HALEP

Ödemişli hemşerilerimin dikkatinden kaçmamıştır umarım. Mithatpaşa Caddesi’ndeki Halep Pastanesi olarak bilinen, Türk Hava Kurumu’na ait bina restore ediliyor. Rüştü Coşar kardeşim ve oğulları ile kaçıncı kat boyayı vurduğunu belki unutan Akın Solak kardeşim gerek binaya gerek bahçesine yıllardır gereken itinayı gösterdiler ama; üst katların harabiyeti bu bakımı çoktan gerektiriyordu. Sebep olanlardan Allah razı olsun. Tarihi eserse burası doğru adres. Yoksa Akıncılar Mahallesi’ndeki rahmetli Kara Kemal-Leman Öğretmenin (Şölen) evi ile İzmir yolundaki, Manyas Caddesi’ndeki (Katırcı Sokağı) ve Güzel Ödemiş’imizin pek çok cadde ve sokağında harabeye dönen sayıları 200’e yakın olduğu söylenen binanın sit alanı ilân edilerek şehrin kirlenmesine, birçok cadde ve sokağın çürük dişli ağızlara benzemesine yol açan öneri ve karar mercilerini kınıyorum. Bu rezilliğin bir telâfisi olmak gerekir kanaatindeyim. Belediye Başkanımız Sayın Bekir Keskin ve belediye meclis üyeleri bu konuda ne düşünürler, belki bir girişimleri de olmuştur bilmiyorum. İşin hukuki prosedürü nedir?
Allah kelâmı değil ya değiştirilemeyecek! Lütfen Sayın Başkanım konuya bir el atın. Ödemiş’
li bundan mutlu olacaktır. Neyse biz konumuza dönelim. Halep Pastanesi 1981’de buraya taşındı. 1964-65 yıllarından şimdiki yerine taşınasıya kadar, Vakıfbank karşısında Büyük Camii köşesinde hizmet verdi biz Ödemişlilere. Ben de 1963’de geldim Mithatpaşa Caddesi’ne. Eczanemiz Köymen Palas’ın (şimdi Dinç Otel) altında idi. Nöbetler sık geldiği için sabah kahvaltıları ya eczanede gevrek (Ödemiş esnafı susamlı güveç der) ile ya da Rüştü’nün nefis çorbası ile yapılırdı. Ramazanlardaki eczane nöbeti gecelerinin sahurunu da eski Halep’te yapardık. Hani bankaların önünde yalancıktan levhalar var ya; 7/24 diye, ATM’lerinde hafta sonları para bulunmaz. Rüştü Coşar’ın Halep’i 24/365 saat-gün, hizmet verirdi hiç kapanmadan. Pek çok gence de istihdam sağlayarak. Şimdiki bahçeli yerinde olduğu gibi. Ben, çarşıdaki 33 yıllık iş hayatım sonrası bu caddeden ayrılamadım, kaderin garip cilvesi, işi bıraktığım yıl Halep Pastanesi karşısından Allah bir ev nasip etti, karşı komşu olduk, 49 yıllık dostluk ve komşuluk dile kolay.
Rüştü kardeşim bizden şerefiye istese yeridir! Bu günlerde Halep karardı. İnşallah bir an önce restorasyon işi biter de kararan ruhuma bir ışık olarak yeniden doğar Halep. Ben, ailem ve oğlum bu duyguyu; eczanemizi kapattığımız zaman da yaşamıştık. Gerçi, Allah biricik kızımdan razı olsun, (YENİ ECZANE) mizi yaşatıyor, İzmir-Karşıyaka’da 41’inci yılında.
Sizlere bildiğim kadarıyla, binanın serencamını (başa gelen akibet) da anlatayım. Ödemiş Belediyesi’nin şimdiki binası devrin, Adalet Partili Belediye Başkanı merhum Baki Marmara döneminde inşa edildi. Açılışını zamanın Adalet Partisi İzmir Milletvekili, Devlet Bakanı dostum-ağabeyim, Allah uzun ömürler versin; Ali Naili Erdem yaptı. Eski belediye binası Mithatpaşa Caddesi’ndeki Kent Eczanesi’nin arka tarafına gelen kısımda idi. Şimdiki Halep’in olduğu alt kat, Ödemiş Belediyesi Su ve Elektrik İşletmesi Müdürlüğü idi. Müdür, nurlar içinde yatsın, Kent Eczanesi’nin kalfası Mehmet Çay’ın amca oğlu, Ziraat Bankası eski müdür yardımcısı kadim dostum sınıf arkadaşım Cavit Demirtaş’ın bacanağı, Zehra Hanımefendi kardeşimin eşi İsmail Çay idi. Kendisiyle, yine nurlar içinde yatası Muzaffer Gönen ağabeyimin reisliği (biz Reis Bey derdik eskiden Belediye Başkanlarına) döneminde, meclisinde ve üç dönem encümeninde görev yapmaktan gurur duyduğum bu müstesna insanlarla çalıştım. İsmail Çay, fevkalâde zeki, espritüel, çok iyi giyinen tevazu sahibi bir kişilikti. Encümenlerde, anlattığı fıkralarla bizi gülmekten kırar geçirir, Muzaffer ağabey; yeter artık kardeşim, ne olur sen işine dön, biz çalışamıyoruz derdi.1965’de su-elektrik işletmesi yeni belediye binasına geçince, THK binası birkaç yıl ne olarak kullanıldı bilmiyorum. Sonraları, TÖB-DER kısa adıyla anılan, derneğe geçti. Eskiden Ödemiş’te ne kadar STK varsa yönetim kurulları hep Halk Partililerin elinde olmuştur. Onlar eskiden beri örgütçülüğü pek bilirler. Türk Hava Kurumu (bina sahibi) yönetimi de tabii Halkçılardan idi. Nedense CHP oldum olası solun her fraksiyonunu pek severler, gözetirler. Neyse, işte halkçı Türk Hava Kurumu yönetimi, TÖB-DER’e bu binayı kiraya verdi. Kira falan da alabildiklerini sanmıyorum. Bina TÖB-DER şemsiyesi altında oldu bir militan yuvası. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrası, bu TÖB-DER’den çıkan silah, mermi, adam dövmek için demir çubuklar (gazete kâğıdına sararlardı) daha neler neler! Merak edenler Ödemiş İlçe Jandarma Komutanlığı’na gidip tutanaklara bakabilirler. Öğretmenevi de olmadığı için 500-600 Milli Eğitim mensubu (utanarak yazıyorum, bu yaştan sonra da öğretmen camiasının düşmanlığını kazanmak istemem) bu 50-60 kişilik militan sözde öğretmenin güdümünde idiler. Otur otur. Kalk kalk. Örneğin tütün ekicileri, miting yapacak hep bunlar. Enternasyonal Marşı Ödemiş’te, ilk bu binada okundu utanmadan, sıkılmadan. Hepsi de halkçı olan, ceketlerinin dış cebinde Cumhuriyet Gazetesi ismi okunacak şekilde dolaşan bu sözde Kemalist öğretmenler bunlara bizim “İstiklal Marşımız” var. Enternasyonal Komünistlerin Marşıdır demediler hiç, diyemediler. Yazıklar olsun onlara. Bir avuç Marksist kriptonun güdümünde o binada yıllarını geçirdiler. 12 Eylül sonrası TÖB-DER’in kapısına mühür vurulunca bir müddet kapalı kaldı. Sonra Rüştü Coşar kardeşim binayı kiralayıp gerçek vatandaşımızın hizmetine soktu. Yıllarca ağlayan binayı güldürdü. Allah ondan razı olsun. Ödemiş’te yüzlerce, belki binlerce insanın mutlaka bir hatırası vardır Halep’te. Örneğin; oğlum Mümtaz’ın kurduğu mutlu yuvasının nişan merasimini Halep’te yaptık. Kimler evlendi, kimler sevgili buldu Halep’te, sonrası yuvasını kurdu. Çok nişanlılar, el ele yazın dondurma yemeye, kışın salep içmeye mutlaka Halep’e uğramışlardır. Ağız tadını bilen Ödemişliler baklavasını Halep’ten aldılar yıllar boyu. Yaş günü, evlilik yıldönümü HALEP’in nefis pastaları ile kutlanmıştır yüzlerce evde. Ayrıca muhtelif sebeplerle Ödemiş’imize gelen patates, karpuz ve diğer ürünlerimizi almaya gelen tüccar, işadamı, tanıtım, pazarlama elemanları Halep’te iş görüşme ve bağlantılarını gerçekleştirmişlerdir. Bir nevi Borsa görevi yani. Dışarıdan şehrimize ve Birgi-Gölcük-Bozdağ-Bademli ve diğer güzel beldelerimize gelen gezi grupları, Halep’te soluklanırlar. Ayrıca, hanımlarımız, kendi ev ortamı huzuru ve güveni içinde günlerini yapar, misafirlerini ağırlarlar.
Rüştü Coşar burayı, pırıl pırıl mekân haline getirdikten sonra bile öğretmenliğin adını kirleten Marksist militanlar, Rüştü’yü çok tehdit ettiler, kaçırıp yeniden ideolojik yeni derneklerini yine burada kurmak için, biliyorum. O, bunlara eyvallah edip, takmadı, iplemedi. Bu güzel mekânı edep erkânıyla işletti. Oğlum Mümtaz Rüştü’nün oğlu Onur’a sormuş, sanki benim duygularımı bilip dile getirircesine, ne zaman geliyorsunuz? diye. Aralık sonuna doğru yeniden bir açılışa tanık olacağız inşallah. Hadi! Rüştü kardeşim gel gari, bizi de aydınlat. Gelen geçen binaya melül melül bakıyor. Bizleri alıştıklarımızdan mahrum etme Allah’ım.
{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }