Vergi adaletsizliğinin Türkiye’de kronikleştiğini belirten Altıntaş, “Türkiye vergi gelirlerinin yüzde 80’ini sadece 5 ilden topluyor. Bu iller arasında 4’üncü sırada yer alan İzmir, ödediği verginin karşılığında yatırım alamaz hâle gelmiştir” dedi.
İzmir’in yıllardır biriken sorunlarına dikkat çeken Altıntaş; su krizi, çöp yönetimindeki aksaklıklar, körfez kirliliği, artan trafik yükü, deprem riski ve orman yangınlarıyla mücadeledeki zafiyetlerin güçlü bir koordinasyon ve merkezi–yerel iş birliği gerektirdiğini vurguladı.
DP Sözcüsü Altıntaş, hükümetin İzmir’e yönelik tutumunu “cezalandırma siyaseti” olarak nitelendirerek şu ifadeleri kullandı:
“Bakanlıkların onay süreçleri yavaşlatılıyor, bazı projeler bilerek bekletiliyor. İzmir’e ders verme siyaseti güdülüyor. Oysa İzmir son seçimlerde CHP’ye verdiği 1 milyon 250 bin oyun dışında, AKP’ye de 1 milyon oy vermiştir. İzmir’i cezalandıranlar kendi seçmenini de cezalandırıyor.”
Yerel yönetimlerin düşman değil, devletin asli paydaşı olduğunu belirten İzmir Milletvekili Altıntaş, hükümete şu çağrıda bulundu:
“İktidar olmanız bütün seçimleri kazanacağınız anlamına gelmez. Tam tersine kaybettiğiniz şehirlerde vatandaşın kararına saygı duymak zorundasınız. İzmir’in su sorununu çözmek, körfezi temizlemek, trafik ve deprem hazırlığı gibi kritik konularda ilerleme sağlamak için merkezi yönetimin iş birliğine ihtiyacımız var. Seçilmiş belediyeleri dışlayarak hiçbir sorun çözülemez.”
Yerel yönetimlerin kaynaklarını akılcı kullanması gerektiğini ancak asıl sorunun siyasi öfke ve kaprisle yürütülen merkezi yönetim tutumu olduğunu belirten Altıntaş, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“İzmir’in iradesine saygı duyulmasını, bu kentin potansiyelinin siyasi hesaplara kurban edilmemesini istiyoruz. İzmir’i savunmak, Türkiye’nin demokratik birikimini savunmaktır. Kentlerini cezalandırarak büyüyen hiçbir iktidar ayakta kalamamıştır.”