Sevgili okurlarımız farkındadır;  uzunca bir zamandır ne bir haber kovalıyoruz ne de sevgili belediye başkanımız Kertiş’i ya da yine saygıdeğer eski başkanımız sayın Çapuk’u güncel olarak irdeleyebilecek bir yorum yapıyoruz. 

Onlar da üzgündür; ilgisiz kaldık diye, ama ne neyleyelim ki, kendi derdimizdeydik…

Önce can, sonra canan.

                                          

2007 yılında yayınladığımız ve ilk kitabımız olan “Zerdaliyi Kim Dikmiş?”teki özgeçmişte aynen şu tümce yazılıydı:  “Hayatta en sevdiği sohbet, noterlerin atanma, yer değiştirme ve çalışma usulüne ilişkin olandır”. 

Gerçekten,  tüm yaşamımı, edebiyatla uğraşmak hayaliyle geçirdim. “Avukatlık mı, hiçbir zaman!”  diye diye yirmi yıl mesleği icra ettim. 

Kötü meslek mi? Hiç de değil.

2010 yılı içinde, 1972 yılından beri çiftçimizi zorlayan, traktörünün haczi hususunda yüksek mahkemeye içtihat değişikliği yaptırmaya vesile olarak  “Traktir haczini”  tarihe gömdüren bir meslek erbabı olarak mesleğini gereğince yaptığıma inanan biriyim. Mensubu olmaktan gurur duyuyorum.

                                            

Ne diyecektim; yine doğru olarak ve bizden kaynaklı bir haberle, “O artık Noter” diye okudunuz.  O “Canlar paresi” Serdar Ulusoy kardeşimin verdiği haberin her noktası doğruydu. Mihalgazi Noteri sıfatını gururla aldık. Tebrikleri aldık. Gittik gördük, bir cennet… 

                                             

İşte vereceğimiz haber burada; gitmiyoruz,  Bayındır’da avukatlık yapmaya ve siyasete devam ediyoruz. 

Bayındır’ın sahipsiz gibi görüldüğünü fark ettik. Herkes bilsin, Bayındır sahipsiz değil. 

Çok yakında tüm Bayındırlılar geri dönüyor…