Mayıs’ın ilk haftası, Ziraat Türkiye Kupası’nın Kayseri’de yapılacak final müsabakasını bahane edip, hem Dünya gözüyle Beşiktaş’ımı bir kez daha stadyumda seyredeyim, hem de daha önce görmediğim Kayseri’yi gezmiş oluruz deyip eşimle yollara düştük. Çok da iyi yapmışız.
           
Hem güzel vatanımın görmediğim bölgelerini, şehirlerini hem de yapılan hizmetlerin yerlerinde görüp, siz değerli okurlarımla paylaşmak şansına kavuştum. AKP iktidarının, bölgemize yaptığı pek çok hizmetinden biri olan rahat, konforlu ve ucuz (yaş indirimi ile 4 TL.) tren ile Gaziemir, Adnan Menderes Havaalanı içinde inip, uçağımıza yerleştik. İlk dikkatimi çeken, artık Anadolu insanının yakaladığı refah seviyesine uygun hareket ettiği idi. Uçağımız yolcuları tamamıyla, orta direk tabir edilen bizim gibilerden ibaretti. Kimi vatani görevi için gurbet ellerdeki oğlunun yemin merasimine gidiyordu, kimi oralarda üniversite okuyan çocuğunu ziyarete, kimileri de İzmir’de yaşayan akrabalarını ziyaretten memleketlerine dönüyorlardı. Burada yeri gelmişken 2010 yılı içerisinde 105 milyon insanımızın uçak yolculuğu yaptığını belirtmeliyim.
K A Y S E R İ
Geniş caddeleri, yemyeşil ve büyük alanlardaki parkları, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin dimdik ayakta duran tarihi yapıları, güler yüzlü insanları ile tam bir Anadolu
şehri Kayseri. Kadir Has Stadyumu, yıllarca televizyonlarda izlediğimiz ve ah! bizim niye yok böyle sahalarımız diye hayıflandığımız, imrendiğimiz, Avrupa şehirlerinin statlarından daha güzel bir mekân. Hani CHP’nin yalan ve iftiralarla karalamak istediği fakat gerçeğin hiç de öyle olmadığı ortaya çıkan, hemşerilerinin % 70 oyları ile tekrar tekrar seçilen Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Özhaseki var ya, onun önderliğinde belediye inşa ettirmiş bu güzel eseri. Rahat koltuklarımızda, İngiltere, İspanya, Almanya’daki sporseverler gibi maçımızı seyrettik. Kupayı da kaptık. Siyasi havayı elbette kokladık. Kayseri’deki sanayi kuruluşları herkesin malûmu, refah seviyesi üst düzeyde bir şehir. Konuştuğum bir taksici, abi her evde iki-üç araba var, olan bize oluyor dedi. Yapılan tramvay yolu her noktaya ulaşmışmış. Belki otuz semt insanı tramvaydan istifade ediyor. Vakit yoktu sanayisini gezemedim. İnşaallah bizim gurumuz, Ödemiş İş Adamları Derneği (ÖGİAD) bu amaçlı bir gezi düzenler de Kayseri’ye bir çıkarma yaparız.
 
NEVŞEHİR – AKSARAY
Müthiş gelişmiş iki şehir. On sene önce 70 bin nüfusuyla bugün 200 bine ulaşan AKSARAY, Mercedes otobüs ve kamyonlarının üretildiği ve bütün dünyaya ihraç edilen ürünleriyle gurur duyan bir şehir. NEVŞEHİR,  altı, sekizer katlı, 8-12-16 şar daireden oluşan yüzlerce yeni yapı blok binalarıyla adı gibi yepyeni bir şehir kurulmuş, eski Nevşehir’in hemen yanına. Gördüğüm bu üç şehirde de TOKİ KONUTLARI hemen göze çarpıyor. Anadolu zengin olmuş. Ödemişli zenginler ne zaman hidayete erip yeni iş sahaları, fabrikalar, tarıma dayalı sanayi işletmeleri kuracaklar bakalım. ÖGİAD Genel Sekreterliğim dolayısıyla tanıma fırsatı bulduğum genç kuşak iş adamlarından umutluyum. Yaşlı zenginler, bir zamanların yüksek banka faizleriyle kendilerini aldatıp, paracıklarını banka kasalarında çürüttüler. Bu paraları kazandıkları güzelim Ödemiş’imize borçlu oldukları halde onlardan bir şey görmedi insanımız.
ANKARA – ESKİŞEHİR
YÜKSEK HIZLI TREN
Ankara’yı bir başka yazı konusu olarak geçelim. Ankara-Eskişehir arası 233 Km.Ankara’dan günü birlik ODTÜ’de okuyan iki torunumla birlikte, yeğenim Hülya’nın Eskişehir’de okuyan ve bir ay sonra Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Fakültesinden mezun olacak kızı Derya’yı ziyarete gittik. Bu vesile ile yüksek hızlı trenle seyahat etme şansımız oldu. Bir gün önce internetten biletlerimizi aldık. İyi ki almışız, öyle trenin hareket saatine yakın istasyona gidip, bileti düşünseymişiz gidemeyecektik. Sabah 7’den akşam 8’e kadar her saat başı karşılıklı tren seferleri. Hafta sonları ek seferler konuluyor. Bilet ücreti 17 TL. Bir Saat on beş dakika (1.15) sürüyor. 233 Km.lik yolculuk. Hızı hiç hissetmiyorsunuz. Çocuklar ara koridorlarda koşuşturuyorlardı. Rahat pulman koltuklar TV ve lüks restoranı ile mükemmel bir hizmet. Bunları bizim nesil, yabancı ülke şehirlerinin trenlerini ancak televizyon filmlerinde görürdük. Ülkemle gurur duydum.
ORYANTALİST SİYASETÇİ HIZLI TREN İÇİN BAKIN NELER DEMİŞ:
Ödemiş’e döner dönmez biriken bizim Yerel Güç Gazetesinin bir sayısında şöyle bir haber okudum. “Bölgemiz milletvekili Beydağ Çamlık köyünde, Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım’ı ağır sözlerle eleştirdi.2004 yılındaki, Pamukova’da yaşanan tren kazasını hatırlatan zât, yaşanan facianın mimarı bunlardır dedi. Hızlı tren yaptık deyip göz boyadılar. 80 km.ile alınması gereken virajı 130 Km.ile dönmeye kalktılar. 41 vatandaşımızı kaybettik. AKP iktidarı, insana değer vermeyen sadece şov amaçlı projelerle vatandaşı kandırıyorlar. Sonuçları etüd etmeden bol keseden atıyorlar.”
Şimdi ben soruyorum; bu sözlerin neresini düzeltmeliyim? Bu tür kazalar dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile olmuyor mu? Kaza yapan treni zamanın Ulaştırma Bakanı mı kullanıyordu? Elbette kazada kaybettiğimiz insanımız için yüreklerimiz dağlandı. Yani hızlı tren falan yapmayalım, kazalarda olmaz. Bir de utanmadan şov amaçlı proje demiş. Ne projesi gerçek gerçek. Anlattığım tren bir yıldan fazladır çalışıyor. Bu sürede belki yüzbinlerce yolcu taşıdı. Haziran başında Ankara-Konya hızlı treni seferlerine başlıyor. İki seneye varmadan Ankara-İstanbul hızlı treni hizmete girecek. Ne projesi beyim. Senin yeni partinin ağababaları da rahmetli Adnan Menderes’in barajları için, içinde ördek mi yüzdüreceksiniz? Diye alay ediyorlardı. Yurdun dört bir yanını saran enterkonnekte elektrik hatlarına çamaşır mı sereceksiniz diyerek akıllarınca dalga geçip küçülüyorlardı halkımız nezdinde. İstanbul’u Avrupa’ya bağlayan vatan ve millet (şimdiki adıyla E-5) caddeleri yapılırken, sabahlara kadar işçilerle birlikte olan, onlara çalışma şevki ve morali olan Başbakan rahmetli Adnan Menderes’e İsmet İnönü, bu yollara uçak mı indireceksiniz diyordu. Şimdilerde anlaşıldı ki, rahmetli Menderes ne ileri görüşlü insanmış kendisi ve iktidarı.
Şov amaçlı proje imiş. İnsana değer verilmiyormuş. Bu hizmetler insanlar için değil de ne için diye sormadı mı acaba aday beye Beydağ’ın Çamlık köyü sakinleri. Oryantalistliğinden utanmayan, böyle yalanlarla hakaretlerle benim insanımı kandıramazsın! Aday bey! 12 Haziran akşamı Beydağ-Çamlık köyü seçim sonuçlarına bakacağım önce. Yalanların verim almış mı? diye.
Saygılarımla esen kalın sevgili okuyucularım.