Ateş düştüğü yeri yakar. Biz Türkler 1984 yılında Eruh’ta başlayan hain silahlı Kürtlerin sözüm ona kendi Kürt vatandaşları için başlattıkları özgürlük mücadelesi diye utanmadan bu yalanla 27-28 yıldır sürdürdükleri vahşet bu kez kendi insanlarını vurdu. Siirt’teki son saldırıda iki kızını kaybeden acılı baba “Artık bizim bu duruma müdahale ederek durdurmamız lazım” mealinde konuşmuş. Bunca yıldır, gerek “Kürt aydınlarının” gerekse konuya tamamen ilgisiz ve duyarsız zengin Kürt işadamları; İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi şehirlerimizde servetlerine servet katmakla meşguldüler, halâ öyleler. Bakın hainlerin silahları artık kendi insanlarına döndü. Halâ mı nemelazımcılıklarına devam edecekler? İçlerinde bir tek yürekli, İbrahim Tatlıses çıktı. Siirt’teki acılı babanın feryadına hala ses çıkmadı bugüne kadar para babası Kürt ağalardan. Silahın kendilerine döndüğünü idrak ettiklerinde ya canlarından olacaklar ya ateşin kendi hanelerine düştüğünü görecekler. Bunca yıl duyarsızlıklarının bedelini gerek yardımlarıyla, gerek kol kanat gererek büyüttükleri yılan şimdi kendilerini sokmaya başladı. Biz vatansever Türkler yıllardır tam akşam yemeği zamanına denk gelen TV’lerdeki şehit haberlerini lokmalar boğazımızda düğümlenerek, gözyaşlarıyla geçirdik bunca yıl. Gündüz esnaf gece terörist sözü gerçekliğini gösteriyor işte. Bütün melanetlerini şehirlere yönelttiler. Ankara’yı, Siirt’i kana bulayan hainler dağdakiler değil. Ey Kürtler! kendinize gelin. Yıllardır insan muamelesi gördünüz bizlerden. Ödemiş’imize, Tire’mize, Bayındır’ımıza, Kiraz’ımıza, İzmir’imize tayinle gelen, Kürt kökenli öğretmen, tapu memuru, nüfus memuru, polis vb. Kürt erkeklere bembeyaz kızlarımızı verdik. Irkını sorgulamadan. Osmanlı İmparatorluğu bu yüce haslet sahibi Türklerle 600 yıl ayakta kaldı. Her milleti kucakladık biz.
Bu vatan haini eli silahlı Kürtler; ne kadın tanıyorlar, ne çocuk, ne de din adamı.    Mardin’de bir ilkokulda tören sırasındaki çocukları yok etmeye çalışan bunlardı.
Cizre’de, imam hatip yurdundaki çocukların nasıl yandığını bütün Türkiye gördü.
Hakkari’de, Ramazan ayında bir sabah namazı vaktinde cami yolunda Aziz Tan Hoca’yı şehit edenler de bu vicdansızların arasında. Daha 15 gün önce Şemdinli’de, düğün alayının içine sızıp orada bulunan masum insanların ölümüne sebep olan da bunlar. Son olarak, Siirt’te siyah renkli bir araçla lokantadan evlerine giden gencecik kızları roket ve el bombalarıyla vurdular. Kürtlerin masum çocuklarını, kadınlarını kızlarını hocalarını öldüren örgüt, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün dediği gibi akrep olup kendilerini sokuyorlar.
Nergis, Zeynep, Nurcan, Nuran, Gülcan, Kevser Siirt’in tanınmış üç ailesinden 6 kızın adları bunlar. Saldırmak için gece karanlığını bekleyen gözü dönmüş cani PKK’lıların hedefi oldular. Ölenlerden, Kevser Çekin’in, Siirt’in BDP’li Belediye Başkan Yardımcısı Abdüllatif Çekin’in yeğeni olduğunu yazıyor gazeteler. PKK’nın PAPAĞANI’na dönen BDP’li yöneticiler için ne kadar ibretlik bir durum değil mi? Bugüne kadar örgütün işlediği her cinayetten sonra, bol bol “ama” lı, sahte cümle kurarak kınıyormuş gibi yapan BDP ilk kez “Yaşam hakkına yönelik bu saldırıları şiddetle kınıyoruz” bildirisini yayınladı. BDP’liler için kınayarak geçiştirilecek bir olay değil bu saldırı. Başta Siirt olmak üzere sivillere ve okullara yönelik bütün saldırılarda bu partinin lider kadrosunun da sorumluluğu olduğunu bilmem söylemeye lüzum var mı? Geçenlerde Şırnak’ta bir konuşma yapan Selâhattin Demirtaş, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin savcılarının emriyle hareket eden polisleri engellemek için halka; “SİZ DE ONLARI BASIN!” çağrısı yaptı. Bu hain çağrının hemen ardından verilen emri yerine getirircesine Bitlis’te “POLİS MESLEK YÜKSEKOKULUNU BASTILAR!” Sabah içtimasında bir öğrenci şehit oldu. Selahattin Demirtaş’a soruyorum! Kahramanmaraşlı bir ailenin çocuğu olan bu gencecik fidanın yaşama hakkı yok muydu?
PKK-KCK-TAK (Halkın Özgürlük Şahinleri) yine sahnedeler. Ağır silahlarla donatılmış PKK araçları Güneydoğu’da can almaya devam ediyor. Korkunun ecele faydası yok. Sivil Kürtler artık devlete yardım etmeli. Ateşin kendilerini yakmaya başladığını görmeliler. Acılı babanın dediği gibi bu duruma sivil Kürt halkı dur demek için ayağa kalkmalı. Bu devlet herkesi, bu topraklarda taa Malazgirt’ten beri BİN YILDIR kucaklıyor. Hainler er geç tükenecekler. Masum Kürtler hadi devlete yardıma. Dediğim gibi korkunun ecele faydası yok. İnsanoğlu bir kez ölür. Siz de hain sıfatını yemeden insanca ölün.