Bayındır’da düğünlerin, sünnetlerin başlamasıyla birlikte, (sözde eğlence) işkencesi de başladı.
                                                         …
Kara çalı gibi girdin aramıza.
Al kızını koy çuvala,
Salla salla vur duvara.
                                                …
Böyle anlamlı şarkı sözleri sizlere de ilginç geliyordur sanırım. “Dam üstünde saksağan…” gibi bir şey ama olsun. Bir de “Mağdurum” diye bir şarkı var, bağışlayın ben o şarkının sözlerini hiç ipe sapa dizemiyorum.
Herhalde bu şarkıların derin anlamları vardır; yoksa necip yurttaş saçma bir gürültü eşliğinde ne demeye o kadar zıplasın.
Hem tüm şarkı sözlerini Sabahattin Ali yazacak, Aşık Mahsuni Şerif yazacak diye de bir kural yok.
                                              …
Neyse, benim bugün yakınacağım olay da sırf şarkı sözleri değil zaten.  Değineceğim konular: Gürültü, rahatsız edici ışık ve karartma.
Oldum olası, özellikle kapalı salonlardaki derneklere tahammül edememişimdir. Acaba orkestralar, en yüksek sesi açıp, anlaşılmaz biçimde bağırtarak, insanların kulaklarını tırmalayarak ve salondan kaçırtarak büyük karlar mı elde ediyorlar. Orta yerde bir rant var da bizim mi haberimiz yok.
Çoğunluk teypten müzik çalarak durumu idare etmeleri garabetine hiç değinmeyeceğim.
İkincisi, bu oynamayı seven gençlerin oynarken aydınlık korkusu mu var ki, tam oynamaya başlayınca ışıklar tümüyle söndürülüp birbirini çiğnetiyorlar.
Üçüncüsü yeni çıktı. Sahnenin tam üstüne ışıklar kondu. Işık ki ışık derim size, üç dakika sürekli bakın, kör olma tehlikesi geçirirsiniz. Hangi dahinin buluşu olduğunu çok merak ediyorum.
                                                         …
Size bir de dedikodu. Bayındır’ın kent içinde sayılan düğün salonları kapatılacakmış. Sebep? Çok ses yapıyorlarmış. Bence kapatılmalarına hiç gerek yok. Çünkü bu salonlar büyük bir gereksinmeye yanıt veriyor. Islah yoluna gidilmeli. Çözüm yolu şu olabilir: Kurallar getirilip, müzisyen arkadaşlar aşağıdaki konularda uyarılırsa sorun kökünden çözülür. Şöyle kurallar konulabilir:
 
Madde 1. Müziğin sesi Otuzbirler’de uyuyanları rahatsız edemeyecek biçimde açılacaktır.
Madde 2. Rahatsız edici ışıktan korunmak için orkestra her gelene güneş gözlüğü takacaktır.
Madde 3. Oyun başlayınca normal ışılar söndürülüp vatandaş karanlıkta birbirini çiğnemesin diye, orkestracıların eli kolu bağlanacak, düğün vb. bitince çözülecektir. (Bu kural özellikle kapalı salon için uygulanacaktır)
                                               …
Artık bundan sonrası kolay;
 “Al kızını koy çuvala,
Salla salla vur duvara”