Avaz avaz susuyorum!

Bu arada yazmayı da bırakmadım. Kitabıma sarıldım. Kendimi onunla avutuyorum. Kimi gelişmeleri de bir kenara not ediyorum. Bu ayrılığın nedenini, niçinini isterseniz şimdilik boş verelim. Allah’ın izni ve inayetiyle, O’nun uygun gördüğü bir vakitte zıpkın gibi, fişek gibi yine sizlerle birlikte olacağımdan hiç şüpheniz olmasın. Sizlerden ayrı kaldığım bu zaman diliminde bir kenara not ettiklerimi sizlerle paylaşmak için inanın sabırsızlanıyorum. 

Bugün kendi köşeme misafir olarak katılma sebebim; okuduğunuz bu güzel gazetenin 5. yılını doldurmuş olmasıdır. Bir başka anlamda; iyi ve kötü günlerimde beni bir an olsun yalnız bırakmayan bu gazeteye, okurlarımıza ve bu gazetenin her biri birbirinden değerli emekçilerine olan vefa borcumdur. 

İnsanlar zaman zaman zor günler yaşar. Yaradan tarafından çok çetin imtihanlara tabi olur. Mühim olan bu imtihanları geçebilmektir. Bu gibi hallerde çevrenizin size olan yaklaşımı çok değerlidir. Böyle zamanlarınızda hiç ummadığınız insanlardan hiç ummadığınız yardımlar görebileceğiniz gibi hiç ummadığınız insanların da hiç ummadığınız duyarsızlıklarına şahit olabilirsiniz. Yılmadan mücadele edip azim gösterir ve akıllı adımlar atarsanız da mükâfatını er yâda geç alırsınız. İşte bu inanç ve azimle tam 247 günü geride bıraktım. 

İzin verirseniz, bu zaman diliminde beni çok etkileyen bir hikâyeyle devam etmek istiyorum. 

“Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır. Kartalın yaşı 40′a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 150 gün sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.”    

İşte tıpkı bu hikâyedeki gibi kendi yaşamımızda da sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız. Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan, geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Ancak geçmişin gereksiz safhasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü sonuçlarından tam olarak yararlanabiliriz.

 Geride kalanları unutmak ve önümde beni bekleyenlere ulaşmak için hedefime doğru ilerliyorum. Gösterdiğim sabır bazen beni bile şaşırtsa da ümidimi her daim canlı tutuyorum. 

Bu güzel gazetenin doğum gününü kutluyor ve hem çalışma arkadaşlarım hem de okurlarımızla yeniden kucaklaşacağımız günlerin özlemi içerisinde hepinizi sevgi ile selamlıyorum. 

Allah’a emanet olun! 

{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }