İŞ HAYATINDA KADIN VE LİDERLİK İSTEĞİ

Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, kız çocuklarının okutulması yönündeki arzusunu yerine getiren aile büyükleri ile bu uğurda büyük başarı gösteren kardeşlerimizi, kızlarımızı takdirle anıyorum. Allah sayılarını arttırsın.

Torunum Gülfem bana bir kitap ulaştırdı. Kitabın Yazarı Facebook’ un Operasyon Müdürü olan Hanımefendi ABD. vatandaşı “ Sheryl Sandberg “

Kitapta ilginç bulduğum bölümleri iş hayatındaki veya henüz üniversite aşamasındaki evlâtlarımıza ışık tutacağı inancıyla aktaracağım. Yararlanacaklarını umuyorum. Tabii ki, genç erkek çalışanlarımız öğrencilerimiz için de. Yazar şöyle diyor;

“ Başarılarımı gizlemek adına küçük yaşlardan beri neden bu kadar çaba gösterdiğime, gerçek anlamda hiç kafa yormamıştım.

İşletme Fakültesinden mezun olduktan neredeyse on yıl son bir akşam yemeğinde Stanford Üniversitesinde Liderlik ve Örgütsel Davranış Profesörü olan Deborah Gruenfeld’ in yanına oturduğumda, havadan sudan konuşurken sohbet bir anda ciddi bir tartışmaya dönüştü. Bu konular üzerine çalışan Gruenfeld bana, kadınların başarılı olmak için ödemek zorunda kaldıkları bedelleri anlatıyordu.

“ Kemikleşmiş toplumsal fikirlerimiz, erkekleri liderlikle özdeşleştirirken, kadınlara daha anaç bir rol biçiyor. “ dedi. “ Kadınların anaç olduklarına inanmamız yetmiyor, her şeyin ötesinde ilgili ve ‘anaç olmak’ zorunda da olduklarına inanıyoruz. Bunun aksini gösterecek bir işaret aldığımızda, kafamızda olumsuz bir etki bırakıyor ve rahatsız olmaya başlıyoruz.”

Bir kadın rekabetçiyse yeterince cazip olmadığı düşünülür. Eğer bir kadın gerçekten hoş görünüyorsa, başarılı olmaktan çok, “hoş biri” olarak kabul edilir. İnsanlar hem iyi hem de başarılı olanları işe almak istediği için bu durum kadınlar açısından büyük bir sıkıntı yaratır. Kadınsı davranışlar göstermek zorunda kalmak, kadınların fırsatlara erkekler kadar kolay ulaşmasını engellediği gibi, beklentilere uymayıp bu fırsatları yakalamaya çalıştıklarında da hak etmiyorlarmış gibi davranılmasına veya bencil olmakla suçlanmalarına neden oluyor.

Liseden beri hiçbir şey değişmedi. Zekâ ve başarı hiçbir yaşta popülerliğe giden yollar değildi. Bu her şeyi daha da zorlaştırıyor, çünkü kadınlar hem masaya oturmaya ve başarılarını sahiplenmeye ihtiyaç duyuyor, hem de bunları yapmak daha az sevilmelerine yol açıyor.

Birçok insan sevilmek ister ve bunun nedeni sadece insana kendini iyi hissettirmesi değildir. Sevilmek, hem profesyonel hem de kişisel başarının anahtar unsurudur. Birini tanıtmak, savunmak veya terfi ettirmek o insanla ilgili olumlu hislere sahip olmaya bağlıdır. O kişinin yeteneklerine, iş yapabilme kapasitesine ve etrafındakilerle geçinme becerisine inanıyor olmamız gerekir. Tam da bu nedenle bir çok kadın başarılarını görünmez kılmaya çalışmaktadır.

Başarıyı sahiplenmek, daha fazla başarı elde edebilmek için çok önemlidir. Profesyonel gelişme bir çalışanın işe olumlu katkı yaptığına olan inanca bağlıdır. Erkekler yaptıkları şeyle ilgili böbürlenmeye varmadığı sürece istedikleri kadar övünebilirler. Kadınlar için ise, başarıdan kendine pay çıkarmak gerçek bir toplumsal ve profesyonel bedelle birlikte gelir. Daha da ötesi iş görüşmesinde ne kadar nitelikli olduğunu anlatan, daha önceki başarılarından bahseden bir kadın, işe alınma şansını azaltıyor demektir.

Bu açmaz yetmezmiş gibi, kadınların normalden fazla işi hiçbir karşılık almadan yapmalarına neden olmaktadır.

Not: Konu ile ilgili kitaptan daha yazacaklarımız olacak. Sıkmamak için bu günlük bu kadar. Saygılarımla.

{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }