Televizyon Dizileri
 
O kanaati taşıyorum ki, aylardır siz saygıdeğer okurlarımızı siyasi yazılarla bıktırdık. Yeni şeyler söylemek lazım deyip başlayalım. Bu isimle TRT Haber (eski TRT 2)’de Serdar Tuncer yeni bir program yapmaya başladı. Serdar, geçtiğimiz Ramazan ayı boyunca TRT’de Topkapı Sarayı’ndan iftar programları sunuyordu. Bence Ramazan ayının en müstesna ve ağırladığı misafirler itibariyle en kaliteli programı idi. Serdar’ın yeni programı cumartesi akşamları 22.00’de oluyor. Geçtiğimiz cumartesi misafiri, günümüzde maalesef itibar edilmeyen aruz ve hece vezni ile şiir yazan yaşayan en büyük şairlerimizden Cemal Safi idi. Doyumsuz şiirleri ile biz dinleyenleri mestetti. Allah uzun ömürler versin. Meraklıları bilirler, yüzlerce şiiri Klasik Türk Müziği tarzında bestelenmiştir ve bizler zevkle dinliyoruz.
Aslında siz değerli okurlarıma bu yazımla TV’de yeni başlayan dizi furyasından birkaç örnek vermek istiyorum. Malum geceler uzamakta, kitap, gazete okumadığımızdan da aptal kutusunun karşısına geçip zaman öldürüyoruz. Ne kadar kötü bir tamlama değil mi? Zamanı öldürmek. Ama maalesef çağın hastalığı TV onsuz yapamıyoruz, doğru ve yerinde kullanamıyoruz. Türk ailesi olarak, yapılan son araştırmalarda, günde ortalama 5,5 saat TV seyrediyormuşuz. Yabana giden o güzelim zamanımıza bir bakar mısınız?
Gelelim dizilere.
“Öyle bir geçer zaman ki” isimli diziyi tavsiye ederim. Aile dizisi, otuz-kırk yıl öncesinden günümüze kadar geleceğini sandığım bir hikayesi var.
 “Kurtlar Vadisi” yeni bölümleriyle başladı. Sezonun ilk bölümünde güncel bir konuyu işlediler. Geçtiğimiz günlerde, Adana’da şehit verdiğimiz dört polisimiz ile ilgili konuyu işlemişler. Samanyolu TV “Tek Türkiye” ve “Kollama” isimli dizileriyle zaten iki-üç yıldır güncel konuları gündeme alan uygulamayı yapıyordu. Ha, Kollama demişken 1.Ekim Cuma günü yeni bölümleriyle başlıyor. Kurtlar Vadisi hep ayni terane, bu kış da Aron Feller’in peşinden koşacağız gibi geliyor. İskender Büyük’ten kurtulduk derken…
 “Fatmagül’ün suçu ne?” dediğinizi duyar gibiyim sıra ona da gelecek. Bilmem size de öyle geliyor mu? TRT dizilerini izlerken, diğer özel kanallardaki dizilerden aldığımız tadı bulamıyoruz. Samanyolu TV dizileri de hakeza. Bunu kanalların yöneticileri nasıl görmezler. Eleştiri ve okur köşelerine bir bakmazlar mı? Yazık değil mi sarf olunan bunca para ve emeğe. Mesela “Halil İbrahim Sofrası” geçen senelerde ATV’de izlediğimiz “Ekmek Teknesi”nden aldığımız lezzeti bu diziden alabildik mi? Hayır. Kadro hemen hemen aynı. Mahalle uygun. Yapımcıların kulağı çekilmeli değil mi? TRT’deki “Yerden Yüksek” dizisi esprileri ile hoş bir dizi.
Gelelim dizilerin en çok konuşulan, ses getirenlerine. Sizin de merakınızı zorlamadan.
Kanal D’de yayınlanan “Fatmagül’ün suçu ne?”deki tecavüz görüntüleri ile ATV’de yayınlanan “Kılıç Günü”ndeki eşcinsel yatak sahnesi izleyicilerin yoğun tepkisi ile karşılaştı. RTÜK elimizde yetki yok diye açıklama yaptı. Milletvekilleri bunları bilmiyor mu, duymuyor mu? Bu tür rezillikleri önleyecek kanunlar için milletin çığlığını da mı duymaz bunlar. Ülkemizin değerli Psikiyatrilerinden Prof.Dr.Kemal Sayar, TV’leri başıboş bir saha olarak gördüğünü söylüyor. Özel kanalların pedagog ve psikologlardan oluşan bir danışma kurulu oluşturmasını öneriyor. Psikolog Mehtap Kayaoğlu farklı bir konuya dikkat çekiyor; “Sürekli ekranda şiddet ve tecavüz sahnesi izleyen bir çocuk (hatta gençler) için bu tür sahneler bir müddet sonra sıradanlaşacaktır.” Bana sorarsanız bu medya ıslah olmaz. Kendi çocuklarını da feda ederler, reyting uğruna. Yapımcılar için tek kriterin reyting olması, ahlaki değerleri ikinci plana atarken, bundan en çok zararı izleyiciler ve erken saatte ekran başında olan çocuklar görüyor. Geçen yıllardaki, Binbir Gece, Ateş ve Kül, Bir Bulut Olsam, Küçük Kadınlar’daki sahneler uzun süre konuşulmuş, medyada gündem oluşturdukça, beylerin reytingleri tavan yapmıştı. Gelsin reklamlar, milyon dolarlar.
ATV çok uzun süre “Bir Musa ve Firavun hikayesi” diye tanıtılan” Kılıç Günü’nü” seyretmek için ekran başına geçenler, daha dizinin ilk dakikalarında büyük bir utançla TV’lerini kapattıklarını söylüyorlar. Milliyetçi-Muhafazakar kimliği ile tanıdığım, Ekmek Teknesi, Deli Yürek, Kurtlar Vadisi, Sakarya-Fırat gibi başarılı yapımlarını seyrettiğimiz Osman Sınav, üstelik ATV gibi aileye yayın yaptığını iddia eden bir kanalda eşcinsel rezilliğini yaptılar ya pes artık. Ülkesinin manevi değerlerine sahip olduğunu sandığım Osman Sınav’a yazıklar olsun diyorum. Bir yazıklar olsun da, muhafazakar bir sermayenin ve öyle olduğunu umduğum sahip ve yöneticileri söyleyecek söz bulamıyorum. Umarım Başbakan’a da basın danışmanları dünürünün ve kanal yöneticisi konumunda olduğunu sandığım damat beyi uyarmasını söylemişlerdir. Başbakan’a ve hükümete bundan büyük kötülük olamazdı. Vahşi Kapitalizm, maneviyatımızı yerle bir etti. Şiddetle kınıyorum hepsini.
Fatmagül’ü de siz düşünün artık içime daral geldi, hem yerim de bitti.