Beğensek de beğenmesek de günümüzün en popüler, hayat tarzı ile beraber kendi ifadesiyle sınıf değiştiren yeni kimliği ile de öğünen bir yazar olan Ahmet Hakan Coşkun’un, geçtiğimiz hafta Hürriyet’te yazdıklarına dikkatinizi çekmek için bu yazıyı kaleme alıyorum. (Ahmet Hakan, AKP’ye oy vermeyen ve AKP karşıtı hatta daha ileriye giderek söyleyebiliriz ki AKP’ye düşman kitlenin beğendiği ve çok okuyucusu olan bir yazar. Özellikle internet okuyucusu hayli fazla. Bu da demek oluyor ki, genç kuşak onu okuyor. Ve de inanıyor. Bakın neler diyor:
 “Balyoz belgeleri, aklıma yatmıyor.”
 “Cumhuriyet Tarihinin en sert, en kanlı ve en vurucu askeri darbesini plânlayan adamların, sağa sola bu denli çok belge ve kanıt bırakmalarını anlayamıyorum.”
 “En azından yakılarak yok edilmeliydi bu belgeler.”
 Anlaşılan sayın yazar “Balyoz Belgeleri”ni hiç okumamış ki; akla yakın bulmuyor. Aslında değil okuyucusunu doğru bilgilendirmek, yanıltıyor. Cunta girişimlerini adeta yok sayıyor.
Ahmet Hakan,”en sert, en kanlı darbenin” bu kadar “akılsız” olamayacağını düşünüyor da; bu kadar ciddi belgenin, suikast planının, bomba, silah, mühimmat gömülme adreslerinin, Gölcük’te donanmanın, İstihbarat Şube Başkanının odasının zemini altına saklanmasını vicdanına sormuyor olmalı ki; aynı belgelerin başka yerlerde de çıkması (örneğin daha önce bulunan ve “Ergenekon Davasına konu olan” darbe planları ile örtüştüğünü) ayrıca bu benzerliklere ve ayniliklere tesadüf denilebilmesi için ya müthiş bir art niyet, gerçekleri saptırma veya gizleme yanında akılsız olması gerekir.
 Nasıl oluyor da, aynı harekât isimlerinin, darbe planlarının hem “Gazeteci günlüklerinde” hem de üst düzey “Komutan belgelerinde”, hem kozmik odalarda, hem kozmik zulalarda çıkmasını da mı akıl erdiremiyor.
Ne yazık ki bazı CHP kurmayları da aynı söylemleri pompalıyorlar kamuoyuna. İnsanımıza bu gerçekler niçin yalan yanlış empoze edilmeye çalışılıyor. Güneşi balçıkla sıvama çabaları niye?
Son günlerde, bir de Ergenekon sanıklarını, kurtarma girişimi çabalarını ibretle izliyoruz. Gerçi CHP Genel Başkanı, yok böyle bir şey dedi ama ne yazık ki, hakim olamadığı partisinin Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, Silivri’de mahkemeye baskı için duruşmalara giriyor. Çıkışta 40-50 kişilik Marksist gruba, mesaj alınmıştır, Ergenekon’da yargılananları milletvekili yaparak kurtaracağız diyor. Bugün itibariyle de sözünün arkasında durduğunu söylüyor. Ne büyük bir yazıktır ki, CHP gibi Atatürk’ün partisi olmakla övünenlerin Yalçın Küçük gibi Marksist ve PKK yanlısı (İmralı’daki bebek katili ile olan muhabbetlerini bilmem hatırlatmaya gerek var mı?) birinin sözlerinin bayraktarlığını yapıyorlar. Adaleti lütfen rahat bırakın beyler! Halkın kafasını karıştırmayı da!
Sağduyu sahibi CHP’liler, yönetici kadrolarındaki bu Ergenekon sevdasını benimsemiyor, önümüzdeki milletvekili genel seçimlerinde bu davranışın CHP’ye oy kaybettireceğini de biliyorlar. Hele hele Ergenekon-PKK bulaşıklığı belge ve ses kayıtlarıyla günyüzüne çıktıkça.
HAYDİ! SOKAĞA (CHP ATEŞLE OYNUYOR)
CHP’li üç milletvekilinin, TBMM’de görüşülen “Yargı Reformu” karşıtı olarak, halkı sokağa dökme planı geçen haftanın en önemli konularından biriydi. Bu direniş çağrısı demokrasi dışı, Marksist iç savaş beyanıdır. Bu milletvekilleri suç işlemişlerdir. Eğer hevesleri güzelim ülkemizi, istikrarsızlığa, kaosa sürüklemekse bu talihsizliktir. Ne yazık ki CHP Genel Başkanı bu yanlışa karşı çıkan bir özürde bulunmamıştır.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.