Özerk bütçeli kuruluşlar içinde hizmet sınırının neredeyse olmadığı çok zevkli çalışma alanları barındıran bir yapıdır belediye. Düşünce üret ve yasalar çerçevesinde uygula. Ülke içinde ülke gibidir adeta. Mahalli müşterekin rutin ihtiyaçlarını giderirken iyi planlananmış geleceğin beş yılını gıpta edilecek, hayranlık uyandıracak şekilde icra etmek için üst düzeyde vizyon sahibi olmak gerekliliktir. 
Yöneticilik liderlikten farklı bir kavramdır. Başkanlar lider vasıflı kişiler olmalıdır. Belediye yönetmek belediye başkanının rutin işi değildir. Belediyeyi kurulu sistem içinde ilgili yöneticiler idare eder. Başkanlar vizyonları doğrultusunda projelerinin yürütülmesi için çeşitli dinamikleri harekete geçirir. Yoluna koyar ve yenisinin hazırlığına geçer. Başkanlar personelin disiplin, performans, bordro, izin, ödül, ceza, kılık kıyafet, sözleşme, sosyal medya, özel hayat, borç harç ve diğer kişisel davranışlarıyla yakından ilgilenmez. Bu tür işler zaten yasalarla düzenlenmiş ve ilgili yöneticiler tarafından izlenerek keyfiyet olmaksızın idare edilmektedir. 
Görevde yükselme ve başka diğer görevlendirme ve atamalar ve diğer sevkler her ne kadar başkan tarafından onaylansa da zaten liyakat ölçütlerine göre yasa ve yönetmeliklerle düzenlenmiştir. Kısaca personel hareketleri yazılı ve sözlü bir takım ölçütlerin gereği ile gerçekleşmektedir. Hal böyle olmalı iken bir kaç gündür bazı belediyelerin personel hareketleri ve özellikle atamalardaki garabetler ayyuka çıktı. Partilerinin önemi yok. Başkanlar en çok personel atamaları ve disiplinleriyle vakit geçirerek zaman harcıyorlar. Belediye başkanlığını idarecilik sanıyorlar. Belediye başkanlığı idarecilik gibi algılanıyorsa ne diye seçim yapılıyor ki? Belirli bir düzeyde eğitim almış memurlardan atayalım olsun bitsin. 
Partizanca tavırların kör göze parmak edildiği pişkinlikler de saymakla bitmeyecek kadar çok. Acemilikler bile hiç “masumca” görünmüyor! Başkanlar yaptıkları hatalar üzerine genelde şunu söylerler; ‘anamızın karnında belediyeci değildik’. Bir miktar doğru. Ancak sistemin iyi işlediği bir belediyede o sistem zaten senin hata yapmana izin vermez. İmar hatası diye bir hata olmaz. Disiplin hatası olmaz. Çöp hatalı toplanmaz. Bütçe hatalı onaylanmaz. Kesin hesap hata götürmez. Atama, izin, bordro, sevk gibi personel hareketleri ise köşelidir hata yapma şansın yok. Tabii ki doğal akışına bırakırsanız... Belediyeler şehrin konseptine uygun vizyon belirler. Bu vizyon başkanın ve yol arkadaşlarının idealidir. Bu ideal halk tarafından beğenilir ve beğenilen vizyon güvenle birlikte ele alınır oy vermek suretiyle başkanlığa misyon olarak tevdi edilir.
Peki yaşadıklarımız, gördüklerimiz bu mu? Değil! Olmuyor! Olacağa benzemiyor! Gaziantepli bir köy imamının Cezaevine Müdür atandığı gün liyakat öldü! O günden beri her türlü atamaya şahit olduk. Berat Beyin bakan olduğu gün atama etiği pişti, tavanın altı yandı. Belediye başkanlarının neredeyse tamamına yakınının vizyonu bir tarafa bırakıp hınım, hısım, akraba, yeğen, oğul, damat, gelin gibi yakınlarını misyonuna kattığı gün toplumcu adalet ölmüştür! Yapı ruhsatı, çalışma ruhsatı ve belediyelerin verdiği her türlü izinlere ait varakalar verilirken bizzat başkanlar tarafından rayici belirlenen rüşvetlerin verildiği gün yasaların ilgili maddeleri ölmüştür. Emek en yüce değerdir sloganını personeliyle birlikte haykırıp daha sonra çalışanın hakkını gasp etmek cüretini gösterdiği gün başkanlık vicdanı ölmüştür! 
...devam edecek