Cumhuriyet Halk Partisi Ödemiş İlçe Kadın Kolları Başkanı ve Ödemiş Belediyesi Meclis Üyesi Mualla Akgün kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesiyle ilgili olarak bir basın açıklaması yaptı. Bu hakkın Atatürk tarafından kadınlara verilen en büyük miras olduğunun altını çizen Mualla Akgün, seçme ve seçilme hakkının bugün kapısında olduğumuz AB ülkelerinden daha önce Türk kadınına verildiğini dile getirdi.
Kadınların siyasi arenada temsiliyetinin yüzde 50’leye ulaşmadan aydınlığa çıkmanın zor olduğunu ifade eden Akgün, cumhuriyetin ilk Meclis’inden bu yana bu konuda herhangi bir gelişme sağlanamadığını kaydetti.
Akgün açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Anayasamızın 628/8211 maddesinde seçme seçilme hakkı için söyle yazmaktadır. ‘Vatandaşlar kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme seçilme ve bağımsız olarak veya siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma, halk oylamasına katılma hakkına sahiptir.’ 76 yıl önce kadına çok değer veren Atatürk, kadınların seçme ve seçilme haklarını elde etmesi için 1930 yılından beri bir dizi yasa ve yönetmelik çıkartılmasına öncülük etmiştir. Kurtuluş savaşında erkeklerimizin çoğunu savaşta kaybettiğimiz için, kadınlarımız savaşın her kademesinde bizzat bulunmuşlardı. Atatürk’ten bu haklarını savaşa katılan kadınlar istemişlerdi. Çünkü erkek sayısı oldukça azalmıştı. Atatürk kadının sosyal kültürel alanlarda eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda, siyasi yaşamda, erkeklerle eşit haklara sahip olmasını istemiştir. Atatürk’ün kadına en büyük mirası olan seçme seçilme hakkı, bugün girebilmek için sıraya girdiğimiz bir dizi reformlar yapmak zorunda bırakıldığımız, AB ülkelerinden Fransa’da 1944 yılında, İtalya’da 1948 yılında, medeniyetin beşiği denen İsviçre’de ise 1971 yılında kadınlara bu hak verilmiştir.”
“KADINLAR YÜZDE 50’YE ULAŞMADIKÇA GELİŞME SAĞLANAMAZ”
Eski Türk devletlerinde kadınların aile hayatında, mirasta, devlet yönetiminde hak sahibi olduklarını söyleyen Akgün, “Osmanlı Devleti’nde ise İslamiyetin etkisiyle kadınlar birçok sosyal kültürel siyasi haktan mahrumdu. Aile yaşamında haremlik selamlık vardı, nüfus sayımında toplama dâhil edilmiyordu. Yüzlerini peçeyle örtmek kanunla mecburiydi. Evlenme boşanma ve miras işinde ikinci plandaydılar. Devlet memuru olamıyorlardı. Türkiye’de Türk kadınının son 10 yılda politika ve toplum içindeki yeri gerilemektedir. Göstergesi ise parlamentoda cumhuriyetin ilk yıllarındaki temsil oranıyla, yüzde 4,4 ile aynı oranda kadın temsil edilmektedir. Kadının baba, eş, erkek kardeş, akraba tarafından siyasete girmesi engellenmektedir. Töre cinayetleri,  boşanma sonrası kadının eski eşi tarafından sokak ortasında bir hiç uğruna öldürülmesi olayları her gün gündeme düşmektedir. Devlet kadını koruyamamaktadır. Kadınlar yaptıklarıyla ile değil, berdel (recm) gibi kadının taşlanarak öldürülmesi olayları ile 21. yüzyılda gündemde yer almaktadır. 
Kur’an-ı Kerim’de kadın haklarından bahseden surenin adı Mücadile’dir. Hakları için savaşan kadın demektir. Başka hiçbir hak için Kur’an‘da böyle bir tabir kullanılmamıştır. Kadınların kendisine verilen hakları yine kendileri elde edecektir.
Kadınların yerel ve genel seçimlerde temsil oranı yüzde 50 olduğu takdirde karanlıklar aydınlığa çıkacaktır. Cumhuriyetin ilk meclisinden bu yana kadın temsilinde hiçbir gelişme sağlanmamıştır.Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle bitirmek istiyorum.
‘Ben Muhterem Hanımlarımızın Avrupalı kadınların aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarına asla şüphe etmeyen ve kesinlikle emin olanlardanım.’ Kadınlarımızın kaderi ile birlikte Ülkenin kaderi de siyaset yapmaktan geçmektedir. Bütün kadınlarımızın seçme ve seçilme haklarının 76. yıldönümünü kutlarım” diye konuştu.
Editör: Haber Merkezi