Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde verilen şehitlerimizin ardından yurt içinde ve Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı başlatılan operasyonlar tüm hızıyla ve ara vermeden sürerken, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinde bugüne kadar pek alışık olmadığımız bir durum yaşanıyor. Terör örgütünün saldırılarının ardından Hakkâri’ye giden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve Kuvvet Komutanları bölgeden dönmediler. Genelkurmay kaynaklarınca komutanların Ankara’ya dönüş tarihleri konusunda belli bir şeyin olmadığı bilgisi veriliyor. Özellikle Irak’ın kuzeyinde istihbarata dayalı nokta operasyonlar şeklinde icra edilen harekâtı Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Hakkâri’de kurulan karargâhta bizzat yönetiyor. Son bilgiler burada değerlendiriliyor ve bir sonraki atılacak adım için kararlar alınıyor.
Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da; eşkıyayı ininde boğmak için harekete geçtiklerini belirterek, “Genelkurmay Başkanımız ve komutanlarımız, bu işi bitirmeden Ankara’ya dönmeyeceğiz ve eşlerimizle sofraya oturmayacağız” sözünü verdi ifadesini kullandı. Bugüne kadar şahit olmadığımız Türk Silâhlı Kuvvetlerinin en üst kademesinin bu duyarlı ve kararlı (PKK belâsına karşı) tavrı bizleri, Türk halkını çok memnun etti, sağolsunlar var olsunlar. Allah kendilerinden razı olsun.
Daha önceki Genelkurmay Başkanlarından emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın “Kandil’i alsak bile bu iş bitmez” tarzındaki ifadeleri aklımıza gelince yüksek kademedeki görüş ve kararlılık farkı ne kadar belli oluyor değil mi? Böyle sözlerle adeta acizlik ve teslimiyet gibi algılanabilecek beyanlar, en azından karşıdaki düşmanın olayı böyle algılamasına ve kudurtulmasına sebep oldu.
İnşallah bu adı konmamış harp, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, hükümetinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, emniyet güçlerimizin, istihbarat için kelle koltukta görev yapan, tüm asker, polis ve sivil güçlerin gayretleriyle bitecektir. Silahlı mücadele sonrası, iş içeriye sivil unsurlara gelecektir. Terör örgütüyle ayan beyan içli dışlı kişi, parti ve kuruluşlar, iş birlikçiler, yardım ve yataklık yapanlar, utanmadan sıkılmadan bazı yayın organlarında örgütü Silâhlı Kuvvetlerimizle aynı kefeye koyan basındaki hainler de hesap verecekler. Hiç kaygılanma aziz milletim! O günler yakın.
Bu ülkede, gazete kupürlerini dayanak yaparak AK Parti’yi kapatmak için dava açan savcılar, elbette terör örgütünün işbirlikçisi BDP için de görev yapacaklardır. BDP’lilerin, çok değişik ortamlardaki beyanları, PKK-KCK ile bağlantılarını çok açık gösteriyor. Savcıların bugüne kadar beklemeleri herhalde silahlı mücadeleye zarar vermemek içindi. Ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki hainlerin beyanları esas alınarak, dokunulmazlıklarının kaldırılmasını bu millet istemektedir. Eğer gereğini siyasi irade yapmazsa kayıptadır, bu iyi bilinmelidir. Zaten birer kukla olmaktan öteye geçmeyen bu sözde siyasetçiler Kürt meselesinin çözümünde hiçbir zaman müşahhas (somut) bir öneri getirmemiş, AKP hükümetinin iyi niyetli, akan kanın durması yönündeki her girişimini sabote etmişlerdir. Konu ile ilgili olumlu hiçbir adımları olmamıştır. Selâhattin Demirtaş’ın KCK’nın başkanı benim yollu adeta devletimize meydan okuyan sözleri daha unutulmadı. Bugünlerde sesi soluğu çıkmayan meclis taifesi akıbetlerinin yakın olduğunu anladılar.
Bu coğrafyada bin yıllık bir devlet geçmişi olan Türk milleti, yedi düvelde kaybedilen ve on yılı aşkın süren nice savaşların sonrasında adeta küllerinde yeniden doğmadı mı?
Bunları mı bitiremeyeceğiz?
İstiklâl Savaşımızı; adeta Batının bitmiş, tükenmiş sandığı, ne ordusu, ne silâhı, ne mühimmatı, ne morali kalmış bu yüce Türk milleti; yaşlısı, genci, kadını, çocuğuyla büyük önder Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde neredeyse yurdumuzun tamamı işgal altında iken şahlanmış, düşmanı bu topraklardan söküp atmıştır.
Bugün gelinen noktada durum aynıdır. Zafer yakındır. Kötümser olmaya asla gerek yoktur. Bu savaş kazanılacaktır. Son olayları takiben; gerek Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, gerek Türkiye Cumhuriyeti Devletinin her organı, hükümetimiz, ordumuzun komuta kademesi, silahlı kuvvetlerimiz ve emniyet güçlerimizin savaşan evlâtlarımıza olduğu kadar yüce Türk milletine verdikleri üstün moral ve destek için şükran borçluyuz. Allah hepsinden razı olsun. Şehitlerimize yüce yaratandan rahmet, yaralı şifa ve dua bekleyen aziz gazilerimize sağlık ve şu anda çok zor şartlar altında görev yapan, vatan için canlarının hiçbir önemi olmadığı bilincindeki imanlı askerimize, polisimize, cümle emniyet güçlerimize Allah yar ve yardımcı olsun. Kendilerine dualarımızı yolluyoruz.
Saygılarımla. Allah’a emanet olunuz saygıdeğer okurlarım.