Sağlıklı bir organizma ve onun geleceğinde genetik etki yaparak endokrin sistemini bozan maddelere 'endokrin sinyal bozucular' ismi verildiğini belirten Dr. Karadeniz, bu maddelere içtiğimiz suda, hayvansal yağlarda (ette), kalıcı etkisi olan parfümlerde, hormonlu besinlerde rastlanabildiğini söyledi.
Bu maddelerin bebeğin anne karnındayken zararlı etkilerinin başladığına dikkat çeken Dr. Karadeniz, özellikle çocukların plastik oyuncaklardan, evlerde de plastik kaplardan uzak durulması gerektiğini söyledi. Hayatımızın her alanında maruz kalabileceğimiz bu maddeler için kamuda düzenli ve etkin denetimler yapılması gerektiğinin altını çizen Dr. Karadeniz, “Bilimsel çalışmalarda bu maddelerin insanların üzerinde östrojen benzeri bir etki yaptığı gösterildi. Çok önceleri eti kesilecek hayvanlara bu hormon ilaçları verilerek daha fazla miktarda kırmızı et elde edilmek istenmiş. Bu maddeler erkeklerde memelerin büyük olması, sakalların çıkmaması, yağ dokusunun artması gibi değişikliklere yol açabiliyor. Yani erkek cinsiyetlerinde fonksiyon bozukluklarına yol açıyor” dedi.
En bilineni soya
Endokrin sinyal bozucular isimli maddenin sudan, havadan, gıdalarda bulunabileceğine dikkat çeken Dr. Karadeniz, “Endokrin sinyal bozucular arasında en bilinen bitkilerden soyadır.  Soya insan vücudunda östrojen benzeri etki yapan bir “fitoöstrojen”dir. Özellikle menopoz sonrası kadınlarda östrojen eksikliği olduğu zaman sıcak basmalarını azaltmak için kullanmıştır ve bunu östrojen benzeri etkiyi yaparak gösterir. Çilek içindeki endokrin sinyal bozucuların östrojen benzeri etki yaparak meme gelişimini uyarabildiği ve gelecekte de meme kanseri açısından riskli olabileceğini vurgulamamız gerekiyor. Çileğin nasıl elde edildiği, hormona maruz kalıp kalmadığı cevaplanması güç sorular. Ne kadarında hormon var bilmiyoruz. Nereye kadar dikkat edebiliriz, birçok besin içerisinde olabilir” dedi.
Plastik bardakla sıcak çay içersek...
“Sıcak bir çayı, suyu plastik bir bardağa koyarsak plastik bardak içindeki kimyasalın su içine karışmasına ve endokrin sinyal bozucuyu içerek vücudumuza geçirmiş oluyoruz” uyarısında bulunan Dr. Karadeniz, şunları söyledi
“Bu maddeler bir şekilde vücuda giriyor ve yağ dokusunda birikiyor, vücudumuzdan hemen atamıyoruz. Fazla kalsiyum alınca idrarla atabiliriz, şeker fazla olunca bir şekilde metabolizma ile harcayabilirsin ama bunlar yağ dokusunda depo ediliyor ve östrojen benzeri etki yapıyor. Östrojen benzeri etki demek şudur. Bir kadına fazla östrojen verilirse rahim kanseri, meme kanseri olabilir. Bir erkekte östrojen veya yağ dokusu fazlalığı erkekte kolon tümörü, prostat tümörü artmasına yol açabilir. Bu maddelere anne karnında maruz kalınmışsa erkek cinsiyetin azalmasına, testis küçülmesine, yumurta gelişiminin bozulmasına yol açmaktadır. Bu durumda erkek fenotipinin daha azalmasına ve dişi cinsiyet özelliklerinin daha fazla olmasına neden olmaktatır.  Mesela eskiden çift cinsiyetli balıklar vardı hatırlarsınız artık onlar giderek dişi cinsiyete doğru artmıştır. Belki bu onun en güzel örneğidir” 

Editör: Haber Merkezi