Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul…
Görmedim,gezmediğim,sevmediğim hiçbir yer
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul,
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
 
Siz değerli okurlarıma bu haftaki yazımda, kısa bir zaman önce yaptığım İstanbul gezisinden intibalarımı anlatacaktım. Uzun yıllardır gidemediğim, aşığı olduğum güzel İstanbul’daki değişimi, devletimizin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mükemmel hizmetlerini, metro, tramvay, metrobüsle istediğiniz semte kısa zamanda ve elinizde gazetenizi, kitabınızı rahat koltuklarda okuyarak seyahat edebildiğiniz, hemen hemen tamamına yakınının restore edilip, inşa edildiği günkü gibi pırıl pırıl camilerini, diğer kutsal mekanları, yeşil alanları, trafik sıkıntısı yaşamadan yaya olarak gürültüden azade gezebilmenin keyfini anlatacak, artık bir tek dilenciye rastlamadığımı, bir zamanlar susuzluktan kırılan bu dünya cennetinin, her semtinde, her köşesinde gürül gürül akan çeşmelerinin içilebilir suya kavuştuğunu gerek deniz kerekse kara ulaşımı ile mesafelerin ne kadar kısaldığını, İstanbul’daki muazzam değişim ve gelişmeyi semt semt,adım adım görülmesi gereken mekânları tek tek anlatacaktım.
Taksimden on dakikada ulaşılabilen, yarım saat içinde staddaki koltuğunuza oturabileceğiniz Seyrantepe, G.S.Telekom Arena’yı güzellikleriyle anlatacaktım. Ülkemize kazandırılan bu muhteşem eserden söz edecektim. Ama cumartesi açılış gecesine vurulan ve asla zihinlerde güzellik, bir şölen olarak anılması düşünülen ve böyle gereken fakat organize bir ahlaksızlıkla rezalete dönüşen,nankörlük olayını yazmaya mecbur kaldığım için üzgünüm. Canım çok acıdı. Ne yazık ki, yalnız G.S.taraftarının değil, sağduyu sahibi herkesin, TV ekranları başındaki milyonlarca insanımızı derinden yaralayan olaylara şahit olduk. O gece Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanına reva görülen haksız ve rezil muamele devletimize yapılmıştır.
Kısaca, stadın hikayesini anlatmalıyım, çoklarının da malumudur gerçi ama yazmakta fayda var. Taa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Seyrantepe’ye bir stad yapılması hayalini kurmuş Recep Tayyip Erdoğan. Bu stadın projeleri 15 yıl önce G.S.yönetimince Kanadalı bir firmaya yaptırılmış. Sonrasında defalarca ihaleye çıkılmış. İhaleye ya katılınmamış, ya da ihale edilen firmalar başarılı olamayıp işi bırakmış. Ve nihayet Eylül 2009’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan büyük bir risk alarak, stadın inşasının Başbakanlığa bağlı TOKİ (Toplu Konut İdaresi) tarafından yapılması ve tamamlanması talimatını vermiş. Herkesin malumudur. Bu kuruluş, vatandaşa, sağlam ve ucuz konut inşa etmek için vardır. Bu günden sonra ülkemizdeki yüzlerce il ve ilçeler biz de TOKİ’den diye stad isteriz haklı olarak yaygara koparırsa, 1950’den beri ülkede yapılan her şeye, her esere muhalif, anamuhalefet partimiz TBMM Başkanlığını önerge yağmuruna tutup, Başbakan hakkında önergeler verip, TOKİ’nin görevinin ev yapmak olduğunu yapılan bu stadın kanunlara uygunluğunu tartışmanın içine çekeceği risk alan Başbakan yuhalandı işte cumartesi akşamı. Nankörlüğün böylesini yaşadı Başbakan ve onun şahsında devletimiz. Oynanacak G.S.-AJAX açılış maçına bir saat kala stada gelen Başbakan ve beraberindekileri, Başkan Adnan Polat ve yöneticiler karşıladı. M.Ali Birand saçma sorular sordu, konuşmasını kimse anlamadı zaten. Sonra kanal D SPOR spikeri, Malatyaspor-FB maçını sordu Başbakana, kel alaka. Maksatları Başbakanın canını acıtmak. TOKİ, Başkanının konuşmasıyla ıslık ve yuhalama başladı. Başbakan, bakanlar, beraberlerindeki diğer davetliler de stadı terk ettiler. İnsan evine davet ettiği misafire böyle davranır mı? Bu memlekette hizmetin karşılığı maalesef böyle oluyor. Baraj yaparsın elektrik elde edecek ve su kanalları ile tarıma cansuyu vereceksin, ördek mi yüzdüreceksin derler, yüksek gerilim hatlarıyla yurdumuzu baştanbaşa elektrik medeniyetine kavuştursun buralara çamaşır mı serilecek diye bayağı şekilde sözde alay ederler. İstanbul Boğazına köprü yapmaya teşebbüs edersin, CHP.ve kendilerinin yandaş basını köprüye hayır kampanyaları düzenlerler. Seyrantepe olayı bakın göreceksiniz, yapılacak tahkikatlar sonucu hasetlik ve kıskançlık olduğu, hizmetleri sabote etmek için büyük adi bir provakasyon olduğu meydana çıkacaktır. Binlerce insanı takım amigoları böyle yönetemez. Onun için yazının başlığına organize işler dedim.
Bitirirken; bir başka rezilliği de anlamış değilim. Misafir Ajax takımının oyuncuları sahaya ısınmak için çıktıklarında onlar da yuhalandı.Yahu, senin kulubün açılış şerefine maç oynamak için, Avrupa’nın ünlü kulüplerindenden birini davet etmiş. Onlar da alcenaplık gösterip davete icabet etmişler. Bir dosluk maçı oynanacak. Yuhalamak ne oluyor. Şöyle bir durum ortaya çıksaydı: misafir takımın yöneticileri, biz böyle bir hakaret karşısında bu maçı oynamıyoruz arkadaş deselerdi... Bu ne terbiyesizliktir. Bu ülkenin başbakanı farklı bir kulübün taraftarı olamaz mı? FB- BJK olmasa senin takımın GS büyük takım olamaz ki. Tatlı rekabetler bu değerli kulüpleri üç büyükler yaptı. Rakiplerinle, futbolda ve diğer spor kollarında güzellikler yaşanabilir ancak. Çok yazık oldu, çok ayıp oldu. Gerçek GS’liler çok üzgünler. Nankörlere yazıklar olsun. Güzelim GS camiasını kirlettiler. Bu yara kolay kapanmaz. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.