Yazılı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Günümüzde Dünya nüfusunun hızlı artışına bağlı olarak, insanoğlunun kaliteli ve sağlıklı gıdalara olan ihtiyacı da aynı oranda artmaktadır. Bu gıda maddeleri içerisinde de hayvansal orijinli gıdalar çok önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizde bu önemli değerli hayvansal gıdalardan et ve sütün üretimini yapan üreticilerimizin durumuna dikkat çekmek istedik.

Maalesef ülkemiz de özellikle son aylarda et ve süt üreticilerimiz deyim yerindeyse kan ağlamaktadırlar. Bunun sebebi ise üretim esnasında kullanılan ve işletme giderlerinin en önemli kısmını oluşturan konsantre yem fiyatlarının artışına rağmen et ve süt fiyatlarında beklenen artışın gerçekleşmemesidir. Ekonomik olarak sürdürülebilir süt hayvancılığı için ön görülen çiğ süt fiyatı/yem kg fiyatı paritesi 1.5 civarında olması gerekirken (Aralık 2019’ da bu oran 1.47 dir.)  Eylül 2020’ de 1.11’e kadar gerilemiştir. Keza et fiyatlarında da üreticinin durumu farklı değildir. 2019 yılı içerisinde 37-38 TL/kg ‘a kadar çıkan dana eti kesim fiyatları, konsantre yemin kg maliyet fiyatı bu oranda artmışken gerilemiş ve hatta 33-34 TL/kg ‘ a kadar inmiştir. Geçen zaman içerisinde süt birim fiyatı tavsiyesi Ulusal Süt Konseyinin ve et kesim fiyatı belirleyicisi et ve süt kurumuna herhangi bir müdahalede bulunmamışlardır.

Aslında, konunun özüne bakacak olursak, asıl sıkıntı yöneticilerimizin son yıllar da, birçok alanda olduğu gibi tarım alanında da ithalata dayalı bir politika izlemeleridir. Bir zamanlar Dünyanın kendi kendine yetebilen çok az sayıdaki ülkelerinden biri olan Türkiye artık yurt dışından buğday, mısır başta olmak üzere birçok yem ham maddesi ithal eder duruma gelmiştir. İzlenilen hatalı ithalat politikaları ile iç piyasadaki üretici bitirilmiş ve ülkemiz daha yoğun bir ithalata sürüklenmiş, samanı bile ithal eder konuma gelmiştir. Bu durumda bileşimine giren ham maddelerin %60-70’i ithal olan, konsantre yemin fiyatları, döviz kuru dalgalanmalarından aşırı etkilenmiştir. Üreticilerin yem girdi maliyetleri had safhaya çıkmıştır.

Yine canlı hayvan ve et ithalatında aynı hatalı politikalar izlenmiştir.2010-2019 yılları arasında, yaklaşık 10 yılda ülkemiz 560 bin baş damızlık, 3 milyon 715 bin baş besilik, 800 bin baş kesimlik hayvanı içerecek şekilde 5 milyon büyük baş 3 milyon küçükbaş olmak üzere toplam 8 milyon baş hayvan dış alımı yapmıştır. Yine son 10 yıllık dönemde 300 bin ton et alınmış ve bunlara 8.1 milyar dolar ödenmiştir. 2018 yılında canlı hayvan ithalatında Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmış, Et ve Süt kurumu raporlarına göre 1 milyon 886 bin baş canlı hayvan ithalatı yapmıştır. Toplam 1 milyar 754 milyon dolar para ödenmiştir.

Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) tarafından, 10 Aralık 2020 tarihinde yapılan basın açıklamasında, Kasım 2019’ da Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklanan süt/yem parite oranına göre günümüzde çiğ süt fiyatının 3,66 TL/LT olması gerektiği beyan edilmiştir. 11 Aralık 2020 tarihinde ise Ulusal Süt Konseyi tarafından çiğ süt tavsiye fiyatı 2,80 TL/LT olarak (Nisan 2021 tarihine kadar) belirlenmiş ve süt üreticileri hüsrana uğratılmıştır. Yıllardır uygulanan ıslah çalışmaları ve yapılan ithalatlar ile elde edilen yüksek vasıflı verimli süt sığırlarımız adeta kesime mecbur edilmişlerdir. Birçok üreticimiz, bu şartlarda üretimden vazgeçerek işletmelerini kapatmaktadırlar. Bu oluşan sonuç, ülkemizi bekleyen en büyük tehlikelerden biridir.

Tarım ve Orman Bakanlığı geçtiğimiz yıl Ekim ayında besilik canlı hayvan ithalatının tamamen durdurulduğunu açıklamasına rağmen 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarında 108.305 baş besilik canlı hayvan ithalatı yapılmıştır. Yine Et ve Süt Kurumu 14 Aralık 2020 tarihinden itibaren karkas et alım fiyatlarını yalnızca 2 TL artırmış ve kırmızı et üreticisi besicilerimiz mağdur edilmiştir.

Gelinen noktada her ne kadar 2019 ve 2020 yıllarında canlı hayvan ve et ithalatı azaltılmış ise de yeterli değildir. Kalkınmanın tabanını oluşturan süt ve et üreticilerimizin en kısa sürede bu kötü durumdan kurtarılması gerekmektedir. Bunun için canlı hayvan ve et ithalatının acilen durdurulması gerekir. Bununla birlikte 5488 sayılı Tarım Kanunun ‘da belirtilmesine rağmen yararlandırılmayan  (Gayri safi Milli hasılanın %1’ inden) üreticilerimiz yararlandırılmalıdır. Teşvik ve desteklerle desteklenmelidir. Yine yem hammaddesi üretiminde de dışa bağımlılığın en aza indirgenmesi ve hatta mümkünse sonlandırılması için bitkisel üretim teşvik edilip, desteklenmelidir.”

Editör: Haber Merkezi