özel yaratıkları olarak görmediğimiz için insanları, aileler sülaleler boyu bu olumsuz davranış biçimlerini nesillerden nesillere aktarmadı mı? hepimiz babamızın oğlu annemizin kızı olmadık mı?

Şimdi durun düşünün elinize bir kağıt kalem alın çocukluğunuzdan bugüne yaşadığınız pişmanlıklarınızı, keşkelerinizi  yazın tek tek ve pişmanlıklarınıza şöyle deyin; sen olman gerektiği için oldun ,seni kabul ediyorum,sana o an ihtiyaç duyuyordum bana gelişinin sebebi vardı sen görevini yaptın dersimi aldım ve seni sevgiyle hayatımdan çıkarıyorum,artık sana ihtiyaç kalmadı,kendimden ve muhatabımdan özür diliyorum, kendimi herhalimle seviyorum.yaratıcıyı seviyor ve teşekkür ediyorum.

Kendinizle ve hayatınızla barıştığınızda sevgiyi kendinize ve hayatınıza aldığınızda o meyvelerin tohumlarını arındırmış dışarı çıkarıp kaynağına teslim etmiş olursunuz. Ve en önemlisi de özgürleşirsiniz.EVET HERŞEY MÜMKÜN HERŞEY DEĞİŞİR VE DÖNÜŞÜR.KENDİNİZ İÇİN YAPIN BUNU.SEVGİYLE.

BOLANKA RAXO KİŞİSEL GELİŞİM VE YAŞAM KOÇU SERPİL KUZUM

serpilkuzumgmail.com