HABER:DİLEK AYVALI

Tire’nin yaklaşık 7 bin nüfuslu İpekçiler mahallesinde iki dönemdir muhtarlık görevini başarıyla sürdüren 47 yaşındaki evli ve yetişkin iki çocuk annesi Berna Kireşçi, 7’den 77’ye mahallenin sevgilisi konumunda. Seçimlerde erkek rakiplerine büyük oy farkı atan Kireşçi’nin kapısı ise ‘ailem’ dediği mahalleliye 24 saat açık.

Bazı insanlar vardır yüreği sımsıcak ve sevgi doludur. Hani, daha ilk gördüğünüzde kanınız ısınır, kendinizi onlara çok yakın hissedersiniz. Sevecendirler, kendilerinden daha çok çevresindekilerin mutluğu ile mutlu olurlar. Vericidirler, asla karşılık beklemezler. İşte Tire’de 2014’ten buyana muhtarlık yapan Berna Kireşçi de bu tanımlara tıpa tıp uyan baskın karakterlerden biri. Bazen şefkatli bir anne, bazen koruyucu kanatlarını açmış bir abla, bazen de çocuklara süt ve şeker dağıtan güler yüzlü bir teyze… O aslında bir muhtardan çok öte biri…

SEMPATİK MUHTAR

Seçimlerde erkek rakiplerine büyük oy farkı atan Kireşçi’nin kapısı ise ‘ailem’ dediği mahalleliye 24 saat açık.

Muhtar olmaya nasıl karar verdiniz?2014 yılıydı. 28 yıllık hayat arkadaşım sevgili eşim Armağan beyle bir gece evde kahve sohbeti yapıyorduk. Ona rutinlikten çok sıkıldığımı ve insanlara faydam olacak bir şeyler yapmam gerektiğini söyledim. Aklımda hiç yokken birden bire ‘Muhtar olsam ne dersin?’ Diye sordum. Uzun uzun yüzüme baktıktan sonra ‘harika olur’ diye gülümsedi. En büyük desteği sevgili eşim vermişti. Çocuklarım da karşı çıkmayınca ertesi gün soluğu ilçe seçim kurulunda aldım. İpekçiler mahallesinden aday oldum.

ERKEK ADAYLARI GERİDE BIRAKTI

Tek muhtar adayı siz değildiniz herhalde. Diğer adaylar nasıl karşıladı?

Mahallede biri eski muhtar olmak üzere erkek iki aday daha vardı. Beni küçümseyip, hafife aldılar. Derken seçim çalışmaları başladı. Kapı kapı dolaşıp, eğer seçilirsem yapacağım hizmetleri anlatmaya başladım. O ana kadar siyaset adına hiç bir şey bilmiyordum. Diğer adaylar mahalleliye dağıttıkları hediye promosyonlarla benim fersah fersah önümde geçmişlerdi. Yılmadım, kısıtlı bütçeme rağmen gece gündüz çalıştım. En büyük avantajım ise samimiyetim oldu. Seçmen samimiyetimin sahte olmadığını anladı. Seçimler geldi çattı. Sonuçta, ben mevcut oyların yarısını alırken, diğer erkek iki aday ise geriye kalan oyları paylaştı. Muhteşem bir duyguydu. Aman tanrım, artık mahallenin yeni muhtarı bendim.

Göreve başladığınızda neler oldu?

Aslında mazbatayı bile bekleyemedim. Hemen mahalleli ile bira araya geldim. Seçimlerden iki gün sonra ilçe seçim kurulundan mazbatamı alıp, resmen göreve başladım. Kendimle gurur duydum. Ardından bir seçim daha yaşadım. İlk seçimdeki aynı rakiplerime karşı yine büyük bir farkla yeniden seçildim. Muhtarlık bence kutsal bir görev. Bazen 24 saat uyumadan çalıştığım oluyor. Bir dönem daha muhtarlık görevini sürdürmek istiyorum. Önümüzdeki seçimlerde bir aksilik olmazsa yine ve son kez adayım. Muhtarlığı bıraktıktan sonra ise ailem de onay verirse siyasi kariyerime başka platformlarda devam edebilirim.

DEVLET VE VATANDAŞ ARASINDA KÖPRÜ

Mahalleyi ve görevlerinizi anlatabilir misiniz? Bir muhtar nelerle uğraşır?

(Gülümsüyor) Bir muhtar nelerle uğraşmaz ki… Tire’nin en büyük mahallerinden biri olan İpekçiler mahallesi yoğun nüfus yapısına sahip. İnsanlarımız kent içi ve kırsala kadar uzanan geniş bir yelpazede yaşıyor. Zorlu iklim koşullarında ve çamurlarla kaplı arazi yollarında ikametlere ulaşmakta bazen güçlükler yaşıyorum. Gereksiz evrak işleri bizi çok zorluyor. Zaman zaman polis ve jandarmayla adli operasyonlara katılıyoruz. Belediye ile alt yapı ve sosyal hizmet koordinasyonu kuruyoruz.  Mahallemde, toplumun her kesiminden insan yaşıyor. Zengin ve dar gelirli aileler yan yana. Çoğu ihtiyacı olduğu halde yol, iz bilmediği için devletten yardım isteyemiyor. Devreye ben giriyorum. Vatandaşın ve devletin arasında köprü oluşturuyorum. Mahallemde hiçbir çocuk yatağa aç girmiyor. Eşinden ayrı çocuğuyla bir başına kalan hiç bir kadın gözyaşı dökmüyor. Askerdeki harçlık bekleyen gençlerimiz kendini yalnız hissetmiyor, bizleri ailesi gibi görüyor.

SİLAHINI YANINDAN AYIRMIYOR

Beylik silahınızı yanınızda taşıyor musunuz?

Devletin bana verdiği silahı bu güne kadar hiç kullanmadım. Allah kullanmayı da nasip etmesin. Mahallemiz geniş bir alana yayıldığı için sürekli yanımda taşıyorum. Kanun gereği zaman zaman polis ve jandarmayla adli operasyonlara katılıyoruz. Bir şekilde kendimi korumam gerekiyor, o yüzden silah şart diye düşünüyorum.

Anılarınız var mı?

Anılarımı yazsam kalın bir kitap olur herhalde. Derler ya insanları dış görünüşlerine göre değerlendirmemek lazım. Çok doğru bir söz. Mahallemde çöpten kağıt toplayarak geçinen, boş bir arsada ikamet eden düşkün bir insan vardı. Yaz kış, o arsada kendince yaptığı tentenin altında yaşardı. Çoğu zaman aç uyurmuş. Adının Ahmet olduğunu söyledi. Kimliği yoktu. Hemen bir kimlik çıkarttım. Zamanla güvenini kazandım. Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Müthiş bir hayat hikayesi vardı. Çok zengin olduğunu ancak tüm parasını ‘vefasız’ olarak nitelendirdiği ailesine bırakarak sokakları tercih etiğini anlattı. ‘Ben onurlu bir insanım kimseye minnet etmem’ diyordu. O kimsesiz evsizin hem kültürlü hem de çok zengin biri olmansa rağmen huzuru sokaklarda araması beni derinden etkilemişti. Zamanla çok sıkı dost olduk. Aramızda adeta baba kız ilişkisi gelişti. Geçen yıl onu ani bir kalp krizi sonucu kaybettik. Ama bana hayata dair çok şey öğretti.

Sizi çok üzen bir şey yaşadınız mı?

2014 seçimleri öncesi kapı kapı dolaşıp, kendimi mahalledeki seçmene tanıtıyordum. Bir apartmanın açık olan kapısından içeri girdim. Merdivenlerden yukarı çıkıp bir evin kapısını çaldım. Kapıyı bir bey açtı. Ona yeni muhtar adayı olduğumu belirtip, kendisinden oy istediğimi söyledim. Ancak hiç beklemediğim bir tepkiyle karşılaştım. Kapıdaki adam, beni zorla kolumdan tutarak dışarı attı. Bir yandan da sert bir şekilde  ‘Bu mahallenin başka bir muhtara ihtiyacı yok’ diyordu. Gözlerim doldu, çok üzülmüştüm. Sonradan öğrendim ki, o adam mevcut mahalle muhtarının en yakın arkadaşıymış. Muhtar seçildikten sonra bir gün o adam muhtarlık ofisime geldi. Son derece mahcuptu, kendisini hemen tanımıştım. İstediği evrakı kendisine uzatırken hiç istediğim halde dudaklarımdan ‘ Ağabey, seni hayatım boyunca hiç unutmayacağım’ sözleri dökülüverdi. Anında büyük bir pişmanlık yaşadım. Hemen kendisine çay ikram ederek gönlünü aldım. İlerleyen yıllarda en kendisi ile çok iyi dostluk kurduk. O hatasını ben de kendi hatamı anladım. Muhtar olmaktan çok mutluyum. Ben mahallemde bana ihtiyacı olan herkesin ailesi olmak için ayrım yapmadan çalışıyorum. Başarabildiysem ne mutlu bana.

Editör: Haber Merkezi