HABER:SÜLEYMAN GÜLEROĞLU

Çelenk Koyma törenine Cumhuriyet Halk Partisi Ödemiş İlçe Başkanı Hamdi Halis, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, eşi Selma Eriş, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Gürçay Işık, CHP Kadın Kolları ve CHP’liler katıldılar.

Buradaki tören Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından günü anlam ve Önemini belirten konuşmayı CHP Kadın kolları yönetim kurulu üyesi Sabriye Tosunoğlu okudu. Tosunoğlu konuşmasında, “ Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ ün kurduğu Cumhuriyetin bu yıl 98.Yaşını kutluyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yılda ‘’ Yaşasın Cumhuriyet’’ diye bağırarak tüm coşkumuzla kutlayacağız elbette. Aksi düşünülemez de. Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923 yılında kurulmuştur. Geride bıraktığımız yılları ve Cumhuriyetin ilan edilmesi için yapılan Kurtuluş Mücadelemizi asla unutmamalıyız. Zor şartlarda ve imkânsızlıklar içinde Osmanlı Devleti’ nin küllerinden yeni bir Türkiye Cumhuriyeti kurmak; tüm dünya devletleri tarafından hayranlıkla kabul edilen tarihin en başarılı örneğidir. Cumhuriyet ilan edilmeden önce devletin adı Osmanlı İmparatorluğu idi. Devlet idaresinde bütün yetki padişahın elindeydi. Bu yanlış yönetim şekli ile Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşında yenik sayıldı ve yurdun dört bir tarafında işgaller başladı. Bu dönemlerde Mustafa Kemal ATATÜRK, vatanını milletini çok seven, genç bir askerdi. Hayatı boyunca Cumhuriyetin kurulması yönünde adımlar atmış, sürekli olarak çevresindeki herkese Cumhuriyet kavramını benimsetmiştir. İlk olarak; 1905’te Mustafa Kemal Atatürk’ ün atandığı ilk görev yeri olan Şam’da arkadaşlarıyla yaptığı toplantıda ‘’Asıl dava yıkılmak üzere olan bir imparatorluktan, önce bir Türk devleti çıkarmaktır.’’ diyerek henüz 25 yaşındayken Osmanlı Devletinin yıkılışını öngörmesiyle başlamıştır. 1914’te yine tahin edildiği Sofya’ya giderken ‘’Bu hanedandan ülkeye huzur yoktur. Diktatörlük ise, ulusları mutlu ve gönençli kılmaz. Devletin esasını Cumhuriyet ilkelerine göre hazırlamak gerekir.’’ sözleriyle cumhuriyet olgusunu  vurgulamıştır. 1918’de ise Erzurum Kongresi hazırlıkları sırasında gelecekle ilgili görüşlerini açıklamış ve Mazhar Müfit Kansu’ya ‘’ Zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır.’’ diye yazdırmıştır. Bu yazılan not, Mustafa Kemal Atatürk ‘ün Cumhuriyet düşüncesine ne kadar köklü bir biçimde sahip olduğunun kanıtıdır. Yıl 1919 olduğunda vatan topraklarında işgaller artmış ve halk zor durumdadır. Hiç kimsenin gelecekten umudu yoktur. İşte böyle bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk, ileride Cumhuriyetin kurulayacağını açıkça ifade etmiştir. Tarihler göz önüne alınırsa bunun ne derece önemli olduğu ve Mustafa Kemal Atatürk’ ün Cumhuriyet ilkelerine içtenlikle inandığı açıkça göstergesidir. Ayrıca 1920’de kurulan Meclis ise tam bir Cumhuriyet şeklidir. Bağımsızlık savaşı kazanıldıktan 50 gün sonra 1 Kasım 1922’de saltanat yani padişahlık bir yasa ile ortadan kaldırıldı. Aslında bu karar başlı başına bir Cumhuriyet devrimiydi. Cumhuriyet ise Meclisin açılışından 2,5 ay sonra 29 Ekim 1923’te ilan edildi. Milli Mücadeleyi başlatıp, 29 Ekim 1923 tarihinde de ‘’ Türk Milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan irade Cumhuriyet iradesidir.’’ diyerek ilan ettiği cumhuriyet, Türk Milletine bırakılmış en büyük değerdir. Türkiye’nin yönetim şekli konusunda Mustafa Kemal Atatürk’ ün tüm dünyaya verdiği yanıt açıkça ve net olarak şöyledir, ‘’Yeni Türkiye anayasasının ilk maddesini size tekrar edeceğim. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yürütme kudreti, yasama yetkisi, milletin biricik ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır. Bu iki cümleyi bir kelimede özetlemek mümkündür: Cumhuriyet.’ Bu noktada belirtmeliyiz ki, Atatürk için Cumhuriyet, demokrasiye açılan önemli bir kapıdır. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, bir kişiye, bir zümreye ait değildir ve asla olamaz. Cumhuriyet rejimi ile ümmet anlayışı yerine millet anlayışı esas alınmıştır. Çünkü Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi demektir. Atatürk’ün hedefi laik ilkelere dayalı çağdaş bir toplum kurmaktı. Dünya milletleri içinde saygı duyulan, uygar bir Türk toplumu yaratmaktı. Sonunda hedefine ulaştı ve bizlere Cumhuriyeti armağan etti. Türk milleti olarak Yüce Atamızın gösterdiği hedeften ilerlemeliyiz. Çünkü Atatürk laik ilkelere dayanan bir cumhuriyetçiydi. Atatürk bir devrimciydi. Atatürk bir antiemperyalistti. Atatürk demokrasiye inanan bir demokrattı. İşte, Türkiye Cumhuriyeti 98 yıllık öyküsü bir başarı; bir uygarlaşma öyküsüdür.  Atatürk’ün ‘’Benim iki büyük eserim var. Biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri  Cumhuriyet Halk Partisidir.’’ diyerek bizlere emanet ettiği eserlerinin daimi bekçileri olarak bugün burada haklı bir gurur yaşıyoruz. Bizler bu yolda geri adım atmayacağız, teslim olmayacağız ve asla susmayacağız. Bu duygu ve düşüncelerle Cumhuriyet’in 98. Yılını kutlar; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve bu mücadelede can veren şehitlerimizi saygıyla, minnetle anıyoruz.

Editör: Haber Merkezi