EĞİTİM / TEKNOLOJİ

Eğitim-İş İzmir 6 Nolu Şube  “BARIŞ VE DEMOKRASİ, CUMHURİYET’İN İLKELERİYLE MÜMKÜNDÜR”

PKK terör örgütünün 12. Kongresi’nde silahlı mücadeleyi sonlandırdığını duyurmasının ardından Eğitim-İş Sendikası İzmir 6 Nolu Şube Yönetim Kurulu, basın açıklamasında bulundu.

Yapılan açıklamada, söz konusu gelişmenin barışçıl bir dönüşüm değil, stratejik bir yeniden konumlanma hamlesi olduğu belirtildi.

Sendika, bildiride Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgeleri olan 1924 Anayasası ve Lozan Antlaşması’nın “inkar ve imhanın belgeleri” olarak tanımlanmasını kabul edilemez buldu. Bu söylemin Cumhuriyet’in temellerini hedef aldığı vurgulandı.

Eğitim-İş Sendikası İzmir 6 Nolu Şube tarafından yapılan açıklamada;

PKK terör örgütünün 12. Kongresi’nde alınan kararlar ve silahlı mücadeleye son verdiğini, örgütsel faaliyetlerini sona erdirdiğini açıklayan bildiri, ülkemizin geleceği, halkımızın güvenliği ve ulusal bütünlüğümüz bakımından dikkatle ve ciddiyetle takip edilmesi gereken bir gelişmedir.
Bu bağlamda;
•⁠  ⁠Bu Terör Örgütünün Tasfiyesi Değil, Yeni Bir Konumlanma Hamlesidir
Kongrede alınan kararlar barışçıl bir dönüşüm olarak sunulsa da, bildirinin satır araları dikkatle incelendiğinde bunun “terörün tasfiyesi” değil, bölgede yeni bir çatışma ve dizayn süreci öncesi yapılan stratejik yeniden konumlanma olduğu açıkça görülmektedir.
•⁠  ⁠Bildiride, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi olan 1924 Anayasası ve Lozan Antlaşması “inkar ve imhanın belgesi” olarak nitelendirilmesi kabul edilemez. Bu nitelendirme doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini hedef almaktadır.
•⁠  ⁠“Türk Milleti” kavramı yerine “Türkiye halkı” ifadesi tercih edilerek, anayasal vatandaşlık tanımı aşındırılmakta; milli kimlik yerine etnik temelli bir çözüm anlayışı öne çıkarılmaktadır.
•⁠  ⁠Lozan Antlaşması statüsüzlükle suçlanmakta, böylece hem Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasına hem de uluslararası kamuoyuna mesaj verilerek örgüte “tarihsel ve hukuki meşruiyet” zemini yaratılmaya çalışılmaktadır.
PKK, kendisini 40 binden fazla vatandaşımızın katili olan silahlı bir terör örgütü değil, “haklı ve meşru bir tarihsel aktör” gibi sunma çabasındadır. Bu, aldatıcı ve tehlikeli bir stratejidir.
- “PKK Adıyla Yürütülen Faaliyetler Sonlandırıldı” İfadesi Aldatıcıdır
Bildirideki bu ifade, PKK adının taktiksel olarak geri çekildiğini; ancak KCK, PYD, YPG gibi yapılara faaliyetlerin kaydırıldığını açıkça göstermektedir. Bu bir son değil; organizasyonel dönüşüm ve görünürlük azaltma stratejisidir. 
-Cumhuriyet’in Temellerine Yönelik Sistematik Saldırılara Karşı Uyanık Olunmalıdır
Bildirideki anayasa, millet ve tarih vurguları, sadece bir barış talebi değil; rejimsel bir değişiklik çağrısı niteliğindedir. Eğitim-İş olarak, Cumhuriyet'in kurucu değerlerine ve üniter yapıya yönelen her tür söylemin karşısında olduğumuzu açıkça beyan ediyoruz.
-Türkiye’nin Ulusal Egemenliğine Gölge Düşürülemez
PKK’nın geçmişte gerçekleştirdiği eylemler, 40 binden fazla can kaybına, yüzlerce öğretmenin şehit edilmesine neden olmuştur. Bu suçların "fesih ilanı" ile silinmesi ne hukuken ne de vicdanen mümkündür. Hiçbir yapı, adalet önünde hesap vermekten muaf tutulamaz.
-Eğitimde Laiklik ve Ulusal Birlik İlkesi Hayati Önem Taşımaktadır
PKK’nın yıllar süren terör faaliyetleri, genç kuşakların zihinsel olarak ayrıştırılmasına, bazı bölgelerde eğitimden uzaklaştırılmalarına yol açmıştır. Bugün yapılması gereken, eğitimi her türlü ayrılıkçı ve ideolojik propagandanın dışında tutmak; laik, bilimsel ve ulusal esaslara göre yapılandırmaktır.
Gerçek ve kalıcı barış; şiddetin, silahın ve ideolojik aygıtların devre dışı bırakıldığı, herkesin anayasa karşısında eşit olduğu, laik, sosyal ve hukuk devleti esaslarıyla yüreklendirilmiş bir toplumsal uzlaşıyla sağlanabilir. Biz, bu yolun Cumhuriyet'in kazanımlarına sahip çıkarak mümkün olduğuna inanıyoruz.
Eğitim-İş olarak, tüzüğümüzde açıkça belirttiğimiz gibi tam bağımsızlıktan yana, anti-emperyalist, ırkçılığa, gericiliğe ve bölücülüğe karşı bir duruş sergilemekteyiz. Özgürlük, eşitlik, dayanışma, kardeşlik ve adalet ilkelerine olan bağlılığımızdan taviz vermeyeceğiz. Daha önce benzer süreçlerin toplumda kutuplaşmayı artırdığı, ağır bedeller ödettiği ve yüzlerce insanın hayatına mal olduğu unutulmamalıdır. Her adım Cumhuriyet’in temel ilkeleri çerçevesinde, laik ve demokratik bir sistem içinde atılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerlerine ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık, ülkemizin birliği, beraberliği ve toplumsal barışın en önemli güvencesidir. Demokrasi, özgürlük ve barış ancak laik, çağdaş ve demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında sağlanabilir.

{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }