HABER:SÜLEYMAN GÜLEROĞLU

Görgülü basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı, “96 yıl önce bugün, Türk Medeni Kanunu Türkiye Büyük Millet  Meclisi’nde kabul edildi. Başta ebedi liderimiz Gazi Mustafa Kemal  Atatürk olmak üzere, eşitlik ve demokrasi mücadelesinde bize güç  katan tüm devrimcileri sevgi, saygı ve şükranla anıyoruz.

Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi, kadının insan hakları açısından dev bir adımdır. Bu yasa kadını ve erkeği yurttaşlık  temelinde eşitlemiştir. Erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına

ilişkin düzenlemeler kaldırılmış, tek eşle evlilik esası getirilmiştir.  Kadınlara boşanma, mahkemede tanıklık yapma, eşit miras, velayet  hakkı ve malları üzerinde tasarruf yapma hakkı tanınmıştır.

1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu ile de aile hukuku kuralları günün değişen koşullarına uygun hale  getirilmiştir. “Aile reisi kocadır” hükmü değiştirilmiş, evlilik  birliğinde kadın ve erkeğe eşit söz hakkı tanınmıştır. “Evin seçimini  kocanın yapacağı” hükmü değiştirilerek, eşlerin oturacakları evi  birlikte seçmeleri hüküm altına alınmıştır. Evlilik birliğinin giderlerine  yalnız malvarlığı ile değil emekleriyle de katılabilme olanağı sağlanmıştır. Ayrıca evlilik sona erdiğinde evlilik sürecinde edinilen  malların paylaşımında eşler arası eşitlik sağlanmıştır.  AKP iktidarının kadın erkek eşitliğine inanmayan zihniyeti, her geçen  gün kazanılmış haklarımızı aşındırdı. 2017 yılında “müftülere resmi  nikâh yetkisi” tanındı. Böylece laik hukukun simgesi olan Medeni  Kanunu’muzla sağlanan hukuk birliği göz ardı edildi. 2021 yılında ise  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gece yarısı kararı ile kadının yaşam  hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi hukuksuz bir şekilde fesih edildi. Şimdi de kadının nafaka hakkına göz dikildi. 

Değerli Basın Mensupları, Boşanma sonrasında taraflara üç çeşit nafaka hakkı tanınır. Bunlar;  tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır.  Tedbir nafakası; boşanma davasının açıldığı günden başlayarak dava  süresince gerekli görüldüğü hallerde verilen bir nafaka türüdür. Kadın  Dayanışma Vakfı’nın “Yoksulluk Nafakası” incelemelerine göre,  dava sürerken müşterek çocuklar için talep edilen tedbir nafakası  oranı sadece yüzde 44’tür. Eşler için talep edilen tedbir nafakası

oranı ise yüzde 46’dır.  İştirak nafakası, çocuğun velayetini alan eşe, çocuğun bakımı,  eğitimi ve korunması için ödenen nafakadır çünkü bu giderler anne ve  babanın ortak sorumluluğudur. Müşterek çocuklar için talep edilen  iştirak nafakasının oranı yüzde 61’dir.

Yoksulluk nafakası ise boşanma davasının bitip kesinleşmesinden  sonra ödenen bir nafaka türüdür. Boşanma yüzünden yoksulluğa  düşecek tarafa, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka

bağlanır. Düzenlemede herhangi bir cinsiyet belirtilmemiştir. Daha  çok kadının lehine olmasının nedeni, boşanma sonrasında yoksullaşan  taraf daha çok kadınlardır. Bu tablo toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin  bir sonucudur.

Kaldı ki bu nafaka süresiz değildir. Alacaklının yeniden evlenmesi ya  da taraflardan birinin ölümü halinde ortadan kalkar. Buna ek olarak,  alacaklı tarafın bir başkasıyla fiilen evlenmiş gibi yaşaması, işe  girerek yoksulluğunun ortadan kalkması durumunda da mahkeme  kararıyla kaldırılabilir. Ayrıca, mali durumların değişmesi halinde nafaka miktarının azalmasına karar verilebilir. Kadınlar tarafından

talep edilen yoksulluk nafakasının oranı yüzde 70’tir, çünkü  davalara taraf olan kadınların yüzde 45’inin herhangi bir geliri  yoktur.

Kadın Dayanışma Vakfı’nın 2019 yılında yaptığı bu çalışmaya göre, mahkemeler, nafaka taleplerinin sadece yüzde 8’ini tam olarak kabul  etmiştir. Ayrıca nafaka meblağları da kamuoyuna yansıdığı gibi  milyonlar değildir. Kadınların sadece yüzde 2’si 2000 TL’nin üstünde  nafaka alırken yüzde 66’sı 500 TL’nin altında nafakaya mecbur  bırakılmaktadır. Şunu da hatırlatmakta fayda var: bağlanan nafakaların  yüzde 50,7’si hiç ödenmemektedir.

Ayrıca, bir gün evli kalıp ömür boyu nafaka ödediğini iddia eden  erkekleri TÜİK verileri bile yalanlıyor. 2020 yılında açıklanan TÜİK  verilerine göre, Türkiye’de boşanmaların sadece yüzde 2.2’si bir

yıldan az evlilikleri kapsıyor.  Değerli Basın Mensupları,  Şahsım hükümetinin yaptıkları bunlarla da bitmiyor. Aile Hukuku’nda  “zorunlu arabuluculuk” uygulaması getirilmeye çalışılıyor. Bu  düzenleme hayata geçirilirse; kadınlar açısından yeni mağduriyetler  yaratılacak. Örneğin, kadın şiddet uygulayan erkek ile aynı masada uzlaşmaya zorlanacak.

AKP Hükümeti boşanmaları hızlandırarak, dava süresince yoksullaşan  tarafa ve çocuğa bağlanan tedbir nafakasını da ortadan kaldırmayı  planlıyor. Boşanma davası süresince aile konutunda kadın ve

çocukların yaşamasına karar verilebiliyordu. Oysa getirmeye  çalıştıkları yeni düzenlemede, kadın ve çocuklar birkaç ay içinde aile  konutundan çıkarılabilecek. Zaten ödenmeyen nafakalar için ister öde,

ister ödeme dönemi başlayacak.  Değerli Basın Mensupları, Biz bu hakları büyük mücadeleler sonunda kazandık. Cumhuriyetimizi  kadın erkek beraber kurduk. Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz  ki; eşit, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan bir Türkiye’yi yeniden hep birlikte inşa edeceğiz. Aydınlık bir gelecek tasarısıyla  kurulan Cumhuriyetimizin karartılmasına asla izin vermeyeceğiz.  Tüm kadınları ve eşitlikçi erkekleri Medeni Kanunumuza sahip  çıkmaya davet ediyoruz. Bugün bizimle dayanışma içerisinde olan kadın platformlarını, dernekleri, duygu ve düşüncelerimizi paylaşan,  çoğaltan herkesi selamlıyoruz.

Hepimiz eşit, hepimiz tok, hepimiz güvende, hepimiz özgür oluncaya dek mücadelemiz sürecek”

Editör: Haber Merkezi