CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta beraberinde partili yetkililer olduğu halde, CHP’nin 34 senedir (en son 1977 de) milletvekili çıkaramadığı Erzurum’a gitti. Bu kadar da olmaz dedirtecek olaylar, terslikler, söylemler yola çıkılırken Ankara Esenboğa Havaalanı’nda başladı.
Genel Başkan uçağın merdivenlerini çıkıp, tam uçağa girecekken hostes hanım kibarca bu Batman uçağı efendim dedi. Erzurum uçağına yönlendirdi, beraberindeki zevatla birlikte kendilerini. Tek başına seyahat eden, hasta, cahil, yaşlı, aşırı dalgın sade bir vatandaşın başına böylesi bir talihsizlik gelebilir. Fakat bu bin yıllık Türk Devletini yönetmeye talip, ülkenin iki numaralı milyonlarca üyesi ve seçmeni olan partisinin içlerinde adının önünde Prof.ibaresi mevcut bu heyet, havaalanının VİP salonundan, tabii olarak VİP kapısından çıkışta böyle önemli zatın bir görevli veya gönüllü uğurlayıcısı nasıl olmaz. Uçağının merdivenlerine kadar örneğin partisinin Ankara İl Başkanının uğurlaması gerekmez mi? Bu saygınlığı eğer kendi kadrolarında sağlayamadılarsa evvela oradan başlamalı icraata sayın genel başkan. Hadi olur böyle vakalar diyelim. Gezimize dönelim.
Erzurum’a ayak basar basmaz, sayın başkanın dadaşlara ilk söylemi “Beraber bu ülkeyi aydınlığa çıkaracağız. Türbanlı, çarşaflı, paltolu (ne demekse) diye bölünmeyin, AKP’nin tuzağına düşmeyin.”
A benim başkanım. Sen daha bir saat önce Ankara’da uçağa binmeden, gazetecilerin sorusu üzerine, Danıştay’ın “Akademik Personel ve Lisans Üstü Eğitim Sınavı” için getirdiği başörtüsü yasağına destek vererek “bu karara herkes saygı duyacak” demesi Erzurum’daki söylemiyle çelişmiyor mu? Buna halk arasında ne dendiğini siz saygıdeğer okurlarıma bırakıyorum.
Devam edelim. CHP lideri, Kış Olimpiyatları öncesinde Erzurum’a kar yağmamasıyla ilgili soruya, “Hükümetin bereketsizliğine bağlamak lâzım. Bereketi yok bu hükümetin” diyor.
Yorumsuz devam ediyoruz. Kars’taki şu meşhur heykel ile ilgili olarak da “Türkiye’nin gündemini heykel meykel diyerek değiştiriyorlar” Başınıza heykel kadar taş düşsün” diyor. Ben burada muhatabı, daha açık ifade ile kafasına heykel düşecek kişi ve kişileri anlayamadım. Soruyu soran gazeteci mi? Hükümet mi? Yoksa AKP’ye oy veren bizim gibi masum vatandaşlar mı? Açıklık getirirlerse memnun oluruz. Sayın başkan, bu 300 tonluk “ucube”yi, büyük paralar karşılığı yaptıran partilisi Belediye Başkanını haşlayacağına, hele hele yine partilisi İzmir Karşıyaka Belediye Başkanının bu meret heykele talip olarak dünyanın parasını verip İzmir’e getirmeye” kalkmasına karşı çıkıp, parasızlıktan ağlıyorsun, 150 civarında işçiyi belediyeden çıkarıp bu kışta kıyamette, açıkta bırakmanın utancı yetmiyor gibi böyle saçmalık da ne oluyor diyemiyor Karşıyakalı Belediye Başkanına. Bunu yapabilse emin olun gönüllerde taht kurar, seçimlerde oyu artar. Ama bilmiyor işte. Tıpkı futbolu da bilmeyip, Türk Milli Futbol Takımı ile Atina’da Yunanistan ile oynanan ve milli takımımızın galip geldiği maçta gol atan ve dünyayı sarsan Lefter’e kaleci dediği gibi.
Beni sükûtu hayale uğratan, CHP Genel Başkan Yrd.Prof.Hurşit Güneş “Terörün temelinde hem yoksulluk, hem insan hakları ihlalleri var” diyor. Yoksul olan herkes eline silah alıp dağa mı çıksın sayın Güneş? PKK gibi bir belâdan hiç söz etmiyor. Haa. CHP’nin yeni oluşturduğu, içinde CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın da bulunduğu “Güneydoğu Heyeti” hazırladığı raporunda en büyük gafa imzasını atıyor. “Bölgede Nüfus Hüviyetleri Kürtçe olsun” diyorlar. Yazıklar olsun böyle bir zihniyete. Eğer CHP’lilerce dile getirilen bu tür söylemleri, iktidar partisinden bir milletvekili falan değil, AKP’li bir ilçe başkanı veya bir belde belediye başkanı söylese, emin olun parti kapatma davası açılırdı AKP aleyhine. Geçelim.
Geçen cumartesi günü Kılıçdaroğlu Denizli’de idi. Muhtemel CHP iktidarında vaat ettiği bunca şey için parayı nereden bulacağı soruluyor. Hep dediği gibi “Kaynak Benim” diyor. Arkadaş, siyaset ciddiyet ve inandırıcılık gerektirir. Bu cevaplar insanımızı tatmin etmez çünkü inandırıcı değil. Halkımız artık bilinçli, ciddi ve sağlıklı sözler duymak istiyor, siyasetçilerden. Ey Kemal Bey birde biz iktidar olunca görürsünüz sözünü çok kullanıyor. Ser verip sır vermiyor. Açık konuş sayın başkan. Varlık Vergisi mi getireceksin. Öyleyse bunu sana bol bol oy veren sahildekiler düşünsün.
Özelleştirme yapacaksın desem, ona da karşısınız. Hani bir zamanlar darbe sevdalısı bir paşa demişti: “Yeşil dolarlar basarız” diye alay konusu olmuştu. Başka devletin parasını sen nasıl basarsın diye. Bu kadar gayri ciddilik olur mu? Bari TL basarım demeliydi. Yoksa sen de sınırsız para basıp, enflasyonu azdıracak mısın? Biz tam kurtulduk derken enflasyon belası geri mi dönecek. Kaynak benim demek ne manaya geliyor?
Bir de son günlerde CHP’li Ardahan milletvekilinin söyledikleri insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Aynen şöyle diyor: “Terör örgütü ve Güvenlik Güçleri Silah bırakmalıdır” Behey gafil adam! Sen terörist ile Türkiye Cumhuriyeti’nin insanını, halkın malını, ırzını ve yurdumuzu koruyan, sınırlarımızın yegane koruyucusu askerimizle polisimizi nasıl terörist ile bir tutarsın? Genel Başkandan bu adama da sözünü geri al yollu tık yok. Bu Halk Partisine neler oluyor. Bizi korkutuyor bu tür söylemler. Ey CHP’li dostlarım sizin bu konularla ilgili fikirleriniz ne? Hiç ülke için, partiniz için, kendiniz için endişe duymuyor musunuz? Qouvadis? Bu aykırı olduğu kadar tehlikeli, artniyetli söylemlere parti teşkilâtlarından kimse tepki göstermiyor. Lâf sırası geline Atatürk’ün partisi diye övünüyorlar. Rahmetli sağ olaydı sizi kovardı.
Geçmişte Yıldırım Akbulut, Tansu Çiller gibi siyasiler gaf yaparlardı ama bize tebessüm ettirirlerdi. Bunlar endişelendiriyor. Tebessüm dedim de: Fıkra bu ya; Güler Sabancı ile Ali Koç, İstanbul’un gözde mekânlarından Papermoon’da yemek yiyorlarmış. Masalarına üstü başı pejmürde bir adam yaklaşmış. Ben sizin holdinglerinize talibim satın almak istiyorum demiş. Patronlar biz bir şey satmıyoruz bu da nereden çıktı. Hem, sen o kadar parayı nereden bulacaksın demişler. Adamcağız. Benim adım Kemal demiş!..
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.