Tüm ülkenin merakla takip ettiği İç Güvenlik Paketi ile ilgili Ödemiş Avukatlarından Av. Çağatay Kuş ve Av. Mehmet Beşir Saygın gazetemizin sorularını yanıtladı.
“İnsanlar halen iç güvenlik paketini salt ‘’Molotof ve bonzai’’ olarak biliyor. Kazın ayağı öyle değil.”
İç güvenlik paketinin bir milat olduğunu belirten Av. Çağatay Kuş ve Mehmet Beşir Saygın “Türkiye günlerdir iç güvenlik paketi ile yatıyor, iç güvenlik paketi ile kalkıyor, mecliste vekillerin fiziki şiddete kadar varan tartışmalarını herkes hayretle izliyor. Peki, nedir bu iç güvenlik paketi? İnsanlar halen iç güvenlik paketini salt ‘’Molotof ve bonzai’’ olarak biliyor. Çünkü hükümet yetkilileri bu paketi vatandaşlarımıza bu şekilde lanse ediyor. Ama kazın ayağı öyle değil. Hatta bu tasarı o kadar önemli ki resmen bir milat. Dolayısıyla bir hukukçu, bir avukat olarak insanların bu tasarı meclisten geçtikten sonra nelerle karşılaşacağını bilmesini istedik.”
“Polisin, biri adli, diğeri ise idari olmak üzere iki tür yetkisi var”
Polisin ve Savcının üstüne düşen görevleri ile ilgili olarak bilgi veren Av. Çağatay Kuş ve Mehmet Beşir Saygın ; “Hukukumuzda polisin, biri adli (suç içeren olaylar), diğeri ise idari (genel düzenlemeler) olmak üzere iki tür yetkisi var. Polis bazı işlemleri adli, bazılarını ise idari olarak yapar. Polis adli olaylarda savcıya bağlıdır. Savcı kimdir? Savcı, bir şahısın suç işleyip işlemediğini araştıran, delilleri toplatan kişidir. Savcının bu işlemine ‘’soruşturma’’ denir. Savcı delillere ve iddiaya bakar, suç işlendiğine kanaat getirdiyse kamu davası açar. Eğer düşünmüyorsa ‘’takipsizlik’’ kararı verir ve dosya kapanır. Elbette itiraz yolu açık olmak üzere.”
“Polis karakol dışında bir yerde ifade alamaz alsa da mahkemede işe yaramaz”
Şuan işlemdeki kanuna göre Polis ’in karakol dışında ifade alamayacağını, aldığı takdirde ifadenin yok hükmünde olacağına değinen Av. Çağatay Kuş ve Mehmet Beşir Saygın ; “Peki polisimiz ne yapar, yetkileri nedir? Polis, hakkında yakalama kararı olan şahısların yakalanması işlemini gerçekleştirir. Yolda kimlik kontrolü yapar (GBT) ve hakkında yakalama kararı olanları alır. Ya da bu işlem için o şahsın ikamet adreslerine gider. İfade alma işlemini gerçekleştirir. Polis bir suça ilişkin benim ifademe başvurur (o suçun mağduru veya suç işleyen kişi olarak). İfademi alır, yazdığı ifade metnini bana okur veya okutur, imzamı aldıktan sonra bu evrakları savcıya teslim eder. Polis bu işlemi karakoldan başka bir yerde yapamaz. Yapsa bile hukuka uygun bir işlem olmaz. Yani mahkemede bir işe yaramaz.”
“Gözaltı süresi 24 saattir örgüt suçu ise 72 saate kadar uzatılabilir”
Av. Çağatay Kuş ve Mehmet Beşir Saygın ; “Gözaltı işlemini gerçekleştirir. Halkımızın dizilerden aşina olduğu ‘’bu akşamı nezarette geçireceksin’’ cümlesinin gerçek hayattaki karşılığıdır. Karakolda kalacaksınızdır. Neden? Çünkü savcı polise, ‘’bu adam kaçabilir, delil karartabilir, bu adamı hiçbir yere bırakma’’ diyerek polise emir vermiştir. Savcı bunun aksi bir harekette bulunabilir mi ? Elbette bulunabilir. İfadesini al serbest bırak diyebilir. Gözaltı süresi 24 saattir. Eğer örgütlü suç ise en fazla 72 saate kadar uzatılabilir. Bundan sonra o kişinin savcının karşısına çıkması gerekir. Aksi halde yapılan işlem hukuka aykırı olur. Suç işlediği düşünülen kişi gözaltından önce hastaneye götürülür ve muayene ettirilir, gözaltı işlemi bittikten sonra tekrar bu işlem yapılır. Böylece o kişinin gözaltı süresince polis tarafından şiddete maruz kalıp kalmadığı anlaşılır.”
“Polisin çok azı hukuki eğitim alıyor”
Türkiye’de polisin çok azının hukuki eğitim aldığına dikkat çeken Av. Çağatay Kuş ve Mehmet Beşir Saygın “Polisin diğer bir yetkisi ise arama yetkisidir. Polisin sizi, evinizi, üstünüzü, başınızı arama meselesidir. Ancak polis bu yetkisini savcının izni ile yapabilir. Tabi bu aramalardan bazıları için hâkim izni gerekmektedir (ev araması gibi). Yani özetle savcı yap diyor hâkim de yapıyor. Peki bu işlem neden böyle? Nedeni çok basit. Polisi bir hukukçunun denetlemesi şarttır. Ülkemizde polislerimizin çok azı hukuk eğitimi almıştır. Hal böyle iken polisler birçok yanlış yapabiliyor ve hatta suç işleyebiliyorlar. Ancak savcının denetimi olduğu zaman bu oran oldukça aşağıya çekiliyor. Çünkü talimatı veren savcı da topun ağzında olduğu için, polisin her canının istediğini yapmasına izin vermiyor. Bütün işlemler kayıt altına alınıyor. Avukatlar da dosyayı rahatça takip edebiliyor. Çünkü muhatap belli. Savcı.”
“Yeni düzenleme ile Savcıya Haber vermeden 48 saat polis gözaltı yapabilecek”
Yeni düzenleme ile yürürlüğe girecek olan İç güvenlik paketiyle ilgili olarak bilgi veren Av. Çağatay Kuş ve Mehmet Beşir Saygın “Günümüz uygulamaları ve polis ile savcının yetkilerini kısaca özetledik. Şimdi gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere. Yani yeni düzenleme ile hayatımızı alt üst edecek ‘’iç güvenlik paketine. Nedir bu paket, neler getirir? Yeni düzenleme polise diyor ki; Taksim meydanında gösteri yapan Ayşe’yi gördün. Suç işlediğini düşünüyorsan yakala, oracıkta beklet veya uzaklaştır. Hatta gerekli görürsen SAVCIYA HABER VERMEDEN 48 SAAT GÖZALTINA AL. Yok, artık diyorsunuz belki de ama düzenleme aynen böyle. Diyelim ki eylemle falan hiç alakanız yok. Taksim’de yemek yiyordunuz, polisle göstericiler arasında arbede yaşandı ve arada kaldınız, polisler sizi de aldı. Taktı bileğinize kelepçeleri. İster orada bekletir, ister alır götürür. Bu örneği biraz daha ileri götürelim şimdi. Bir çok eylemde kızları taciz eden, onlara laf atan polisler olduğunu biliyoruz. Diyelim ki kafadar polisler aldı kızları, ormana götürdük bıraktık diye de tutanak düzenlediler. Fakat bırakmadılar. Tecavüz ettiler ya da dövdüler. Bunu kim kontrol edecek? Belli değil. Gözaltında olduğu gibi bu kişiler hastaneye götürülmüyor çünkü. Polis çıkıp, ‘’ben bilmiyorum ben aldığımda zaten bu haldeydi’’ diyebilme şansı var. Çünkü sokak ortasında bekletme veya başka bir yere götürme için hastane düzenlemesi yok.”
“Savcılık yetkisi olmadan polis vatandaşı arayabilecek”
Polislerin savcılık yetkisi olmadan yeni düzenlenen yasa ile amirlerinden alacakları yetkiyle vatandaşların üzerinde arama yapabileceklerini belirten Av. Çağatay Kuş ve Mehmet Beşir Saygın “Yeni tasarının bir diğer düzenlemesi ise polisin arama yetkisi hakkında. Polis, amirinden (SAVCIDAN DEĞİL DE KOMİSERİNDEN) izin alarak üzerinizi arayabilir. Yani bu tasarıdan sonra polis sizi kafasına göre arayabilecek. Ayrıca tasarı bir de şunu diyor; Polis evde veya işyerinizde ifade alabilir. Alsın elbette. Ama bu tasarı ile polis diyelim ki kafasına esti, gecenin bir vakti girme hakkı olmadan (neden çünkü hâkimden yada savcıdan karar almamış) evinize giriyorum deyip ifadenizi alabilir. Yani şu an böyle bir yetkisi yok polisin ama tasarı meclisten geçtikten sonra olacak. Bitti mi ? Bitmedi. Polisimiz diyelim ki eylemde kendisine taş veya Molotof atan kişiye karşı silah kullanma yetkisi olacak. Hayatı tehlikede olduğu zaman zaten kullanma yetkisi vardı. Ancak bu yetki, önce uyarıp sonra havaya ateş açıp daha sonra kişiyi vurma yetkisiydi. Yani bu düzenleme ile polis elinde Molotof’u gördüğü an, alnının ortasından kurşunu yiyebilirsin. Hatta basar alnına kurşunu, sıkıştırır eline boş Molotof’u, siler görüntüleri (Ali İsmail Korkmaz örneğinde olduğu gibi) elini kolunu sallaya sallaya gider. Bu da meselenin ne kadar hayati olduğuna ilişkin. Peki tasarı sadece bunu mu yapıyor? Maalesef hayır. Maalesef bununla da bitmedi. Tasarı yeni yeni suçlar uyduruyor. Bu cümleyi kullandığıma inanamıyorum ama gerçekten uyduruyor. Tasarı ile artık valilik bir karar aldığında, diyelim ki 1 Mayıs gösterilerini yasakladığında, gösteri yapman suç. Normalde nasıldı? Valilik bir karar alsa bile, ben eylemde bir suç işlemediğim takdirde sorun yoktu. Ancak artık eyleme çıktığım an suç işlemiş oluyorum. Hapis cezası alıyorum. Bunun dışında, polise eylemde yardım etmeyen kamu görevlileri (TOMA’ya su vermeyen belediye başkanı mesela) hapis cezası alıyor. Yani artık polis sizi vurur mu, sabaha mı bırakır, gözaltına mı alır kafasına göre bu onun bileceği iş. Herkeste ona seve seve yardım edecek.”
“Yeni yasa ile orantısız güç meşru hale gelecek”
Orantısız gücün meşru hale getirildiği bu iç güvenlik paketi ile ülkemiz bir polis devleti olma yolunda en büyük adımı atılmış olacak diyen Av. Çağatay Kuş ve Mehmet Beşir Saygın “Aktarabildiğim kadar basitçe aktarmaya çalıştım. Muhalefetin cansiperane bir şekilde bu tasarıya karşı çıkmasının nedeni işte yukarıda okuduklarınızdır. Bu düzenlemenin en korkunç tarafı, hükümet aleyhine yapılan her eylemde insanlarımızın zarar görme, hapse düşme ve hatta öldürülme tehlikesi altında olmasıdır. İşin hazin yanı ise bu işlemlerin tamamının hukuka uygun olacak olmasıdır. Çünkü yasa çıkarsa, onu denetleyecek olan yukarıdaki merciler (anayasa mahkemesi), onu uygulayacak olan Yargıtay’da sizi mi hükümeti mi savunur belli değil (uygulamadan anlaşılan hükümeti ve polisi savunur). Bundan yıllar önce Nazi Almanya’sından sonra uluslararası sözleşmeler öngörüldü. Bunun sebebi ise, almanlar yaptıkları her şeyi kendi kanunlarına uygun yaptılar ve onca insanın ölmesi, toplama kamplarında durması aslında suç falan değildi. Şimdi bizim güzel ülkemizde işlenmek istenen suçlar kanuna uydurulmaya çalışılıyor. Sonumuzun gerçekten hayra alamet olmadığı bir durumdayız. Orantısız gücün meşru hale getirildiği bu iç güvenlik paketi ile maalesef ülkemiz bir polis devleti olma yolunda en büyük adımı atmış olacaktır.”